Çukurova Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi bünyesinde taşerona bağlı olarak hizmet üreten 570 sağlık emekçisi ortak başarıya imza atarak, bir yıl önce sendikalaştılar. Bu bir yıllık sürede, çok şey yaşadılar ve çok şey öğrendiler… Kendi ifadeleriyle,” hayatlarında hiç bu kadar hızlı bir değişim yaşamamışlardı.” Sendikalaşma nedeni ile,yaşadıkları hızlı süreçte; işten atılan arkadaşlarını işe geri aldırmayı başarmaktan, […]
Çukurova Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi bünyesinde taşerona bağlı olarak hizmet üreten 570 sağlık emekçisi ortak başarıya imza atarak, bir yıl önce sendikalaştılar. Bu bir yıllık sürede, çok şey yaşadılar ve çok şey öğrendiler… Kendi ifadeleriyle,” hayatlarında hiç bu kadar hızlı bir değişim yaşamamışlardı.” Sendikalaşma nedeni ile,yaşadıkları hızlı süreçte; işten atılan arkadaşlarını işe geri aldırmayı başarmaktan, “iki kişi yan yana gelemez” denilen bir işyerinde büyük bir çoğunlukla “tek yürek” olmayı başardılar. Hepsinden önemlisi, taşeron firma karşısında “bir hiç” olarak görülürken, “çok şey” olmayı öğrendiler. Kısacası kendi güçlerinin farkına vardılar. 9 Aralık 2006 tarihi itibariyle örgütlenmelerini bir adım daha ileri götürerek, atamalı şube yönetiminden, seçimli şubelerini oluşturdular. Ne var bunda denebilir?.. Oysa, sendikal hareketin sorunlarını bilenler açısından olay pek göründüğü gibi basit değil.
Balcalı’da en mağdur olanlar, ayağa kalkmayı öğrendiler
Balcalı çalışanları, başlangıçtan itibaren yeni fikirler üzerinden örgütlendiler. Bu fikri zemin, çoktandır sözü edilen, ama uygulama şansı tanınmayan “ortak örgütlenme, ortak mücadele” anlayışıdır. Çukurovalı sağlık emekçileri: “Madem ki sağlık hizmeti bir ekip hizmetidir, madem ki, sağlık çalışanları işveren karşısında birer emekçidir. O halde, meslek ve statü ayırımına bakmadan, “işçi-memur” demeden neden birlikte örgütlenilmesin!” diye düşünerek ilk adımı attılar. TTB’nin ve SES’in Genel Kurullarında ve üye toplantılarında dile getirdikleri sendikal perspektif, Dev Sağlık – İş’in de zaten aynı zemindeki fikirleri ile birleşince, daha önceleri pek uygulama alanı bulamamış olan “ortak örgütlenme”ye bir kapı aralanmış olundu. Sonuçta, Balcalı işçileri bir pilot çalışmayı başarıyla gerçekleştirdiler. Ardından 260 Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık çalışanı da sürece katılınca kitlesel bir mücadele doğmuş oldu.
Çukurovalı sağlık çalışanlarının sendikal mücadelesi 9 Aralık’ta yeni bir evreye girdi
9 Aralık Cumartesi günü bu anlayışın benimsendiğini, benimsenmenin ötesinde organik bir bütünlük sağladığının canlı tanıkları olduk. Adana Tabip Odası Başkanı Dr.Osman Küçükosmanoğlu’nun, SES şube yönetimin, ilerici meslek ve kitle örgütü yöneticileriyle, DİSK’e bağlı diğer sendikaların verdikleri destek ile yapılan konuşmalar, konuya verdikleri değer, ortak mücadelenin temenni boyutlarını çoktan aşmış olduğunu gösterdi. Konuk konuşmalarının ardından söz alan ve yaşamlarının ilk örgütlenme deneyini yaşayan sağlık işçilerinin yaptıkları konuşmaların özeti: Mayanın tuttuğunu göstermekteydi. Sorunları bitmiş miydi? Elbette ki hayır. Alınan yol, normal koşullarda geriye dönüşün mümkün olmadığını göstermektedir. Kararlı ve ne yaptıklarını bilen bir kitle gördük.
Bu ortak örgütlenmeden ne sonuçlar çıkarmak gerekir?
• Bölünmüş, esnekleştirilmiş hizmet üretim süreci içindeki emekçiler arasındaki mesleki bölünmüşlükleri pekala ortadan kaldırılabilir. Balcalı örgütlenmesinde, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri’nin gösterdikleri örnek dayanışma önemli etken olmakla beraber, SES üyesi olsun veya olmasın öğretim üyesi hekimlerin gösterdikleri dayanışma da fiilen üye olmaları kadar kıymetli sonuçlar doğurmuştur.
• Sendikal hareketin yoğun şekilde kan kaybettiği bir süreçte, sağlık emekçilerinin bu mücadelesi, işçi sınıfı saflarında moral etki yaratmış, daha da önemlisi kendi boyutunda yol gösterici olmuştur.
• Örgütsüz, dışlanmış, mağdur ve on yıla yakın bir zamandan beri kendi kaderlerine terk edilmiş çalışanlara doğru bir kılavuzla yaklaşılırsa, başarılı sonuçların alınabileceği görüldü.
• Hep uzaktan bir söylem olarak kalan; yeni dönemin ihtiyaç duyduğu sendikal anlayış, inançlı öncülerin omuzlarında somut olarak elle tutulacak hale gelebilir.
• Çalışanlar, sendikalarında söz ve karar sahibi olmayı öğrenir ve sendikanın kendi örgütleri olduğunda inanırlar ise, Balcalı’da olduğu gibi noter masraflarını minnicik maaşlarından ödemeyi göze alarak sendikaya üye olabilirlermiş. Bunu gördük…
• İçlerinde yıllardır, baskı ve sindirmelerle gizledikleri geleceğe dair umutlarının yeşerdiğini gördük. Çünkü kongrelerine düğün hazırlıları yapar gibi hazırlanmışlardı.
Sonuç olarak:
Toplumsal muhalefetin büyüyebileceği, farklı statü, meslek ve kültürel konumdaki emekçilerin yan yana gelebilecekleri; baskıya, adaletsizliğe, hor görülmeye ve sömürülmeye karşı ortak davranabilecekleri örgütlemenin adının sendika olduğu Adana’da da görüldü. Bir diğer gerçeklik, bu örgütlenmenin, yerel olmaktan çıkarılarak, bölgesel ve ülke düzeyinde yaygınlaşması somut bir görev olarak önümüzde durmaktadır.
Doğan Halis – Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı