AKP’nin bugünlerde çıkarmaya hazırlandığı “Kentsel Dönüşüm Yasası” özellikle İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’ni “Ali kıran, baş kesen” haline getiriyor. Kartal’ın konumu da, bu açıdan, AKP’lilerin ağzının suyunu akıtıyor. İstanbul’un Levent-Mecidiyeköy-Taksim hattında öbeklenen ana ticari merkezinin yarattığı sıkışıklık, uzun yıllardır tüm belediyeleri arayışa ittirmişti. 1970’lerden itibaren başlayan bu arayış, 1990’larda şehri üç merkez üzerine genişletmeye yöneltti. Buna bağlı […]
AKP’nin bugünlerde çıkarmaya hazırlandığı “Kentsel Dönüşüm Yasası” özellikle İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’ni “Ali kıran, baş kesen” haline getiriyor. Kartal’ın konumu da, bu açıdan, AKP’lilerin ağzının suyunu akıtıyor.
İstanbul’un Levent-Mecidiyeköy-Taksim hattında öbeklenen ana ticari merkezinin yarattığı sıkışıklık, uzun yıllardır tüm belediyeleri arayışa ittirmişti.
1970’lerden itibaren başlayan bu arayış, 1990’larda şehri üç merkez üzerine genişletmeye yöneltti. Buna bağlı olarak Çekmece ile Kartal’ı da şehrin ana ticari merkezlerine dönüştürme planları bu yıllarda uygulamaya kondu.
Çekmece planı hukuki problemler ve yerleşimin karmaşıklığı nedeniyle çıkmaza girdi.
(Aynı yörede Zeytinburnu’na ilişkin benzer bir girişim de arapsaçına dönerek işlevsizleşti.) Kartal’a ilişkin ilk hazırlanan plan da hukuki pürüzleri nedeniyle iptal oldu.
Tüm bunlara karşın, rantçılar boş durmadılar. AKP’li belediyelerin rant yeme talepleri için gereken ve onlara daha büyük yetkiler veren “Kentsel Dönüşüm Yasası”nın gündeme alınmasıyla birlikte yeniden atağa kalktılar.
İstanbul’un karmaşık ve yoğun yerleşimi ve geçmiş planların işlevsizleşmesi düşünüldüğünde, en kolay ve en büyük lokma olarak Kartal görüldü. Zira Kartal yoğun ve geniş fabrika alanlarının varlığı nedeniyle boşaltılması en kolay ve en büyük alandı. Aynı zamanda da kara, deniz ve hava ulaşımı açısından olağanüstü avantajlara sahipti. Denizden E-5 karayolunun üstüne kadar uzanan devasa ve elverişli araziye büyük gökdelenler, dev ticari-mali merkezler, görkemli rezidınslar (onların dilinde lüks konutun yeni adı bu), alışveriş ve eğlence merkezleri kondurmak için hemen kollar sıvandı.
Uluslararası büyük sermaye ile birlikte çalışan üç yabancı mimara planlar ısmarlandı. Bu üçlü arasından Irak asıllı bir İngiliz kadın mimarın bölgeyi adeta bir uzay üssüne çevirecek projesi benimsendi.
Bundan sonrası da malum… Belediye evlere yıkım planlarını tebliğ etti. Bölge halkı -genellikle arazi tapulu- birkaç katlı evlerinin “enkaz ve istimlak bedeli” adındaki komik paralar karşılığında ellerinden alınmasına karşı hareketlenmeye başladı. Şimdi AKP’liler keyifle elde edecekleri rantların hayalini kurarken, bölge halkı endişeli bir bekleyiş içinde. Bir yanda AKP’lilerin “evleriniz değer kazanacak” yalanlarının getirdiği
kafa karışıklığı; diğer yanda ise bir ömür boyu süren alın teri ve zorluklarla elde edilen ve tüm güvencesi olan evinin yok pahasına elden gitme ihtimali.
Soğanlı, Kurfalı ve Topselvi mahallelerinde platformlar kuruldu. Halkevi’nin bulunduğu Topselvi mahallesi halkı ilk toplantısını gerçekleştirdi ve ardından toplu olarak yasal itirazlarını yaptı. Genellikle yol genişletmesine arazileri gidecek olan Topselvi halkı için şimdi sıra bundan sonraki adımların atılmasında.
http://www.halkevleri.org.tr/index.php?eylem=yazi_oku&no=1922
Kaynak: Halkevleri