Devrimci Sağlık-İş Sendikası bir basın açıklaması yaparak kamuoyuna “geçici memurluk” olarak yansıtılan uygulamanın emekçiler için bir “müjde” olmadığını, emeğe yönelik saldırıların bir parçası olduğunu duyurdu. Üniversite çalışanlarına “geçici memurluk” stasüsü getiriliyor….. Tüm Sağlık Emekçilerine Tek, Eşit ve Güvenceli Kadro Son günlerde, basında üniversite hastanelerinde çalıştırılan “maliye vizeli geçici işçilerin” de içinde olduğu tüm geçici işçilerin […]
Devrimci Sağlık-İş Sendikası bir basın açıklaması yaparak kamuoyuna “geçici memurluk” olarak yansıtılan uygulamanın emekçiler için bir “müjde” olmadığını, emeğe yönelik saldırıların bir parçası olduğunu duyurdu.
Üniversite çalışanlarına “geçici memurluk” stasüsü getiriliyor…..
Tüm Sağlık Emekçilerine Tek, Eşit ve Güvenceli Kadro
Son günlerde, basında üniversite hastanelerinde çalıştırılan “maliye vizeli geçici işçilerin” de içinde olduğu tüm geçici işçilerin kadroya alınacağı haberleri veriliyor. Sağlık çalışanlarına bir “müjde” olarak duyurulan bu haber, bizler için yeni bir mücadele dönemine hazırlık yapmamız gerektiğinin uyarısı oldu.
Çünkü iktidarlar neredeyse 40 yıldır biz sağlık çalışanlarının statüsüyle oynamayı bir alışkanlık haline getirdi. Statülerimizde yapılan değişiklikler, başlangıçta hep “iyi bir düzenleme” imiş gibi gösterildi. Ama aradan kısa bir süre geçtikten sonra, yapılan düzenlemenin bizleri bölmek, parçalamak ve daha güvencesiz koşullara itmek için olduğu açığa çıktı.
Bu konudaki tek istisna, Dev Sağlık İş’in örgütlenme çalışması nedeniyle,2001 yılında açılan 11 SSK hastanesinde çalıştırılan “sözleşmeli personel” adı verilen 4000’e yakın personelin devlet memuru haline getirilmesi olmuştu. Dönemin hükümeti, SSK’larda güvencesiz olarak çalıştırmaya kalkıştığı personelin toplu sözleşme hakkını kullanmasından endişe ederek, tamamına devlet memuru (657’ye tabi *gerçek*memur) kadrosu vermişti. Sağlık emekçileri, mücadeleleriyle daha iyi bir statüye böylece ulaşmışlardı.
“Kadro verileceği” söylenen geçici işçiler, devlete ait üç alanda yoğunlaşıyorlar: Belediyeler, Eğitim ve Büro işyerleri ve Üniversite Hastaneleri.
Geçiçi işçilere kadro verilmesiyle ilgili bugünkü tartışmaların başlamasında iki önemli neden var. Bunlardan birincisi belediyelerin büyük bir çoğunluğunda “geçici işçilerin” grevli toplu sözleşmeli sendikal haklara sahip olmaları nedeniyle, kadrolu işçilerden farkının kalmaması ve bazılarının, aynı işleri yapan devlet memurlarından fazla ücret ve sosyal hakka sahip hale gelmeleri; ikincisi ise Üniversite Hastanelerinde Dev Sağlık İş’in “ayrımcılığın ortadan kaldırılması” amacıyla başlattığı örgütlenme çalışmasının büyümesi.
Sağlık emekçilerinin neredeyse yarısı bugün kadrosuz, geçici, güvencesiz biçimlerde çalıştırılıyor. Hükümet kamu personel rejim yasa tasarısıyla tüm çalışanlara güvencesiz çalışma biçimleri dayatırken seçim öncesi iş güvencesi, kadro beklentilerini canlı tutarak gelecek karanlık çalışma biçimlerini görünmez kılıyor. Bir yandan seçim yatırımı yapıyor, bir yandan tamamen güvencesizliğe mahkum edeceği emekçilere umut kapısı aralayarak tepkileri köreltiyor.
İşte bu durum karşısında siyasi iktidar, “geçici işçiler”in ücret ve sosyal haklarını tırpanlayabilmek için dolaylı bir oyun oynamanın peşinde görünüyor. Bakanlık bürokratları, “geçici işçilerin bazı küçük kayıpları olacak; ama kadrolu işçi haline gelmeleri nedeniyle bu kayıpları göze almaları gerekecek” diyorlar.
Asıl büyük kaybın nerede yaşanacağı da çok belli: Devlet memuru kadrolarıyla yürütülen işleri yapan “geçici işçiler”e 657 sayılı yasanın 4. maddesinin bendinde tanımlanan statü 4-b statüsü yani “geçici memurluk” verilecegi söyleniyor.
Bu statü değişikliğinin, halen “geçici işçi” olarak çalıştırılan personelin tamamı için bir kazanım değil, bir hak kaybı haline gelmesi çok büyük bir olasılıktır.
Çünkü 4-b statüsü, geçici işçilerin sahip olmadığı hiçbir hakkı içermediği gibi, sahip oldukları “işçi statüsü”nü ortadan kaldırarak statüsüz bırakmaktadır. Bu statüde çalışanlar “sürekli çalışan” durumunda değildirler; yıllık sözleşmelerle çalışmaktadırlar. Merkezden hazırlanan bu “yıllık sözleşmeler”de, genellikle düşük ücretler empoze edilmekte ve sosyal hakların hiç birinin verilmeyeceği yazılmaktadır. Yine bu statüyle çalıştırılanlar ne memur, ne de işçi sayılmaktadır. Bu nedenle, ne 657 sayılı kanunun ne de 4857 sayılı iş yasasının güvencelerine ve haklarına sahiptirler. Bu statüde çalışanlara, anayasaya aykırı bir biçimde, kamu çalışanları sendikalarına da işçi sendikalarına da üye olamayacakları hükümlerini içeren sözleşmeler imzalatılmaktadır.
Bakanlık yetkilileri, örgütlü geçici işçilerin tepkisinden korktuğu için hazırlanan sözleşmelerle, 4-b statüsüne alınacak olan işçilerin ücretlerinin aynı işi yapan devlet memurlarına yakın hale getirileceğini söylüyorlar. Bu bir kandırmaca içermekle birlikte gelecekteki maaş artışları konusunda da hiçbir güvence taşımamaktadır.
Üniversite hastanelerinde ayrımcılığa karşı mücadele eden bizler, yapılacak bu düzenlemede, gözümüzü boyamak için bazı kısmi iyileştirmelerin olabileceğini elbette hesaba katmamız gerekir. Ama bilmeliyiz ki, iktidarı, ücretlerimizde ve sosyal haklarımızda bugün yaşamakta olduğumuz büyük adaletsizliği azaltacak böylesi bir düzenlemeye sürükleyecek tek şey bizim örgütlenme ve mücadele azmimizin etkisi olacaktır. Diğer yandan, bizim gözümüzü boyasınlar veya boyamasınlar, yapmak istedikleri asıl şey, bizim örgütlenmemizi etkisiz hale getirmek; bizleri “kendi bacağından asılan koyunlar” durumuna düşürmektir.
Devlet memuru veya sürekli işçi kadrosu olmayan hiçbir alternatif, bizim bugünkü statümüze göre bir iyileşmeyi ifade etmez. Bizim temel isteğimiz, tüm sağlık emekçilerinin tek, eşit ve güvenceli kadro ile çalıştırılmasıdır. Ancak yapılmak istenen düzenleme bu değildir
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, sağlık emekçilerinin ortak ve birleşik çıkarlarını savunma kararlılığından hiçbir durumda vazgeçmeyecektir. Bugün “geçici işçi” olarak çalıştırılan arkadaşlarımızın 4-b statüsüne geçirilmesi halinde, Devrimci Sağlık İşçileri sendikası olarak arkadaşlarımıza uygulanacak “sendikaya üye olamaz” yasağını tanımayacağız ve üyemiz olmalarından kaynaklanan haklarını savunmayı sürdüreceğiz.
DİSK/DEV SAĞLIK-İŞ SENDİKASI YÖNETİM KURULU