Geçen hafta sonu Massachusetts Üniversitesi’nde ”Marksizmi Yeniden Düşünmek” grubunun yıllık konferansı toplandı. ( Rethinking Marxsizm – www.rethinkingmarxsizm.org ). Amerika’dan ve dünyanın çeşitli üniversitelerinden gelen çok sayıda akademisyen üç gün boyunca günümüz kapitalizminin güncel sorunları ve kapitalizm sonrası toplumun nitelikleri üzerine tebliğler sundu ve canlı bir tartışma içine girdi. Konferansın en canlı konularından birisi de küresel […]
Geçen hafta sonu Massachusetts Üniversitesi’nde ”Marksizmi Yeniden Düşünmek” grubunun yıllık konferansı toplandı. ( Rethinking Marxsizm – www.rethinkingmarxsizm.org ). Amerika’dan ve dünyanın çeşitli üniversitelerinden gelen çok sayıda akademisyen üç gün boyunca günümüz kapitalizminin güncel sorunları ve kapitalizm sonrası toplumun nitelikleri üzerine tebliğler sundu ve canlı bir tartışma içine girdi. Konferansın en canlı konularından birisi de küresel kapitalizmin ”finansallaşma” aşamasının sorunları ve üretim sektörlerindeki küresel düzeyde tanık olduğumuz tekelleşme süreçleri idi.
Konferans katılımcıları, kapitalizmin hegemonik gücünün 1970’lerden başlayarak hızlı bir ”finansallaşma” sürecine girdiğini ve üretici sektörlerin giderek finansal kazançları besleyecek sömürü ve kâr oranlarını üretmekte zorlandığını vurguladılar. Bütün bu süreçlerle birlikte Amerikan işletmeciliğinde de yepyeni bir gelişimin altını çizmek gerektiği tartışıldı: Wal-Mart .
Wal-Mart adıyla anılan mega-marketler zincirinin Amerikan perakende ticaret, gıda ve finans sektörlerindeki tekelci konumu, Amerikan kapitalizminin küreselleşme aşamasındaki en önemli olgularından birisi olarak kabul ediliyor. Wal-Mart’lar giyim kuşamdan, elektronik eşyaya; gıda ve oyuncaktan inşaat malzemesine kadar her türlü tüketim malının satıldığı dev bir market. Her 10 Amerikan tüketicisinden sekizinin Wal-Mart’tan alışveriş yaptığı hesaplanıyor. Amerika’daki satış hasılatı 288 milyar dolara ulaşan (Türkiye’nin milli gelir rakamına yakın) Wal-Mart’ın yıllık kârı 10 milyar doları aşmakta.
Wal-Mart sattığı hemen her mal için tüketiciye ”en ucuz” garantisi vermekte. Gerçekten bu mega markette sunulan malların fiyatlarının (gittikçe azalmakta olan) rakiplerine göre çok daha ucuz olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Wal-Mart 2004 yılında 242 yeni ”hiper” market açmış durumda ve önümüzdeki yıllarda da 4 bin yeni mega-merkez açmaya hazırlandığı görülüyor. Şirket sadece perakende ticarette değil, finans piyasalarına ve medya endüstrisine de girmeye hazırlanıyor. Kısaca Amerikan ticaret ve finans sektörü kısa zamanda Wal-Mart tekelince idare edilecek.
Wal-Mart olgusu Amerikan kapitalizminin yirmi birinci yüzyıldaki serüveninde bir mihenk taşı. Nitekim Wal-Mart’ın Amerikan dış ticareti içindeki belirleyici rolü çok açık olarak görülebiliyor. Gıda dışı malların yüzde 70’i Çin’den ithal edilmekte ve Çin’le ticaret Wal-Mart’ın mallarının ucuzluğundaki en önemli etkenlerden birisi. Şirket tek başına Çin’den 18 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Bu tutarın Wal-Mart’ı Çin’in en büyük 8’inci müşterisi haline getirdiği ve örneğin İngiltere ve Rusya’nın Çin’le yapmakta olduğu ticaretten daha fazlasını yarattığı görülmekte.
Bu ticaretin önemli bir boyutu ise Wal-Mart’a mal üreten şirketlerin neredeyse tamamının taşeronlaştırılmış ve Asya’nın ihracat bölgelerinde çocuk ve genç kadın işçiliğinin getirdiği yoksulluk ücretleriyle üretilmiş malları üreten şirketler olmasına dayanıyor. Wal-Mart’a mal sağlayan yaklaşık 64 bin taşeron şirket birbirleriyle kıyasıya bir rekabete zorlanıyor. Her mal için en ufak ayrıntıya değin pazarlık yapıldığı ve Wal-Mart içindeki pazar payını kaptırmamak için taşeron şirketlerin her türlü koşula razı olduğu görülmekte. Elbette bu kıyasıya rekabetin acısının nihai olarak her türlü sömürüye açık olan birincil üreticilerden çıkartıldığını ve bu olgunun da küresel ölçekte bir yoksulluğun ana etkeni olduğunu tahmin etmek hiç de güç değil.
Nitekim Wal-Mart’ın Amerika’daki toplam 1.2 milyon işçisine ödemekte olduğu yıllık ortalama ücretin sadece 14 bin dolara ulaştığı rapor edilmekte. Bu rakamın Amerika’daki resmi yoksulluk sınırının 1000 doların altında olduğu biliniyor. Wal-Mart’ın Amerikan emekçilerine olan yoksullaştırıcı etkisi sadece kendi çalışanlarıyla sınırlı değil. Rakip şirketler üzerindeki kıyasıya rekabet sonucu, o şirketlerdeki ücretlerin de geriletilmesi ve çalışma koşullarının geriletilmesi neticesinde Wal-Mart ücret politikası bütün sektörlerde ücretlerin geriletilmesine yol açıyor. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de yapılan bir araştırmaya göre örneğin Wal-Mart’ın getirdiği rekabet baskısı nedeniyle Amerikan gıda ve ticaret sektörlerindeki ücretler 1992’den bu yana yüzde 1.3 gerilemiş durumda.
Wal-Mart kapitalizmi gerek merkez ülkelerde, gerekse başta Çin olmak üzere dünya kapitalizminin çevre ülkelerinde küresel bir yoksulluğu amansız bir tekelleşmeyle birlikte beraberinde yaşıyor.