Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’da da kontrolü kaybedince… Maçın kaptanı kırmızı kart gördü. Başrol oyuncusu da saha kenarına alındı. Şimdi maçın ikinci yarısındayız. İki sene sürecek bu yarının kaptanı yine George W. Bush olacak. Bizde Tayyip Erdoğan ‘ın olacağı gibi. Zira, ikisi de sermayenin hareket alanını özgürleştirecek yasaların gerçekleştirilmesi açısından daha fonksiyonel. Yani, daha işe […]
Cumhuriyetçiler, Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’da da kontrolü kaybedince… Maçın kaptanı kırmızı kart gördü. Başrol oyuncusu da saha kenarına alındı.
Şimdi maçın ikinci yarısındayız. İki sene sürecek bu yarının kaptanı yine George W. Bush olacak. Bizde Tayyip Erdoğan ‘ın olacağı gibi. Zira, ikisi de sermayenin hareket alanını özgürleştirecek yasaların gerçekleştirilmesi açısından daha fonksiyonel. Yani, daha işe yarar.
Kaldı ki Bush’un Kongre’deki çoğunluğu yitirmesi, sermayenin özellikle de ulusötesi nitelikli ABD sermayesinin çıkarlarına ters değil. Zira, Demokratların oyuna katılması:
1- ABD’ye dış politikada makyaj tazelemesi için hem zaman kazandıracak hem de üç parçaya bölünmüş Irak’ın yeniden imar ve inşası öncesindeki hafriyatı kolaylaştıracak.
2- Demokratların zaferinde ABD’nin Irak’taki askeri kayıpları etkili olduğu kadar… Vergi gelirlerinden alt gelir gruplarına kaynak aktarımına dayalı:
– Saat başı asgari ücretin 5.15 dolardan 7.25 dolara çıkarılacağı;
– Sağlık sigortasının yaygınlaştırılarak ilaç yardımlarının artırılacağı;
– Üst gelir gruplarına getirilen vergi indirimi ve teşviklerin kaldırılacağı;
– Petrol şirketlerinin vergi bağışıklıklarının azaltılacağı;
– Eğitime yönelik kredi faizileri yüzde 8.5’ten 4.25’e indirilirken okul yardımlarına 1000 doların üstünde zam yapılacağı
yönündeki vaatleri de etkili olmuştu. Türkiye’den bakınca bile finansmanı vergilere dayandırılan bu vaatlerin gerçekleşeceğine inanmak zor. Özellikle de küresel sermayenin yayılma sürecine girdiği şu sırada!
Ne var ki, Demokratların bu vaatleri, emek kesimi için sert yasaların gündeme geleceği yakın süreçte iç muhalefet üzerinde yumuşatıcı etki yapacaktır.
3- ABD’nin Ortadoğu’yla başlayan yayılmacı politikası değişmeyecek ama mönü farklılaşacak.
“Su geçerken at değiştirilmez” misali, ABD sermayesi de Ortadoğu’nun paylaşımına dayalı modelini değiştirmedi, sadece Demokratları da iktidara ortak ederek muhalefeti pasifize etti. Oyuncu değişikliğiyle toplum rahatlatılırken Demokratların emek eksenli vaatlerinin gerçekleşmesi de hayal oldu.
Kısacası, 7 Kasım seçimlerini ABD’nin yeni dünya düzeni üzerindeki egemenliğini kaybetmesi olarak algılamamak ve… Donald Rumsfeld ‘in saha kenarına çekilmesinin ABD’nin Ortadoğu’daki paylaşımdan vazgeçtiği anlamına gelmediğini bilmek lazım.
Malum bu, Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya, Anadolu’dan Hazar kıyılarına kadar kaynakların yönetim ve denetimini elde tutmak üzerine kurulu bir proje. Dolayısıyla, Rumsfeld’in yerini Robert Gates ‘in alması oyunu farklılaştırmamakta! Sadece farklı sanmamızı sağlamakta!..
Bildiğiniz gibi dünya kamuoyu, Robert Gates’i Irak’taki 152 bin Amerikan askerinin geri çekilmesine yönelik demeçleriyle tanır. Çoğu analizcinin Irak’la başlayan savaşın biteceğine dair yorum yapması da zaten bu nedenle.
Gelin görün ki, Robert Gates sıkı bir Cumhuriyetçi ve kimlik kartı demokrasi havarisi olarak görmemizi engelleyecek kadar yüksek kariyerli. Öncelikle CIA’nın (Merkezi Haberalma Teşkilatı) eski başkanı ve… Irak Çalışma Grubu üyesi ve… Dünyaya yön verme projeleri üreten Bilderberg’in üyesi..
Dünyaya nasıl ve kimlerin yön verdiğini merak edenler Bilderberg’i de üyelerinin kim olduğunu da internette arayıp öğrenir. Bizim için önemli olan, GOP’un bir parçası olan Türkiye’ye ne görev biçildiği. Zira, Gates 152 bin ABD askerinin Irak’tan çekilmesi gerektiğini savunurken hiçbir zaman ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesinden söz etmedi.
İşte size, ABD seçimlerinin Türkiye için kilit noktalarından biri: Irak’taki hafriyatta ABD askerlerinin yerine kim görev yapacak!
[email protected]
www.turkelminibas.net