Meclis gündeminde bulunan Tohumculuk Yasa Tasarısının oluşturulmasında esas rolü kendilerinin oynadıklarını sitelerinde açıkça ifade eden TÜRKTED (Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği) ; Bu yasa tasarısına karşı çıkanlara açıkça tavır almaktadır. Türkiye tarımının şirketleştirilmesi yönünde çaba harcayan derneğin, bu yasayı savunması doğaldır. Tuhaf olan, öncelikle Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr.Tayfun Özkaya ‘ya daha sonra da ZMO […]
Meclis gündeminde bulunan Tohumculuk Yasa Tasarısının oluşturulmasında esas rolü kendilerinin oynadıklarını sitelerinde açıkça ifade eden TÜRKTED (Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği) ; Bu yasa tasarısına karşı çıkanlara açıkça tavır almaktadır.
Türkiye tarımının şirketleştirilmesi yönünde çaba harcayan derneğin, bu yasayı savunması doğaldır. Tuhaf olan, öncelikle Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr.Tayfun Özkaya ‘ya daha sonra da ZMO Genel Başkanı Gökhan Günaydın’a seviyesiz saldırılarıdır. Her ikisine de konuyu bilmemek, yetersiz olmak gibi suçlamalar getirilmektedir.
IMF ve Dünya Bankası’nın dayatmalarıyla Türkiye tarımında yaşanan tahribatın karşısında kurulmuş olan küçük çiftçi sendikalarından biri olarak bizlerin TÜRKTED tarafından cehaletle suçlanma tehdidi altında olmadığımız açıktır. Çünkü onlar için küçük çiftçiler, hiçbir şey bilmeyen, Türkiye tarımına köstek olan , topraklarından koparılarak kentlere gönderilmesi gereken tembellerdir. Ve zaten cahildirler.
Şirketler için küçük çiftçilerin topraktan koparılmalarının en kesin çözümü ise; yüzyıllardır bu topraklar üzerinde, bu topraklara, ekolojisine ve diğer koşullarına uygun, dedelerinden miras kalan tohumları onların ellerinden almaktır. Çıkarılmak istenen Tohum Yasasının tam da hedefi budur. Onlar bilmektedirler ki; tohumu elinden alınmış çiftçi artık çiftçi değildir. Ya toprağını satmak zorundadır, ya da tohumu almak zorunda kaldığı şirketlere kendisini köle edecek sözleşmeleri imzalamak zorundadır. Son çıkan Tarım Yasasında da sözleşmeli üreticiliğin teşvik edileceğinin söylenmesinin nedeni budur. Tarım Yasasındaki sözleşmeli üreticilik Tohum Yasasıyla esas anlamını kazanacaktır.
Biz küçük çiftçiler İkinci Dünya Savaşı sonrası Yeşil Devrim ilan edildiğinde de cahillikle suçlanarak dünyanın her yerinde topraklarımızdan koparılmaya çalışılmıştık. O zaman da Yeşil Devrim’e karşı çıkanlar bilgisizlikle, yetersizlikle ve cahillikle suçlanmışlardı. Yeşil Devrim’in korkutucu sonuçları bugün alınıyor. Topraklarından kovularak kentlere göç ettirilen çiftçiler ve köylüler bugün açlıkla ve yoksullukla mücadele ediyorlar. Şirketler, topraklarından kovdukları geçmişin üreticilerini bugünün işsizlerini, yoksullarını ve açlarını doyurmak için de biyoteknolojik devrimler ilan ediyorlar ve gereğini yapıyorlar. Onlar Yeşil Devrim’in ortaya çıkarttığı yeraltı ve yerüstü sularının kirletilmesi, toprağın özelliğini kaybetmesi, toprak erozyonu , küresel ısınmadaki tarımın katkısı gibi sonuçları hiç görmeyerek geçmişte olduğu gibi bugün de sadece karları üzerinden hareket ediyorlar. Çıkarlarına dokunacak her türlü karşı çıkışı da bilime karşı olmakla suçluyorlar.
Biz topraktan gelen, toprağı bilen küçük üreticiler dedelerimizden aldığımız kültürel mirası sürdürmek istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki; toprak bize dedelerimizden kalsa da bize ait değildir. Bu ülkede olsa da sadece bu ülkeye ait de değildir, tohum da öyle. Onlar tüm bir insanlığın mirasıdır ve üstelik geleceğidir. Bir üretici toprağını ve tohumunu koruduğu sürece miras bırakılana ve geleceğe sahip çıkıyor demektir.Bu, bir üreticinin sorumluluğudur. Bizlerin çiftçilik hakkı dediği de budur. Biz, bize bırakılanı savunarak bizden sonra gelecek olanlara da bırakmak istiyoruz. Şirketler tarafından onun için cehaletle suçlanıyoruz. Sermayenin küçük çiftçileri ve köylüleri cehaletle, bilgisizlikle suçlamalarına biz alıştık. Bizim topraktan öğrendiğimiz bilgelik onlar için cehalet, tamam bunu kabul ediyoruz. Ama TÜRKTED ve şirketler şunu bilmelidirler ki; topraklarını, tohumlarını savunmaya çalışan, onun için mücadele eden namuslu ziraat mühendislerine, bilim insanlarına yapılan saldırılara tahammülümüz yoktur.
ALİ BÜLENT ERDEM
TÜTÜN-SEN GENEL BAŞKANI