Bankalar ve şirketlerin dış borçtaki ağırlığı yüzde 57’yi geçti ve 111 milyar doları buldu. Özellikle şirketler, faiz giderlerini azaltmak için dışardan borçlanıyor, ama sıcak para politikası için de yoğun bir lobi faaliyeti sürdürmeye mecbur görünüyorlar Türkiye’nin dış borcunda son yıllarda başgösteren “özelleşme” iyice belirginlik kazandı ve yeni bir sıcak para krizinin yaşandığı Mayıs-Haziran döneminde bile […]
Bankalar ve şirketlerin dış borçtaki ağırlığı yüzde 57’yi geçti ve 111 milyar doları buldu. Özellikle şirketler, faiz giderlerini azaltmak için dışardan borçlanıyor, ama sıcak para politikası için de yoğun bir lobi faaliyeti sürdürmeye mecbur görünüyorlar
Türkiye’nin dış borcunda son yıllarda başgösteren “özelleşme” iyice belirginlik kazandı ve yeni bir sıcak para krizinin yaşandığı Mayıs-Haziran döneminde bile azalmadı . Özel sektörün borçları ilk 6 ayda yüzde 27 artmış görünüyor. Böylece, toplamı 194 milyar dolara yaklaşan dış borçlar içinde özel bankalar ve şirketlerin payı 111 milyar doları bulurken 2005 sonunda yüzde 51olan ağırlıkları 6 ay sonra yüzde 57,3’e çıkmış görünüyor.
Yaklaşık 111 milyar dolarlık özel borçların 41 milyar doları bankaların, 70 milyar doları ise şirketlerin borcu olarak görünüyor. Bankalar dış borçlanmada daha ihtiyatlı giderken, şirketlerin dış borca sık sıkıya sarıldıkları görülüyor. Özellikle yüksek büyüme yaşanan son 3 yılda, özel sektörün hızla dışarıdan borçlandığı dikkati çekiyor. Dolayısıyla, büyümenin sıcak para girişinin yanısıra, dışarıdan sağlanan kısa ve orta-uzun vadeli kredilerle gerçeleştirildiği söylenebilir.
Toplamda yüzde 57’yi geçen özel dış borç yükünde, bankaların yükü yüzde 36’da kalırken şirketlerin payının yüzde 64’ü bulduğu görülüyor.
Özel Kesimin Dış Borçlanması,2001-2006
Reel sektör de denilen çoğu sanayi şirketlerinin, ucuz kurun ve dışarıdaki kredilerin avantajlarından yararlanarak 2001 krizi sonrası hızla borçlandıkları ve 2005 sonuna gelindiğinde borç stoklarının 54 milyar doları aştığı görülüyor. Borçlanmalarını Mayıs krizine kadar da sürdüren şirketlerin, krize rağmen borçlanmaya devam ettikleri görülüyor. 2006’nın Mart sonunda 101.4 milyar dolar olan özel dış borçların kriz ya da dalgalanma sonrasında, Haziran sonu utibariyle 10 milyar dolar daha artarak 111 milyar doları bulduğu görülüyor.
Özellikle şirketlerin önemli kur risklerine rağmen borçlanmalarında “ucuz kur, yüksek faiz” politikası önemli bir rol oynuyor. IMF destekli politikaların etkisiyle kura baskı yapılacağına güvenen şirketler, dışarıdan borçlanarak içerideki yüksek faiz yükünden de kurtulmuş görünüyorlar. Nitekim, şirketlerin 2002 sonrası dışarıdan yaptıkları borçlanmalar sayesinde faiz giderlerini azalttıkları görülüyor.
500 Büyük Sanayi Firması ve Faiz Yükü
500 büyük sanayi şirketinin, net katma değerinin kar-faiz-ücret arasındaki dağılımına bakıldığında da , ucuz dövizle borçlanmanın şirketlerin faiz giderini azalttığı görülebiliyor. Faizlerin zirvede olduğu kriz yılı 2001’de Net Katma Değerlerinin yüzde 48.2’sini faize ayırmak zorunda kalan şirketlerin, dışarıdan borçlanmalar sayesinde bu payı 2005’te yüzde 8’e kadar azaltıp, bu sayede faiz giderlerini düşürüp karlarını artırabildikleri görülüyor.
Özel banka ve şirketlerin dış borçlanmada paylarının kısa sürede yüzde 57’yi geçmesi, bu kesimin “ucuz kur” lobiciliği yapmasını da beraberinde getiriyor. Ani kur artışlarından büyük darbe görecek bu kesimler, kurun düşük tutulması, bunun için de sıcak para girişine dayalı politikaların devamı için hükümet ve medya üstünde yoğun bir lobi faaliyeti sürdürmeye kendilerini mecbur hissediyorlar.
Başka bir ifadeyle, sıcak paraya dayalı çarkın takılmadan işlemesine özel borçlanıcılar da müptela olmuş durumdalar..Çünkü sırtta daha şimdiden, yılın ortasında , 111 milyar dolarlık borç yükü var..Ve bu borçlanma, hızla sürmekte. Sadece 6 aydaki artışın yüzde 27,yi bulması yeterince dikkat çekici olmalı..