Antalya’dan Özay Göztepe ve Dilaver Ayna, Antalya Serbest Bölge’ye ilk defa sendikayı sokan Novamed işçilerinin mücadelesini ve grevlerini anlatıyor. Novamed GMBH Nedir? Novamed GMBH firması, Fresenius Medical Care bünyesinde faaliyet gösteren; AV Set ve Enteral set üretiminin Fresinius Madical Care adına yapıldığı fabrikadır. Fresenius Medical Care, tüm dünyada diyaliz sektöründe; diyaliz cihazı, diyaliz sarf malzemesi, […]
Antalya’dan Özay Göztepe ve Dilaver Ayna, Antalya Serbest Bölge’ye ilk defa sendikayı sokan Novamed işçilerinin mücadelesini ve grevlerini anlatıyor.
Novamed GMBH Nedir?
Novamed GMBH firması, Fresenius Medical Care bünyesinde faaliyet gösteren; AV Set ve Enteral set üretiminin Fresinius Madical Care adına yapıldığı fabrikadır. Fresenius Medical Care, tüm dünyada diyaliz sektöründe; diyaliz cihazı, diyaliz sarf malzemesi, diyaliz seti (AV set) üretiminde dünya pazarının büyük bir bölümünü elinde bulundurmaktadır.
Türkiye’de diyaliz seti üretimine, Antalya Serbest Bölge’de 2000 yılında NOVAMED GMBH ile başlanmıştır. Fabrikaya İtalya ve Almanya’dan gelen hammaddeleri Clean Room’da line diye tabir edilen bant üretimi aracılığıyla işlenerek (AV set) Arter Ven Set haline getirilmektedir. Fabrika 2000 yılında üretime tek line ve tek vardiya olarak başlamış olup ilerleyen dönemlerde line ve vardiya sayısı arttırılmıştır. 2006’nın son dönemine gelinen şu günlerde, fabrika yeni açılan line ve yeni alınan personellerle birlikte, 3 line, toplam 3 vardiya ve 8 grup olarak üretimine yaklaşık olarak 325 personelle devam etmektedir.
Greve Giderken…
Fabrikanın sürekli büyümesiyle birlikte, çalışanların koşullarında ilerleme kaydedilmeyip günden güne sorun yumağı haline gelmiştir. Fabrikanın üretim kapasitesinin artması, çalışma saatlerindeki farklılıkları getirmiş, üretim kotasının yıl sonu itibariyle tutturulmaya çalışılması için de personelden hep özveri istenilmiş; ancak maaş artışları ve sosyal haklar konusunda gereken özveri işveren tarafından gösterilmemiştir.
Çalışanlar, maaş konusunda zam talebinde bulunduğunda, bu seneki plan ve bütçede zam gözükmediği söylenip personelin talebi geri çevrilmiştir. İşçilerin çalışma saatlerindeki değişiklikler nedeniyle yansıtılan maaş farkları, yönetim tarafından zam gibi gösterilmiştir.
Patron Manifestosu Gerçek Oldu…
Bir çoğumuz kırtasiyelerde satılan patron manifestosunu görmüşüzdür. Oradaki maddelerden birisi, patronun işçisini tüm organlarıyla işe aldığı ve izinsiz ameliyat olamayacağıdır. Petrol-İş’e bağlı sendikalı işçilerin de başına bunu aratmayacak bir “talimat” geldi. Adı geçen firmada çalışan kadınların hamile kalması bile her vardiya ve grupta listelerle sıraya konmuştur.
Grevdeki işlerin ifadesi, izinsiz hamile kalan arkadaşlarından birisine istifa etmesi konusunda baskı yapıldığı, yeni işe başlayan bir kadının hamile olduğunun öğrenilmesinden sonra da zorla istifa dilekçesi yardırılarak, kendi isteğiyle ayrılmış gibi gösterildiği.
Sendikanın örgütlenmesine kadar hamilelik sonrası süt izni yokken, bu izin sendikanın varlığıyla sağlanmış; ancak bu, çalışan kişiyi alacak bir yakını varsa mümkün.
Grevdeki işçilerin yaşadıkları bunlarla da sınırlı değil. Çalışma esnasında yaşanan rahatsızlıklarda, hiçbir tıbbi eğitimi olmayan “line” şeflerinin, hastalanan işçinin tansiyonunu ölçüp ağrı kesici hap dağıttıkları da şikayetler arasında. Eğer hastalanan sendikalı bir işçi ise durum daha vahim: Hastalanan işçi bir sağlık kuruluşuna götürülmez, sadece yakınlarına bilgi verilir. Mide ağrısından şikayetçi olan bir çalışana, yanlış ilaç verilmesinden kaynaklı durumunun kötüleşmesi de verilen bilgiler arasında.
“Bu kadar da olmaz ki” demeyin. Sendikanın varlığından önce tuvalet ihtiyacı için bile izin almanın mümkün olmadığı ve mola zamanın beklendiği belirtiliyor. Ancak şimdi de “line”larda yapılan çizelgelerle, kimin kaç kez tuvalete gittiği, orada ne kadar kaldığı arşivlenmekte. Hatta bu, işçiler arasında rekabet unsuru haline bile getirilebilmekte. Hangi “line” tuvalet ihtiyacına daha az çıkmışsa, ona o ay için 15 Euro ekstra ödeme bile yapılabilmekte.
“Sendikadan İstifa Et, Krediyi Verelim!”
Ücretlerin yetersizliğinin de etkisiyle maddi sıkıntı yaşayan işçilerden birisinin kredi çekme talebi, üretim müdürü tarafından sendikadan istifa ederse talebinin karşılanacağı yönünde olmuştur.
Çalışma Koşullarında Çifte Standart…
Clean Room (üretim alanı) ortamında hamile işçiler çalışırken, kendisi de hamile lan üretim müdürünün ve üretim şefinin buralara inmemeler, eğer buralarda çalışma yapacaklarsa maske takmaları da yaşanan çifte standardın başka bir boyutu. Önceleri “clean room”a girişte maske takılırken, sendikalı işçileri yıldırmak amacıyla maskelerin kaldırıldığı; “clean room”da
çalışanların mesai bitiminden sonra işyerinden arkadaşlarına ev bulunmamaları telkinleri de şikayet edilen bir başka gelişme.
Maliyeti Kısmanın Bir Başka Yolu: Yemekleri Kaldırmak
2004 yılına gelindiğinde çalışma saatinin düştüğü gerekçesiyle çalışanlara verilen yemek kaldırılmış, yerine poğaça ve meyve suyu getirilmiştir. “Üretim departmanında çalışanların % 100’e yakınının kadın, üstelik bazılarının da anne adayı oldukları ve üretimin de bant üretimi olduğu göz önünde tutulursa; insan vücudunun 7 saat bu şekilde yemek yerine 1 poğaça ve 1 meyve suyu ile çalışma şartlarına nasıl dayanabileceğini sizlerin takdirlerine bırakıyoruz” diyor işçiler ve ekliyorlar: “Gelen tepkilerin artmasıyla bundan vazgeçilerek çorba ve salata verileceği bildirildi”.
Sendikasızlaştırma Baskıları…
2004 yılının son çeyreğinde, yaşanan hak kayıpları ve kötü çalışma koşulları, çalışanların arayış içine girmelerine ve örgütlü olma gereğini hissetmelerine neden olmuş. Bu doğrultuda Petrol-İş’le görüşmeler ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yazışmalar yapılarak, sendikanın ilk üye kayıtlarının adımı 21 Mart 2005’te atılmış. Bu tarihten itibaren işyerinde çalışanların tümüyle görüşmeler yapılmış, üye olmak isteyenlerin üyelikleri, noter aracılığıyla tastiklenerek kabul edilmiş.
Sendika çalışmalarının duyulması üzerine işveren vekili konumundaki müdür, üretim müdürü, üretim vardiya şefi ve “line” şefleri; üye olduğunu düşündükleri kişilerle tek tek görüşerek sendikadan vazgeçmeleri konusunda baskı yapmışlar.
Haftada bir paketleme işine çıkması gereken kişiler, sendika üyesi oldukları için 6 işgünü de paketleme işine çıkarılmışlar. Hatta trafik kazası geçirdiği ve ayağında dikişler olduğu “line” şefleri tarafından bilindiği halde sendika üyesi içi, paketleme servisinde çalıştırılmış ve ayağındaki dikişlerin açılmasına neden olunmuş.
Sendikanın Yetki Alışı…
Tüm bunlara rağmen Petrol-İş, Novamed çalışanları adına 13.05.2005 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunarak NOVAMED GMBH adlı işyerinde Petrol İş’in yasanın aradığı çoğunluğa haiz olup olmadığına dair yetki tespiti istemiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Petrol-İş’in işyerinde yeterli çoğunluğa sahip olduğuna dair yetki yazısını 08.06.2006 tarihinde taraflara göndermiş olup; bu yetki yazısı Novamed GMBH adlı işyerine 01.07.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Baskıların Artması ve Grev Kararı…
İşveren vekili, bu yetki yazı
sına itiraz hakkını kullanarak sürecin uzamasını sağlamaya çalışmıştır. İşveren vekilinin yapmış olduğu itiraz, mahkemece reddedilmiş; işveren, son aşama olan itirazını Yargıtay’ a yapmış; buradan da kendisi aleyhine karar çıkınca yapmış olduğu baskıları daha da arttırmıştır.
Yargıtay’ın işyeri aleyhine verdiği dava sonrasında mahkeme kanalıyla Sendika üyesi çalışanların isim listesi temin edilmiş ve işyerinde sendikaya üye olan çalışanları öğrenen işveren vekili Antonio Rafa, üretim müdürü Ayşegül Neslihan Kılınçel Şişmanoğlu ve üretim vardiya şefi Seda Polat Uymaz; sendika üyesi çalışanların sendika üyeliğinden istifa etmeleri konusunda baskılar yapmışlardır.
Çalışanların yaşadıkları saldırılar bunlarla da sınırlı değil. Eşini yeni kaybeden bir kadına hakaret ve onu işten çıkarma, ağlatarak çalıştırma, en ağır koşullarda istihdam etme, eşi hamile olan bir kişinin gece vardiyasına verilmesi gibi ibretlerle dolu. Ancak çalışanlar da kararlı. Hukuk dışı uygulamalara karşı Antalya İş Mahkemelerine açılan davalarla işine iade olanlar da var.
Bu insanlık dışı tavırlara karşı sendikanın yaptığı suç duyurusundan rahatsızlık duyan işveren vekilleri, başvurunun geri çekilmesi haline görüşmelere hazır olunduğunu bildirmiştir. Yapılan görüşmelerde çeşitli anlaşmalar sağlanmış olsa da sonradan yapılan toplu görüşmelerde işveren kesiminin gösterdiği keyfi tutumlar, çözümü mümkünsüz kılmıştır. Görüşmelerin sabote edilmesi, çeşitli yöntemlerle gelişmelerin önüne geçilmeye çalışılması sonucunda da grev kararı alınmıştır.
Bugün grevde 10. gününü dolduran ve hemen hemen tamamı kadınlardan oluşan işçilerin bu onurlu mücadelesini yürekten kutluyor ve mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.
ÖZAY GÖZTEPE/DİLAVER AYNA
NOT: Bu metin, sendikanın verdiği bilgilere dayanarak hazırlanmıştır