Kocaeli’nde Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evleri yıkılmak istenenler birleşiyor. Bir süredir yıkımlara karşı örgütlenerek yıkımlara karşı direnen Erenler ve Cedit mahalleleri halkından sonra şimdi Kireçocakları halkı da eylem hazırlıklarına başladı. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evleri istimlak alanı içine alınan Erenler ve Cedit mahalleleri evlerini yıktırmamak ve taleplerinin yerine gelmesi için uzun bir süre kent kamuoyunda […]
Kocaeli’nde Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evleri yıkılmak istenenler birleşiyor. Bir süredir yıkımlara karşı örgütlenerek yıkımlara karşı direnen Erenler ve Cedit mahalleleri halkından sonra şimdi Kireçocakları halkı da eylem hazırlıklarına başladı.
Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında evleri istimlak alanı içine alınan Erenler ve Cedit mahalleleri evlerini yıktırmamak ve taleplerinin yerine gelmesi için uzun bir süre kent kamuoyunda yerlerini almışlardı. Henüz çözülmeyen sorunları için mücadele etmeye devam eden mahalleliler, bu sefer Kireçocakları’nda yaşayan ve aynı sorunla karşı karşıya olan Roman vatandaşlara destek vermeye hazırlanıyorlar. Yaşadıklarını ve deneyimlerini aktarmak için Tavşantepe Mahallesi Kireçocakları mevkiinde oturan Roman vatandaşları ziyaret ederek birlikte hareket etme çağrısında bulundular. Erenler ve Cedit’te oturan halkın seçtiği mahalle temsilcileri Mithat Canbaz, İbrahim Parlak, İzzet Kurt, Kanuni Öztürk, Behice Şensöz, Elif Güven, Fatma Taşdemir, Nurşen Turan ziyarete bulundular.
BİRLİK OLALIM
Oldukça büyük bir kalabalık ile Ötün Kahvesinde karşılanan mahalle temsilcilerine desteklerinden dolayı teşekkür edildi. Kireçocakları mevkiinde oturan Ahmet Alakuş, birlikte hareket ederek Kentsel Dönüşüm Projesini geri çektirebileceklerini söyledi. Alakuş, “İlk etapta 38 evimiz yıkılacak ancak bir yıl içinde burada bulunan tüm evler yıkılacak. Erenler ve Cedit halkı birlikte olup mücadele ettiler. Şimdi sıra bizde birlik olmamız gerekiyor. Onlar gibi birlikte hareket edersek bu yıkımı durdurabiliriz” dedi.
DÖNÜŞÜM BİZİMLE YAPILMALI
Mahalle Meclisi adına kısa bir konuşma yapan İzzet Kurt, Erenler ve Cedit’te eylemlerine başlamadan önce yaşadıkları sorunlarından bahsetti. Kurt, “Eylemlerimize başladıktan sonra evlerimizin değerinin yükseldiğini gördük. İlk etapta verdikleri sadakaları geri çektiler. Sonra evimize karşı ev vermeye karar verdiler. Ama biz bunları istemiyoruz. Biz yaşadığımız, doğup büyüdüğümüz mahallemizde yapılacak evlerde oturmak istiyoruz. Bu proje sağlıksız olan yerlerde uygulanıyor. Anacak bizim kentimizde yapılan projede büyük rantlar var. zenginlere ev yapacaklar ve bizi kentin dışına atacaklar. Biz kentsel dönüşümün içinde yer almazsak o dönüşüme izin vermemeliyiz. Kentsel dönüşüm insanlarla birlikte yapılmalıdır. Bu sorun ile karşı karşıya kalan herkes birlikte mücadele etmelidir” dedi.
BİRLİKTE HAREKET EDELİM
Kurt’un ardından kısa söz alan mahalle temsilcisi Nurşen Turan, var olan mağduriyet karşısında kanunların mağdur olandan yana olduğunu söyledi. Turan, hakların elde edilmesi için öncelikle haksızlığa uğramış kişilerin buna karşı mücadele etmesi gerektiğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti. “Onlar size diyor ki, yoksulsanız iyi evlerde oturamazsınız, yoksulsanız, sağlık hakkından yaralanamazsınız, yoksulsanız iyi eğitim göremezsiniz, yoksulsanız iyi manzaralı evlerde oturamazsınız. Dün bizim başımızda olan Kentsel Dönüşüm bugün sizin başınızda. Biz sizinle birlikte bu beladan kurtulmak istiyoruz. Bizi dağın öbür yanına atarak kenti güzelleştireceklerini söyleyenler yarın bizim çamurlu sokaklarımızdan evlerimize gelerek oy isteyecekler. Ama taleplerimizi yerine getirecek hiçbir adım atmayacaklar. Alınterimizle yaptığımız evlerimizi o kadar kolay yıktırmayacağız. Mahallelerimiz bizim için güzelleştirilecekse kentsel dönüşüm olabilir yoksa biz buna izin vermeyeceğiz” dedi. Turan, Kireçocakları’nda oturan vatandaşlarında bu konuda haklarına savunarak mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
İLK TOPLANTI PAZAR GÜNÜ
Uzun süren tartışmalardan sonra Erenler, Cedit ve Kireçocakları’nda oturan vatandaşlar önümüzdeki Pazar günü geniş bir toplantı yapmaya karar verdi. Kireçocakları’nda yapılacak toplantıya geniş katılım sağlanması bekleniyor.
EVİMİZE KARŞILIK EV İSTİYORUZ
Kireçocakları sakinlerinden Yaşar Karagün, evleri yıkanların sofralarında 50 çeşit yemek verken kendi sofralarında zeytinin bile olmadığını ve yıkılacak evinin karşılığında ev istediğini söylüyor.
6 ay önce bekirpaşa Belediyesi mahalle muhtarımızla bize haber gönderdi. Muhtar, bulunduğumuz mevkiiden 38 evin yıkılacağını söyledi. Evlerimizin bulunduğu yerin TOKİ’ye satıldığını ve burada lüks evler yapılacağı için evlerimizin yıkıldığını öğrendik. Bayrama kadar bize süre verdiler. Evlerimizi boşaltmamızı istediler. Aksi taktirde güvenlik güçleri ile gelip yıkacakları bilgisini verdiler. Bekirpaşa Belediyesi’nin müdürleri bizi sorguya çeker gibi odalarına çekip evlerimizin enkaz bedeli olarak 6 ya da 7 bin YTL para teklif ediyorlar. Bölgemizde yaklaşık bin hane bulunmakta bu insanların evleri yıkılacak ve bunlar nereye gidecek diye merak ediyoruz. Hükümet evsizleri ev sahibi yapacağız diyerek iktidar oldu. Onlar ev vereceğiz derken onların partisinden seçilen Belediye Başkanları ise evlerimizi elimiziden alıyorlar. Bu nasıl bir zihniyettir anlamıyorum. Hak ve hukuktan bahsedenler yaıyorsa bunları bizim diyecek birşeyimiz yok, yanlızca evlerimizi yıktırmayacağız. Onların sofralarında 50 çeşit yemek varken bizim soframızda zeytin bile bulunmuyor. Hükümet sözünü yerine getirmeyerek, Belediyeler ise evlerimizi elimizden alarak bize tekme attılar.
BİRBİRİMİZDEN AYRILMAYACAĞIZ
Seyfettin Dalkıran, yıllardır bu bölgede yaşadıklarını ve bundan sonrada yine mahallelerinde komşularıyla birlikte yaşamak istediğini söylüyor.
Bu bölgede yaşayan insanlar Büyükşehir Belediyesi ve Bekirpaşa Belediyesinin aldığı kararlara saygı duyuyor. Yalnızca evlerimizin karşılığında ev istiyoruz. Bu mahalle 1945 yılından beri burada kurulmaya başlanmış. Yarım asırdan fazla bir zamandır birlikte yaşıyoruz burdaki insanlarla. Evmizi birlikte yaptık, ölümüzü birlikte toprağa gömdük, düğünlerimizi birlikte yaptık. Yani acımızı ve sevincimizi birlikte paylaştık. Birbirimizden ayrılmak istemiyoruz. Burada yapılacak evlerden bize de versinler. Mahallemizde ve komşularımızla birlikte yaşamak istiyoruz. Biz burada insanlar seyyar satıcılık yapıyor, hurda topluyorlar. Kadınlarımız ise bohçacılık yapıyor. Bizler bu kadar zor koşullarda yaşarken, birde kıt kınat yaptığımız evlerimiz elimizden alınıyor. Burada yaşayan binlerce insan yok sayılarak böyle bir proje gerçekleştirmek gerçekten Belediyeciliğe yakışmıyor.
TOPLUMDAN DIŞLANIYORUZ
Muzaffer Fincankıran, Roman vatandaşı oldukları için toplumdan dışlandıklarını ve bu nedenle gidecek bir yerlerinin olmadığını söylüyor.
biz Roman olduğumuz için dışlanıyoruz. Kiralık ev aramaya gittiğimizde roman olduğumuz için bize ev vermiyorlar. Bizde bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu ülkenin kurtuluşu için bizimde dedelerimiz, babalarımız savaştı. Vergimizi, elektirik, su paramızı ödüyoruz. Çocuklarımızı bu ülkenin güvenliği için askere gönderiyoruz. Neden evlerimiz elimizden alınıp bu kış ortasında sokaklarda donmaya mahkum edildiğimize anlam veremiyorum. Yoksa bizim mi bu hayatta bir yanlışımız var. yaşadığımız bölgelerde kendi içimizde gelenk ve göreneklerimiz doğrultusunda yaşıyoruz. Hiç kimseye bir zararımız yok. Yerel yönetimler ayrımcılık yapıyor. Herkese nasıl hizmet gidiyorsa bizim yaşadığımız yerlerde aynı hizmetin gelmisi gerekiyor. Soruyoruz bize neden hizmet getirmiyorsunuz?
PARAMIZ OLSA KİMSEYE EL AVUÇ AÇMAYIZ
Kadir Tavcı, yoksul olduklarını belirterek, evlerini istimlak eden Belediye’ye şöyle sesleniyor: Bizde insan gibi yaşamasını bi
liriz.
Burada yaşayan insanlar hurdacılık yapıyor. Paramız olsa kimseye el avuç açarmıyız? Zengin olmadığımız için mi evlerimiz elimizden alınıyor? Belediyeler bize yardımcı olsa biz bu işleri yapmayız. Bizlirde insanız insan gibi yaşamasını biliriz. Zenginler gibi giyinmiyoruz, onlar gibi bir lüks hayatımız yok. Tek evimiz var ve biz o evin başımıza yıkılmasını istemiyoruz. Bu nasıl bir projedir ki bu ülkenin insanlarını yerinden yurdundan ediyor.
HERŞEYİMİZ ELLERİMİZ
Kireçocaklarında yaşayan Ebru Sağlam ise yaşamları için herşeyi elleriyle yaptıklarını ve elleriyle yaptıkları evlerin yıkılmasını istemiyor.
yaşadığımız yerde zaten insanca bir yaşamımız yok. Yoksul olduğumuz için yanlızca karnımızı doyuracak kadar paramız oluyor. Hergün kardeşlerimin elbiselerini ellerimle yıkıyorum. Annem bohçaçılık yapıyor. Evin bütün işleri bana kalıyor. Evlerimizde birileri gibi çamaşır makinesi, bulaşık makinesi yok. Herşeyimizi ellerimizle yaıyoruz evlerimizi yaptığımız gibi. Şimdi hiçbir şeyi olmayan bizlerin tek varlıkları evlerimizide elimizden alıyorlar. Biz evlerimizi ev karşılığında ancak veririz. Belediye bize burda şapacağı evlerden birer ev versin bizde onlara yaşadığımız ve ellerimizle yaptığımız evleri veririz.