Abdullah Öcalan ve Demokratik Toplum Partisi tarafından yapılan ateşkes çağrısından sonra Koma Komalen Kurdistan, 1 Ekim’den geçerli olmak üzere ateşkes ilan etti. KKK yöneticileri ateşkesi yapılan bir basın toplantısıyla duyurdu. Alınan ateşkes kararının açıklandığı basın toplantısını yayımlayan Fırat Haber Ajansı’na göre KKK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın açıklaması şöyle: ”Mevcut durumda Kürt sorunu bulunan devletlerin, […]
Abdullah Öcalan ve Demokratik Toplum Partisi tarafından yapılan ateşkes çağrısından sonra Koma Komalen Kurdistan, 1 Ekim’den geçerli olmak üzere ateşkes ilan etti. KKK yöneticileri ateşkesi yapılan bir basın toplantısıyla duyurdu.
Alınan ateşkes kararının açıklandığı basın toplantısını yayımlayan Fırat Haber Ajansı’na göre KKK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın açıklaması şöyle:
”Mevcut durumda Kürt sorunu bulunan devletlerin, Kürtler üzerinde uyguladıkları baskı politikası bölgedeki anti demokratik sistemin zeminini daha da güçlendirmektedir. Kürt sorununun çözümü bu devletlerin demokratikleşmesinde katalizör rolünü oynayabilecek durumdadır. Bu nedenle Kürt sorununun demokratik çözümü, bölge çapında demokratikleşme hamlesinin en güçlü atağı olacaktır. Hareket olarak, Kürt sorununun demokratik çözümü için şimdiye kadar önemli çabalar sergiledik ve fedakarlıklar yaptık. Bu amaçla Önderliğimiz birçok çağrı ve projeler geliştirdi. Bu çabalarımız karşılık bulmadığı için kesin sonuçlar ortaya çıkmadı. Ancak bu çabalar Kürt sorununun gündemleşmesinde ve anlaşılmasında önemli bir ilerleme ve gelişme yarattı. Özellikle 2003 yılından bu yana Türk devletinin gelişen saldırıları karşısında Kürt halkının direnişi ve Türkiye’de çatışma sürecinin yaygınlaşması gündeme geldi. Buna karşı Özgürlük Mücadelemiz son iki yılda, hem demokratik eylem ve örgütlenme alanında hem de gerilla hareketliliği alanında önemli bir hamlesel çıkışı gerçekleştirdi. Türkiye’deki inkar, imha sistemini ciddi anlamda zorlayacak bir noktaya ulaştı. Kuzeydeki halkımızın bu çıkışına paralel, Doğu ve Batı Kürdistan’da da gelişen Özgürlük Mücadelesi İran ve Suriye devletlerini ciddi bir biçimde zorladı. Kürdistan’ın dört parçasındaki son gelişmeler Kürtleri bölgedeki uluslar arası politika ve dengeleri etkileyebilecek temel bir faktör haline getirmiştir”
‘Türkiye’nin Kürtlerle ilişkisi bölge açısından önemli bir konu haline gelmiştir’ değerlendirmesinde bulunan Karayılan, “bu gelişmelerin bir sonucu olarak Kürt sorununun çözümü uluslar arası gündem haline gelmiştir” dedi.
Kürt sorunun çözümüne ilişkin çeşitli güçlerin açıklama ve çağrılarının olduğuna dikkat çeken Karayılan, “Başta ABD’nin 15 Ağustos’ta yaptığı yazılı açıklaması, çeşitli uluslar arası güçler ve kurumlar ile Federal Irak Cumhuriyeti, Güney Kürdistan Bölge Hükümeti ve değişik çevrelerin ateşkes veya silah bırakma çağrıları oldu. Türkiye’de ise sorumluluk taşıyan bazı kurumlar ile DTP başta olmak üzere çeşitli çevreler, Barış Anaları, Kürdistan Dindarları, aydın-yazar ve sanatçı kesimlerden ateşkes çağrıları geliştirildi. Bu çağrıların bir kısmı basın yoluyla, bir kısmı da çeşitli diplomatik kanallarla tarafımıza ulaştırıldı. Bu gelişmelerden hareketle Önderliğimiz sürece ilişkin açıklamalar yaptı, hareketimiz ise 23 Ağustos 2006 tarihinde demokratik çözüm sürecini başlatan bir deklarasyon yayınladı. Bunun üzerine çözüm amaçlı çağrılar ve görüşmeler daha da hızlanarak, yeni bir ateşkes sürecinin başarıya ulaşma imkanlarını artırdı. Buna dayanarak Önderliğimiz, 7 Eylül 2006 tarihinde hareketimize dönük, kamuoyuna açıklanmayan bir ateşkes çağrısında bulundu” şeklinde ifade etti.
ATEŞKES KARARLARI
Bu gelişmeler üzerine HPG’nin sonbahar planlaması çerçevesinde 15 Eylül’de başlaması gereken kapsamlı askeri hamlesini durdurduğunu belirten Karayılan “KKK Yürütme Konseyi Başkanlığının talebi ile 24-25 Eylül 2006 tarihleri arasında, Kongra Gel Başkanlık Divanı ve Daimi Komisyonları, Koma Komalên Kurdistan Yürütme Konseyi, Halk Savunma Komitesi ve HPG Komuta Konseyi bileşenlerinden oluşan Kongra Gel 2 Yasama Yılı 1. Ara Dönem Meclisi toplanarak Önderlik çağrısını ele alıp görüştük. Yürüttüğümüz tartışmalar sonucu genel bir konsensüsü sağlayarak aşağıdaki kararlara ulaştık’ dedi.
Açıklamada ulaşılan kararlar şöyle sıralandı.
1- 1 Ekim 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir ateşkes sürecinin ilan edilmesi karar altına alınmıştır. Atılacak adımlara ve yaşanacak gelişmelere bağlı olarak bu ateşkes süreci devam edecektir
2- Güçlerimizin üzerine imha amaçlı gelinmedikçe kesinlikle silah kullanılmayacaktır. Ama imha amaçlı saldırı yapılması durumunda güçlerimiz kendilerini her biçimde savunacaklardır.
3- Bu süreç boyunca HPG güçlerinin lojistik ihtiyaçları ve tedbir amaçlı doğal hareketlilikleri dışında askeri amaçlı herhangi bir hareketliliği olmayacaktır.
4- Bu karara göre HPG Komuta Konseyi, tüm güçlerinin mevcut eylemsel pozisyonunu, hareket tarzını, ve planlamalarını ateşkes durumuna göre yeniden düzenleyecektir.
5- Kürdistan Demokrasi ve Özgürlük Hareketinin ideolojik, siyasal, örgütsel ve toplumsal alanlardaki çalışmalarını yürüten tüm kadro, örgüt ve kurumlarının hedefi, ateşkes sürecinin başarısı olacak ve siyasal-örgütsel-eylemsel çalışma planlamaları buna göre yeniden düzenlenecektir
6- Koma Komalên Kurdistan sistemine bağlı olan tüm güçler için bu karar bağlayıcıdır. Hiç kimse zorlayıcı bir tutum içine girmeyecek, her güç sürecin başarısı için çaba içinde olacaktır.”
ORTAK KARAR
Abdullah Öcalan’ın 28 Eylül 2006 tarihli “Bütün bunların yapılması için, ben üzerime düşeni yapıyor ve PKK’ye ateşkes çağrısında bulunuyorum. Bu ateşkes süreci önemlidir, fakat yeterli değildir. Asıl bu aşamadan sonra yapılması gereken çok şey vardır.” çağrısını hatırlatan Karayılan, aldıkları ateşkes kararını şöyle açıkladı: “Önderliğimizin ve Hareketimizin ulaştığı bu kararlaşma düzeyi tüm demokratik ulusal kurumlarımızın ortak kararıdır. Bu yanıyla tüm demokratik ulusal güçler için bağlayıcıdır. Dolayısıyla sistemimizin dışında olup, Kürt ulusu adına hareket ettiğini iddia eden, özellikle Önderliğimize bağlı olduğunu söyleyip, kendini sistemimizin dışında tutan silahlı güçlerin de, Önderliğimizin çağrısına uygun bir tutum ve duruş içinde olması gerekir.Bu çağrımıza uymayıp, halkımızın özgürlük davasına ve çıkarlarına zarar verenlere karşı hareketimiz ulusal düzeyde tavır alacaktır” dedi.
Büyük bir fedakarlık ve çaba ile Özgürlük Mücadelesini başarılı bir biçimde geliştiren Kürt halkının bu ateşkes sürecini de kararlılıkla sahiplenerek, demokratik çözüm ve özgür birlik çizgisinde başarıya gitmesi için üzerine düşeni yapmalıdır çağrısında bulunan Karayılan, açıklamasına devamla “Bu süreç demokratik çözüm talebinin en güçlü sahiplenildiği ve ifade edildiği bir süreç olarak algılanmalı; halkımız bu konudaki kararlılığını ve barıştan yana olan tercihini en güçlü bir biçimde ortaya koymalıdır. Türkiye sınırları dahilinde sorunu çözmek ve özgür birlik temelinde demokratik yaşamı geliştirmek amacıyla üstümüze düşeni yapacağız. Ancak dayatılan inkâr ve şiddet siyasetine karşı halkımız tarihinde dün olduğu gibi bugün de hiç bir biçimde boyun eğmeyecek ve gerektiğinde kendini savunmasını da bilecektir. Geliştirdiğimiz bu ateşkes adımı, iki halkın kalıcı gönüllü birlikteliği için tarihi öneme sahip bir adımdır. Şimdi bir barış fırsatı vardır ve bunu değerlendirelim diyoruz. Aksi durumda halklar arası düşmanlığı körüklemek isteyen savaş yanlısı, milliyetçi, şoven eğilimlerin tehlikeli girişimlerine meydan verilmiş olacaktır. Bu nedenle halkların kar
deşliğinden yana olan tüm demokratik kurum ve çevreler, basın-yayın organları, aydınlar, sanatçılar ve duyarlı kesimler attığımız bu adıma sahip çıkmalı ve bunun kalıcı bir çözüme dönüşmesi için geçmişte olduğu gibi, üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler” dedi.
KDP VE YNK’YE ÇAĞRI
Türk hükümeti ve ordusunun Kürt sorununu şimdiye kadar çokça denenen şiddet yöntemiyle çözemediğini ve sorunu ortadan kaldıramadığını görmesi gerektiğini belirten Karayılan şöyle konuştu:
“Türk devletinin ‘ya teslimiyet ya imha’ biçiminde bir dayatmanın halklarımıza acı, bölgemize istikrarsızlık getirdiğini, diyalog ve demokratik çözümün ise; Türkiye’nin yükselen ve çekim gücü haline gelen demokratik bir güç olmasına yol açacağı görülmelidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi bir fırsat olan ateşkes ilanımıza uygun adımlarla karşılık verilmelidir. Geliştirdiğimiz ateşkes sürecinin başarılı olması, tüm Kürdistan parçalarındaki halkımızın da yararına olacaktır. Kürt sorununun Türkiye’de çözülmediği sürece hiçbir parçada gerçek anlamda çözülemeyeceği ve elde edilen kazanımların kalıcı olamayacağı her geçen gün daha fazla açığa çıkmaktadır. Bu nedenle başta KDP ve YNK olmak üzere tüm Kürdistani güçler, sürece bu bilinçle katkı sunmalı ve başarılı olması için çaba göstermelidir. İran ve Suriye gibi bölge devletlerinin içinde bulundukları durumu aşmaları ve demokratik bir sürece yönelmeleri ancak Kürt halkıyla barış temelinde gerçekleşebilir. Geliştirmek istediğimiz ateşkes süreci başarılı olduğunda sonuçları başta bu ülkeler olmak üzere tüm bölgeyi olumlu etkileyecek özelliktedir. Barışa ve istikrara kavuşan Ortadoğu, açık ki küresel barışın ve istikrarın da en büyük güvencesi olacaktır.”
ABD’YE MESAJ!
“Başta ABD olmak üzere uluslar arası güçlerin Kürt sorununa şiddet yöntemiyle değil, demokratik çözüm ekseninde yaklaşmaları bölgesel ve küresel barış açısından olumlu sonuçlar yaratacaktır. Bu konuda görülen olumlu sinyallere karşı, bizim de ateşkes sürecini geliştirmemiz bölgede demokratik sürecin ve istikrarın gelişmesi için önemli bir katkıdır. Diyalog ve demokratik yöntemle çözüm imkanı bulunmasına rağmen, Türk devletinin hareketimizi terörist gösterip, sadece şiddeti dayatması doğru ve çözümleyici bir yaklaşım değildir. Bu siyaset tarzı on yıllardır Türk devleti tarafından sürdürülmesine ve gerçekleştirilen birçok katliam, sürgün vb. şiddet yöntemlerine rağmen, hiçbir sonuç alınamamış; yaşanan çıkmazı daha da derinleştirmiştir. Bu açıdan Üçlü Mekanizma’ya dahil olan devletlerin atadıkları ‘PKK ile ilgili Koordinatörlerin’ işi, hareketimizi terör örgütü olarak gösterip, tasfiye planları yapmak olmamalıdır. Kürt sorununda çokça denenen şiddet yönteminin çözüm olmayacağı geçmiş süreç açıkça göstermiştir. Bu mekanizmanın, demokratik bir çözüm projesiyle sorunu ele alarak köklü çözümünü gündemleştirmesi en doğru yol olacaktır. Özellikle hem ABD’nin hem de Kürt sorununu yakından tanıyan ve yaşayan bir devlet olarak Irak devletinin attığımız bu ateşkes adımı karşısında çözümleyici rol oynaması önemli olacaktır. Hareketimiz bu ateşkesle kendi cephesinden yapılması gerekeni yapmıştır. Demokratik sürecin ve istikrarın gelişmesi için başta ateşkes çağrısında bulunanlar ilgili güçler olmak üzere, ilgili devletlerin ve çevrelerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye, Kürt halkı dahil herkesin çıkarlarının buluştuğu adil, demokratik bir proje temelinde sorunun çözümü için çaba göstermeye çağırıyoruz” dedi.
Kaynak: ANF NEWS AGENCY