14-15 Ekim’de Basın-İş Sendikası’nın Aksaray’daki genel merkezinde yapılan Genel Kurul’una; aralarında Sine-Sen Genel Sekreteri Ahmet Keskin ve Basın-İş eski Genel Başkanı Derviş Boyoğlu’nun da bulunduğu, matbaa işçilerinin ve kitle örgütlenmelerinin temsilcilerinin oluşturduğu bir topluluk katıldı. 14 Ekim Cumartesi günü saat 11.00’de başlayan Genel Kurul’da söz alan Basın-İş eski Genel Başkanı Derviş Boyoğlu, sendikanın tarihçesine değinerek […]
14-15 Ekim’de Basın-İş Sendikası’nın Aksaray’daki genel merkezinde yapılan Genel Kurul’una; aralarında Sine-Sen Genel Sekreteri Ahmet Keskin ve Basın-İş eski Genel Başkanı Derviş Boyoğlu’nun da bulunduğu, matbaa işçilerinin ve kitle örgütlenmelerinin temsilcilerinin oluşturduğu bir topluluk katıldı.
14 Ekim Cumartesi günü saat 11.00’de başlayan Genel Kurul’da söz alan Basın-İş eski Genel Başkanı Derviş Boyoğlu, sendikanın tarihçesine değinerek özellikle 90’lı yıllarda verilen özverili mücadele sürecini anlattı. Sine-Sen Genel Sekreteri Ahmet Keskin ise, 12 Eylül süreci sonrası sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu zor koşullara ve Sine-Sen’in mücadele sürecine değindi. Basın-İş Genel Başkanı Kamil Kartal ise sınıflar mücadelesinde bulunduğu farklı uğrak noktalarını anlatıp, mücadelenin her mekan ve görev işçiliğinin önemi üzerinde durdu. Basın-İş Genel Sekreteri Ertuğrul Bilir ise sendikanın son üç yılını değerlendirerek önümüzdeki dönemde matbaa işçilerinin örgütlenmesi ve bunun sınıf mücadelesindeki önemini anlattı.
15 Ekim Pazar günü yapılan oylama ile birlikte, Basın-İş Sendikası’nın yeni Genel Kurulu seçimleri tamamlandı. Buna göre Yönetim Kurulu şöyle oluştu:
1- Ertuğrul Bilir (Genel Başkan)
2- Mustafa Yamak (Genel Sekreter)
3- Seyit Ali Aydoğmuş
4- Ömer Üçpınar
5- Sermin Öner
Sendika.Org
Basın-İş Sendikası 67. Olağan Genel Kurul’unda Alınan Karalar
Karar No 1
Kısa Vadeli Mücadele Hedefleri
Dünyada yeni bir işçi hareketi gelişmektedir. Türkiye’de de bu hareketin ilk çarpışmaları yaşanmaktadır. Basın-İş sendikası ülkemizde yeni işçi hareketinin içinde duruşuyla, mücadelesiyle yer alacaktır.
Genel Kurul’umuz bu doğrultuda, işçilerin siyasal-ekonomik çıkarları temelinde kısa vadeli mücadele hedeflerini aşağıdaki şekilde belirlemiştir:
Sendikamızın temel sloganı “örgütsüzlerin örgütlenmesi”dir. Sendikamız işçileri ırk, din, mezhep, cinsiyet ayrımcılığı gözetmeden örgütlemeyi bir görev bilmiştir. Yeni işçi hareketinin omurgasını güvencesiz işçilerin oluşturacağı mücadele sürecinde sendikamız; işkolumuzda çalışan işçilerin mücadele örgütü olacaktır. Bu noktada başta İstanbul ve Kocaeli olmak üzere İzmir ve Manisa gibi şehirlerde yoğunlaşmış olan, özel sektöre ait işyerleri örgütlenmemizin hedefidir.
Basım sektöründeki işletmelerin ana gövdesini 30 kişiden az işçi çalıştıran işyerleri oluşturmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu 30 kişiden az işçi çalıştıran işyerlerini iş güvencesi kapsamı dışında bırakarak örgütlenmeyi iyice zorlaştırmıştır. Yani işkolumuzda kuralsız çalıştırma bir kural haline gelmiştir. Buna karşın (kitlesel üretim yapılan işletmelerdeki sendikal örgütlenmenin mücadelenin önünü açıcı etkisini unutmadan) güvencesiz çalışanlar örgütlenmemizin ana hedefidir.
Sendikamız; kamusal alanın demokratik olarak yeniden inşası noktasında eğitim, sağlık, barınma, ulaşım gibi hizmetlerin parasız, eşit verilmesi mücadelesinin bir parçası olacaktır.
Sendikamız, işyeri-işkolu temelini aşan bölgesel bir örgütlenmeyi savunmaktadır. Bu noktada işçi mahallelerinin örgütlenmesine her türlü olanağı kullanarak katılacaktır. Sendikamız, bölgesel kampanyaların bizzat örgütlenmesinde yeralmayı ve işçilerin önderliğinde bir halk muhalefeti oluşturulmasını görev kabul etmiştir.
Sendikamız, eğitim faaliyetini örgütlenme faaliyetinin bir parçası olarak görür. Eğitimi sadece salonlarda değil bizzat işyerleri ve işçi mahallelerinde veren bir anlayışa sahiptir. Eğitim faaliyetlerimiz, tüm üyelerimizi kapsayacak şekilde, sınıf bilinci oluşturmaya çalışan ve işçi önderleri yetiştirmeye yönelik olacaktır.
Sendika içinde fiili bir “Basın İşçileri Konseyi” oluşturulması sendikal demokrasi ve anlayışımız açısından önemlidir. Bileşenlerini basın işçilerinin, sendika yöneticisi ve aktivistlerinin oluşturacağı bu konsey; basın işçilerinin bilinçlenmesini ve örgütlenme süreçlerine katılımını kolaylaştıracak, yaygınlaşmayı ve kalıcılaşmayı sağlayacaktır. Özellikle sanayi sitelerinden ve örgütlenme zorlukları bulunan daha büyük işyerlerinden yakalanabilecek ilişkiler, bu çalışma sayesinde işlevlenecek ve buralardaki örgütlenmenin önü açılacaktır. Belli bir disiplin-süreklilik sağlamak ve geniş bir ekip oluşturmak açısından, sanayi sitelerindeki küçük-orta ölçekli işyerlerine dönük geniş çaplı ve süreklileştirilmiş bir propaganda faaliyeti (bilgilendirme ve örgütleme amaçlı), bildiri-afiş-kahve toplantıları şeklinde sürdürülecektir.
Karar No 2
Asgari Ücret Hakkında
Asgari ücretin belirlenmesi bütün işçilerin yaşamını yakından ilgilendirmektedir. Ancak Asgari Ücret’in belirlenme yöntemi anti-demokratiktir. İşçiler ve diğer emekçiler Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yeterince ve demokratik şekilde temsil edilmemektedir. Kararlar, Hükümet ve Patron örgütleri temsilcileri tarafından alınmaktadır. Son dönemde Bölgesel Asgari Ücret gündeme getirilerek asgari ücret daha da düşürülmek istenmektedir.
Asgari ücret işçiyi ve ailesini insanca yaşatmaya yeter miktarda olmalı ve vergi dışı olmalıdır. Asgari ücretin belirlenmesinde 4 kişilik ailenin insanca yaşam standartları göz önünde bulundurulmalıdır.
Genel Kurul’umuz Asgari Ücreti bütün ücretlilerin ortak bir mücadele konusu haline getirmeyi ve yukarıdaki yaklaşım doğrultusunda mücadeleyi karar altına alır.
Karar No 3
İşsizlik ve İşsizlik Sigortası
İşsizlik sermayenin yarattığı ve işçilere karşı kullandığı en önemli silahlardan birisidir. İşsizliğin kaynağı sermayenin kar güdüsüdür. Bu nedenle istihdam sorununun çözümü piyasaya terk edilemez. İşsizliğin önlenmesinde temel görev kamuya düşmektedir. Çalışma ihtiyacı olan herkes için insan onuruna yaraşır, yeterli ücreti ve toplumsal üretime katkıda bulunmayı sağlayacak iş bulmak kamusal bir görevdir. Tam istihdam sağlanıncaya kadar İşsizlik Sigortası etkin olarak kullanılmalıdır. Yararlanma koşulları kolaylaştırılmalı, işsizlik ücreti yükseltilmelidir. Çalışma saatlerinin azaltılması da hem işsizliği ve sömürü oranını azaltacak hem de işçilerin kendilerine zaman ayırmalarını sağlayacak önemli bir hedeftir.
Genel Kurul’umuz “35 Saatlik Çalışma Haftası”, İşsizlik Sigortası’nın işçi/işsizlerin yararına değiştirilmesi ve Tam İstihdam için mücadeleyi karar altına alır.
Karar No 4
Sendikal Yasalar Hakkında
Sermaye, yıllardır emek süreciyle ilgili bütün alanları kendi lehine düzenlemektedir. İstediğinde 1 günde bir dizi kanunlar çıkaran Meclis ve Hükümet’ler, sıra Sendikal yasakların kaldırılmasına geldiğinde ayak sürümektedir. 2821-2822 sayılı yasalarda yapılması gündemde olan değişiklikler işçilerin hiçbir talebini karşılamamaktadır. Yine her şey yukardan belirlenen sınırlar içinde götürülmeye çalışılmaktadır.
Genel Kurul’umuz; tüm emekçilerin, emeklilerin, işsizlerin, ev kadınlarının; grevli, toplusözleşmeli sendikalaşma hakkını tanıyan, sendikaların kuruluş ve işleyişini emekçilerin kendilerinin belirleyebildiği, mücadele araçları, grev ve TİS yasaklarının olmadığı; bir temel yasa için mücadeleyi karar altına alır.
Karar No 5
Emperyalist Saldırganlık Hakkında
Emperyalizm dünyayı kan gölüne çevirmeye devam ediyor. Afganistan ve Irak’taki işgaller sürmekte
, ABD ve müttefikleri her türlü hukuk ve insanlık dışı işkence ve katliamlarını sürdürmektedir. İsrail bir yandan Filistin halkına dönük olarak 60 yıla yaklaşan işgalini sürdürürken öte yandan geçtiğimiz aylarda Lübnan’a saldırmıştır. Tüm Ortadoğu’ya dönük olarak emperyalizmin maşası ve sopası olarak görev yapmaktadır. AKP hükümeti de ABD, İsrail ve gerici Arap rejimleriyle işbirliği içinde bu saldırılara ortak olmaktadır.
Genel Kurul’umuz tüm emekçileri, emperyalist saldırganlığa karşı direnen halkların mücadelesini desteklemeye, Türkiye’nin emperyalist saldırganlığın bir parçası olmaması doğrultusunda mücadele ve güçbirliği yapmaya, bu mücadeleyi tüm dünya halklarıyla birlikte sürdürmeye çağırır.
Karar No 6
IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü Hakkında
Emperyalist yeniden sömürgeleştirme ve yoksullaştırma politikalarının önde gelen kurumları olarak IMF, Dünya Bankası işlevini sürdürürken, geçici ve kalıcı yeni sömürgeleştirme örgütleri kurulmaktadır. Adları ne olursa olsun bu kurumlar dünyada eşitsizliklerin ve sömürünün artmasına hizmet etmektedir.
Genel Kurul’umuz emperyalizmin ve kapitalizmin yıkılması mücadelesinin bir parçası olarak IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nün lağvedilmesi, şimdiye kadar bu kurumlarla yapılan tüm anlaşmaların geçersiz sayılması, bu kurumlardan alınan borçların aslında fazlasıyla ödendiğinden hareketle tüm sonuçlarıyla beraber yok sayılması için mücadele etmeyi; bu mücadeleyi yürüten ulusal ve uluslararası ölçekteki tüm ilerici güçlerle birliktelikler kurmak için çalışmayı; karar altına alır.
Karar No 7
Avrupa Birliği ve Milliyetçi Tepkiler Hakkında
Avrupa Birliği emperyalist bir kurumlaşmadır. Seçimlerle oluşturulan yapılar ve Avrupa İşçi Sınıfı’nın 200 yıllık mücadelesi sonucu Avrupa ülkelerinde elde edilmiş olan haklar bu gerçeği değiştirmemektedir. Avrupa ülkelerinde de emekçileri yoksullaştırma ve sosyal devletin tasfiyesi adımlarına karşı mücadeleler yoğunlaşmaktadır. AB’nin konumu eski Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde olduğu gibi, İsrail’in Lübnan işgalinde de ortaya çıkmıştır. AB, ülkemize neo-liberalizmin kurumlarını dayatırken, işçilerin örgütlenme özgürlükleri konusunda suskun kalmaktadır.
“Emeğin Avrupası” yaklaşımı, Avrupa Birliği’nin emperyalist özünü görmezden gelen ve işçi sınıfının uluslararası örgütlenmesini Avrupalı işçilerle sınırlayan, Avrupa’da işçi sınıfına karşı yapılan kuvvetli saldırıları yok sayan, ufkunu sistem içi önerilerle sınırlayan bir önermedir. Aynı zeminde olan “Müzakere sürecinin mücadele sürecine çevrilmesi” yaklaşımı da esas olarak sürecin ana yönelimlerini kabullenerek mücadeleyi onun içinde sürdürmeyi içermektedir.
Öte yandan ülkemizdeki çeşitli ırkçı, faşist ve militarist güçler Avrupa Birliği’ne karşı olma temelinde mevcut sistemin en geri yanlarını koruma çabası içindedirler. Emekçilerin bu kesimlerle herhangi bir mücadele ortaklığı da sözkonusu olamaz.
Genel Kurul’umuz Avrupa Birliği’nin emekçilere bir umut olarak sunulmasına karşı mücadeleyi ve Avrupa Birliği’nin de diğer emperyalist kurumlar gibi lağvedilmesi mücadelesinin emekten yana ve demokratik güçlerle birlikte yürütülmesini karar altına alır.
Karar No 8
Kürt Sorunu Hakkında
Kürt sorunu tüm halkımızın ve Ortadoğu’nun en önemli sorunlarından birisidir. Kürt halkının da dünyanın diğer halklarıyla eşit şartlar altında ve özgürce yaşama hakkı vardır. Irak’taki Kürt yönetiminin ABD emperyalizmiyle işbirliği yapması halklar açısından kabul edilemezse de bu durum genel olarak Kürt halkına karşı baskıcı ve inkarcı politikaları haklı kılamaz.
Ülkemizde geçtiğimiz dönemde yaşanan Şemdinli provokasyonu, 13 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesi, Diyarbakır’daki patlamalar, kitle gösterilerine karşı şiddet uygulanması ve başta Kürtler olmak üzere muhaliflere karşı yapılan linç girişimleri gibi olayların sorumluları derhal bulunarak cezalandırılmalıdır.
Ülkemizde Kürt Sorunu yeni bir aşamaya gelmiştir. Uzun yıllardır yaşanan çatışmalardan sonra ilan edilen ateşkes, Kürt halkından önemli bir destek bulmuştur. Önümüzdeki dönemde kardeşçe bir ortamın oluşabilmesi için göç ettirilenlerin geri dönmeleri önündeki engeller kaldırılmalı, Kürt dilinin eğitim dili olarak kullanılması önündeki engeller kaldırılmalı, söz ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Genel Kurul’umuz başta Türk ve Kürt emekçileri olmak üzere tüm emekçilerin şovenizme, eşitsizliklere ve sömürüye karşı birlikte mücadele etmesinin halklar arasında oluşturulmaya çalışılan düşmanca ortama karşı en etkili adım olacağından hareketle tüm emekçileri her türlü ulusal baskı ve eşitsizliğe karşı mücadeleye çağırmayı karar altına alır.
Karar No 9
Terörle Mücadele Yasası ve Tecrit Hakkında
Ülkemiz emekçileri yıllardır demokratik hakların geliştirilmesi mücadelesi verirken, egemenler ise her fırsatta hakları tırpanlamayı kendilerine görev bilmektedir. Yeni yürürlüğe giren Terörle Mücadele Yasası da bu girişimlerden birisidir. Her türlü muhalif sesi “terör” suçlamasıyla susturmayı hedefleyen bu yasanın ilk uygulamaları bir çok demokratik kurumun ve sendikanın basılması olmuştur.
Cezaevlerinde 19 Aralık 2000’deki operasyonlarla hayata geçirilen tecrit uygulamaları; yürütülen direnişte 122 kişinin ölümü, süren ölüm oruçları, sakatlanan yüzlerce insana rağmen devam ettirilmektedir. Geçen 6 yıllık süreçte tecridin insanlık dışı olduğu iyice açığa çıkmıştır.
Genel Kurul’umuz Terörle Mücadele Yasası’yla gelen anti-demokratik uygulamalara ve tecride karşı mücadeleyi karar altına alır.
Karar No 10
Kamusal Hizmetlerin Tasfiyesi ve Piyasalaştırma Hakkında
Özelleştirme ve piyasalaştırma saldırısı geçtiğimiz yıllarda oldukça ilerlemiştir. Verimsiz KİT’lerin tasfiyesi görüntüsü altında başlatılan uygulama yıllarca kamusal olanaklar kullanılarak oluşturulan tüm kurumların yağmalanması, her türlü kamusal hizmetin parası verilerek alınabilecek mal haline getirilmesiyle sürmektedir. Bu süreç kamu kurumlarında çalışanlar açısından işten çıkarılma, güvencesizleştirilme, taşeronlaştırma olarak yaşanırken halkın diğer kesimleri açısından da temel kamusal hizmetlere ancak parasını ödeyerek ve giderek daha pahalıya ulaşma, bu hizmetlerden yararlanırken eşitsizliğin artması olarak yaşanmıştır.
Genel Kurul’umuz kamusal hizmetlerin piyasalaştırılması ve tasfiyesine karşı mücadeleyi; başta eğitim ve sağlığın ücretsiz, eşit ve nitelikli olması olmak üzere tüm kamusal hizmetlerin (ulaşım, iletişim, enerji, su, temizlik, barınma vb.) temel toplumsal haklar olarak kabulünü hedefleyerek yürütmeyi karar altına alır.
Karar No 11
Uluslararası Dayanışma Hakkında
Sınıflar mücadelesi her dönem uluslararası boyutta yaşanan bir mücadele olarak sürmüştür. Sermaye kendi hareketini sınırsızlaştırırken işçi sınıfının ve halkların mücadelesini ulusal sınırlar içine hapsetmek çabası içinde olmuştur. Ancak işçi sınıfı hareketi de baştan itibaren enternasyonal örgütlenme ve mücadele çabası yürütmüştür. Şu anda da dünyada kapitalizme ve emperyalizme karşı çok çeşitli coğrafyalarda mücadeleler ve bunların ortaklaştırılma çabası sürmektedir. Meksika’dan Venezüella’ya, Küba’dan Filistin
‘e Avrupa ülkelerinden Kore’ye Nijerya’dan Bangladeş’e kadar her yerde mücadele sürmektedir.
Genel Kurul’umuz işçi sınıfı mücadelesinin başarısının ancak dünya ölçeğinde bir ve aynı amaca dönük olarak yürütülmesinden ve birliklerin güçlü bir şekilde oluşturulmasından geçtiğinden hareketle, dünya genelinde süren küreselleşme karşıtı, özgürlükçü, demokratik, halkçı ve sosyalist mücadelelerin birleştirilmesi uğrunda mücadelenin yükseltilmesi gereğini karar altına alır.
Karar No 12
Toplumsal Hareket Sendikacılığı Hakkında
Emek örgütlerinin girdiği krize karşı alternatif olarak ortaya çıkan ve gelişen Toplumsal Hareket Sendikacılığı, sermaye saldırısının püskürtülmesi için temel bir yaklaşım olmaya devam etmektedir.
Toplumsal Hareket Sendikacılığı; İşçi sınıfının statü farkları, işkolları, cinsiyet, milliyet temelindeki bölünmesini aşmayı ve işçi sınıfını sermayenin karşısına bir bütün olarak çıkarmayı; İşçi sınıfının işyeri örgütlenmelerinin yanında bölgesel temelde örgütlenmesini; Mücadelenin ekonomik-demokratik ve siyasal yönlerinin geçmiştekine göre çok daha fazla içiçe yürütülmesi gereğini; Sınıf kimliğinin kuvvetli bir şekilde edinilebilmesi için sendikal mücadelenin işçilerin tüm yaşamını kapsaması gerektiğini; içeren bir anlayıştır.
Genel Kurul’umuz Toplumsal Hareket Sendikacılığı perspektifini önümüzdeki dönemin mücadele perspektifi olarak kabul eder ve bu yönde çaba sürdürmeyi, bu amacı paylaştığı tüm sendikal, demokratik, yerel çalışmalarla birlikte hareket etmeyi karar altına alır.
Karar No 13
DİSK Hakkında
DİSK ülkemizdeki işçi sınıfı hareketinin en köklü sendikal merkezi olarak, sınıfın karşı karşıya olduğu saldırıların göğüslenmesi doğrultusunda kritik bir noktada durmaktadır.
Genel Kurul’umuz aldığı kararları DİSK’e maletmeyi, DİSK’in önündeki görevleri yerine getirecek bir örgütlenme ve iç organizasyona kavuşturulması için çaba harcamayı ve önümüzdeki DİSK Genel Kurul’unda bu doğrultuda yer almayı karar altına alır.