Evo Morales’in geçen ocak ayında Bolivya devlet başkanlığını devralması heyecanlı ve umut verici oldu. Tiahuanaco’da 1000 yıllık İnka öncesi yıkıntıların tepesinde duran Morales’in başkanlığını 500 yıldan beri ilk defa yüksek yaylaların yerli topluluk liderleri onayladı. Bolivya Kongresi’ndeki resmi yemin törenine ise Şili’den Slovenya’ya kadar on iki devlet başkanı katıldı. Başkan’ın giydiği kırmızı-mavili kazağının kopyaları internet […]
Evo Morales’in geçen ocak ayında Bolivya devlet başkanlığını devralması heyecanlı ve umut verici oldu. Tiahuanaco’da 1000 yıllık İnka öncesi yıkıntıların tepesinde duran Morales’in başkanlığını 500 yıldan beri ilk defa yüksek yaylaların yerli topluluk liderleri onayladı. Bolivya Kongresi’ndeki resmi yemin törenine ise Şili’den Slovenya’ya kadar on iki devlet başkanı katıldı. Başkan’ın giydiği kırmızı-mavili kazağının kopyaları internet mağazalarında satışa sunuldu. Morales’in resmi Washington Post gazetesinin ön sayfasında yayınlandı. “Evo çılgınlığı” bütün dünyaya yayıldı.
O zamandan beri, turizm endüstrisi, Bolivya’ya akın eden, And Dağları’nda yeni yeşeren halk demokrasisi dedikleri şeyi yakından incelemek isteyen film yapımcıları, gazeteciler, akademisyenler, devrim arayanlar sayesinde çok gelişti. Bu kişiler, eğer gözleri açık, dikkatle bakarlarsa ekonomi ve politikanın uzun yıllar kenara ittiği kitlelerde büyük umutlar yaratan bir hükümeti görebilirler. Aynı zamanda hayal edilen umutları bir devleti yönetme gerçeğine döndürmenin ne kadar zor olduğunu da öğrenirler.
Morales geçen aralıkta yıllarca görülmemiş bir farkla başkanlık seçimini kazanınca, Bolivyalılara verdiği, yerine getirilmesi gerek, iki vaadi vardı. Birincisi ülkenin doğal kaynaklarını -doğalgazdan suya kadar- özelleştiren, yabancı firmalara veren 20 yıllık serbest piyasa ekonomisi reformlarının hızla geriye çevrilmesi, ikincisi ise ülkenin anayasa ve temel yasalarını yeniden yazacak Kurucu Meclis’in kurulması idi. Verilen bu iki söz, bugün, Morales’in tarihi başkanlığının hem verdiği umudu hem de muhalefeti yenebilmenin zorluğunu gösteriyor.
“Doğalgaz Bolivyalıların Malıdır”
Evo Morales 1 Mayıs’ta, eski başkanlardan birinin altmış yıl önce asılarak öldürüldüğü lamba direğinin tam karşısında bulunan Başkanlık Sarayı’nın balkonuna çıkıp aşağıda toplanan halk yığınına seslendi. Kendisini alkışlayan halka on yıl önce özelleştirilerek Enron gibi şirketlere verilen doğalgaz kaynaklarını kamulaştıran Başkanlık Kararını açıkladı. “Beş yüzyıldır doğal kaynaklarımız yağmalandı” dedi, “bu sona ermeli”. Ve reklam olsun diye de petrol yataklarını “korumaları” için asker gönderdi.
CNN kameralarının hemen ardından askerlerin de uzaklaşmasına, Petrol Kararnamesi’nin beklenenden çok daha ılımlı olmasına rağmen, yabancı basın hemen yaygaraya başladı. Belli başlı haber ajansları Bolivya yabancı varlıklara “el koydu” diye yazdı. Yabancı analistler “Morales, Castro ve Chavez’in oyuna geldi” diye fikir yürüttüler ve yabancı sermayenin Bolivya’dan kaçacağını ileri sürdüler.
Gerçekte ise Morales’in kararı tipik, klasik bir “kamulaştırma” değildi. Benim mahallede oturan taksi şoförü Enrique’in sonradan bana söylediği gibi, “Bu kamulaştırma değil. Öyle olsaydı şirketler hala burada çalışamazdı. Ama zararı yok. Onlarla pazarlık yapmak gerek. Eğer hemen kovarsak bize dava açarlar”.
Yeni planın üç ana noktası vardı: Geçmiş hükümetlerin yabancı şirketlere verdiği şirket kontrol hisselerinin geri alınacağını açıklamak, yabancı petrol şirketleriyle yeni kontrat pazarlığını başlatmak ve yabancı petrol şirketlerin vergisini çok yükseltmek. Nobel ekonomi ödüllü Joseph Stiglitz planı desteklemek için Bolivya’ya geldi ve planın çok “adil” olduğunu söyledi.
Ama aradan beş ay geçtikten sonra, gaz planı zor durumda. Bir bakıma, halkın desteği devam ediyor ve daha geçen hafta devlet hazinesi bir Fransız şirketinden yeni vergi düzenlemesiyle 32 milyon topladı. Ama diğer taraftan, hükümet geçenlerde, yeni kurulan kamu gaz şirketinin, fonda yeterli para olmadığından, şirket hisselerinin satın alımını yavaşlatacağını açıkladı. Ve o şirketin müdürü ve Ulusal Gaz Bakanı -ülkenin en önemli iki gaz yetkilisi- beceriksizlik ve skandalla suçlanınca, istifa etti.
Bu yeni hükümetin karşı karşıya olduğu en büyük iki sorun para ve beceri eksikliği.
Bolivya’nın umudu, çoğu paraya bağlı vaatlere dayanıyor -eğitim sisteminin iyileştirilmesi, yeni iş sahalarının yaratılması ve yoksulların temiz su gibi temel gereksinmelerinin karşılanması.
Gaz karından devlet payını yükseltmenin amacı ülkenin yoksulluğunu gidermek için para sağlamak ama bekleme süresi uzuyor.
Yeni hükümetin yapmayı umdukları ile gerçekleştirebilme kapasitesi arasında derin uçurumlar var. Geçen ocak ayında dış ticaret anlaşmalarında pazarlık yapacak bir heyet kurmaya çalışan yüksek dereceli görevlilerin toplantısına katıldım. Hükümetin önünde, hiçbiri iyi olmayan, iki seçenek vardı: “her şeyin çözümü serbest ticaret” politikasını benimsemiş, iyi eğitim görmüş seçkinler yahut da daha olumlu ticaret anlaşmaları isteyen ama konularda ön bilgileri olmayan yenilikçiler.
Açıklamak gerek, yeni hükümette mükemmel ve becerikli birçok kişi de var ama işleri başlarından aşkın. Geçen gün Su İşleri Bakanlığının başında olan bir tanıdığımla yemek yedim. Ocak başından beri beş yıl daha yaşlanmışa benziyordu. Hükümet etmek toplumsal hareket örgütlemekten daha başka beceriler istiyor ve Morales ve ekipleri yeni duruma ayak uydurmaya uğraşıyor.
Ulusal Magna Karta’yı Yeniden Yazmak
Bolivyalılar 2 Temmuz’da yeniden başka bir sandık başına, bu sefer yeni anayasayı yazacak olan Kurucu Meclis’e delege seçmek için gitti. Ve bu sefer de Morales’in Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) Partisi oyların büyük çoğunluğunu aldı, %55 ile en yakın rakibinin aldığının iki misli oy. Ama meclis toplantılara başlayınca, meclisin nasıl çalışacağı üzerine çıkan anlaşmazlıklar, Bolivya’da derin politika ayrılıklarını yüz üstüne çıkardı. İki hafta önce hükümete karşı, Morales’in geçmiş hükümetlere karşı örgütlediği protestolara benzer protestolar yapıldı.
8 Eylül’de 8 sivil örgüt Bolivya’nın dokuz eyaletinin dördünde bir günlük grev ve yol kapatma eylemi örgütledi. Kullandıkları sloganlar MAS ve Morales’in muhaliflere karşı kaba kuvvet kullanmak istediği idi. Konunun özü yöntem ile ilgili bir sorundu. MAS yeni anayasanın son şeklinin onayı için oyların üçte ikisinin gerekli olduğunu kabul etmekle beraber (oyların üçte ikisine erişilmesi, bazı muhalif oyların da olumlu olmasını gerektiriyor), konuşmalar sırasında alınacak kararlar için basit çoğunluğun yeterli olduğunu savunuyordu (Morales yandaşlarının oyları yeterli).
Sayılar üzerine kopan fırtına ve ülkenin yarısında işlerin durdurulması nelerin tehlikede olduğunu gösteriyor. Toprak reformundan gazda daha radikal bir kamulaştırmaya kadar her şey engellenebilir ve ilgililer bunun farkında.
Gelecekte İç Savaş mı Yoksa Kavgalı Gürültülü Pazarlık mı?
Morales’in yerli ve yabancı karşıtları yeni başkanın ülkeyi kargaşaya doğru sürüklediği yönünde uyarı yapıyor. Ama şimdi olanlar gerçekten bu mu?
Bugün Bolivya’da asıl konu ülkenin hangi politikayı ve ekonomiyi uygulaması gerektiği değil. Asıl konu ülkenin tarihinde bugünün anlamı nedir, ne gibi değişiklikler getirecek. Onlarca yıldır iktidarı ellerinde tutan Bolivya seçkinleri Morales’in başkanlığını geçici bir dönem olarak görüyor- “Evet, şu anda sıra sende. Biraz değişiklik yap ama fazla ileri gitme.”
Morales ve yandaşlarının ise görüşü başka. Onlar bu anı, aynı 1994 yılında Nelson Mandela ve ANC’nin Güney Afrika’da dizginleri ele geçirmesine benzetiyor – yeni bir anayasa, ellerinde yeni bir güç, yeni bir ulus.
Yeni bir ulus yaratmayı başarabilirler ama, Güney Afrika’d
a olduğu gibi, işleri beklediklerinden çok daha çetin. Düşündüklerinden çok daha fazla ödün vermek zorunda kalacaklar. Hayal ettiklerinden çok daha fazla hükmetmenin günlük zorluklarıyla savaşmak zorunda olacaklar. Alçak gönüllü olmaları ve özden derin düşünmeleri gerekecek. İster yabancı yatırımcılarla ister yerel karşıtlarıyla olsun, devamlı pazarlık görevlerinin bir parçası olacak.
Morales, Tiahuanaco’da yemin töreninden sonra yurttaşlarına, “Biz insanız, hatalarımız olacak, ama olduğu zaman bizi uyarın, doğru yolu gösterin çünkü yurdumuza asla ihanet etmeyeceğiz”, dedi. Halkın %60’dan fazlası Morales’i hala destekliyor. Gelecek aylar, Morales’in bu destekten yaralanıp yararlanmadığını, bunu Bolivyalıların beklentilerini gerçekleştirmek için nasıl kullandığını gösterecek.
The Democracy Center, Cochabamba (Cochabamba Demokrasi Merkezi)
20 Eylül, 2006
[Emine Kunter tarafından Latinbilgi.Net için çevrilmiştir]