Mersin SCT işçileri 15 Mart 2006’dan bu yana direnişlerini sürdürüyorlar. SCT Or-Turbo, Mersin Tarsus’a bağlı Bağcılar Beldesi’nde 1987 yılında kurulmuş bir fabrika. Aslen Alman tekeli SCT Grubuna bağlı olarak üretim yapan fabrikanın üretiminin % 60’ı Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Kölelik koşullarında çalışılan fabrikanın 330 işçisinden 297’si Mart 2005’de DİSK Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlendiler. Sendikanın toplu […]
Mersin SCT işçileri 15 Mart 2006’dan bu yana direnişlerini sürdürüyorlar.
SCT Or-Turbo, Mersin Tarsus’a bağlı Bağcılar Beldesi’nde 1987 yılında kurulmuş bir fabrika. Aslen Alman tekeli SCT Grubuna bağlı olarak üretim yapan fabrikanın üretiminin % 60’ı Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.
Kölelik koşullarında çalışılan fabrikanın 330 işçisinden 297’si Mart 2005’de DİSK Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlendiler. Sendikanın toplu sözleşme yetkisini almasının ardından başlayan görüşmelerde bir uzlaşma sağlanmadı. Yüksek Hakem Kurulu’na giden görüşmelerde işveren uzlaşmaz tutumunu sürdürdü. Hakem Kurulunun kararlarını SCT patronu; ucuz işgücü için bölgeyi seçtiğini eğer sendika gelir de işgücü pahalılaşırsa işyerini kapatacağını belirterek kabul etmedi.
Bunun üzerine Sendika ve işçiler 7 Şubat 2006’da grev kararı aldı. İzleyen günlerde işverenin sendikayı ve çalışanların taleplerini dikkate almaması üzerine işçiler 15 Mart 2006 günü greve çıktılar. O zamana kadar işçilerin örgütlenmesini baskı ve tehditlerle engellemeye çalışan şirket bunun işe yaramaması üzerine baskıların dozunu ve hukuk dışılığı arttırdı. Grevden hemen önce 54 işçi gözdağı vermek amacıyla işten çıkartıldı. Grevden kısa bir süre sonra 27 Mart tarihinde ise işveren tarafından lokavt ilan edildi ancak ilerleyen günlerde işveren lokavtı kaldırmak zorunda kaldı.Grev sırasında da fabrika yöneticileri işçilerin evini ziyaret ederek birebir görüşmelerle grevi kırmaya çalıştılar. Ayrıca grev süresince işverenin işyerinden yine yasadışı bir şekilde mal çıkartmasını engellemeye çalışan kadın ve erkek işçiler jandarmanın müdahalesiyle karşılaşılarak yerlerde sürüklendi.Bunlar da işçilerin örgütlü direnişini kırmaya yetmedi.
Bütün bu girişimlerinden sonuç alamayan Rus kökenli Alman patron Juri Sudheimer, son olarak Ağustos ayında 153 işçiyi daha işten attı. Bu durum aslında bir hukuk katliamı. Çünkü grev uygulanan bir işyerinde tüm grevcilerin iş akitleri askıya alınır. İş akdi üzerinde işlem yapılması söz konusu olamaz. Dolaysıyla da yapılan işlemin hiçbir hukuksal geçerliliği yok.
İşçiler son olarak kararlılıklarını göstermek için 29 Ağustos 2006 günü grevin 168. gününde fabrikalarından Mersin merkezine kadar 22 km. yol yürüdüler. 40 dereceden fazla bir sıcağın altında gerçekleşen bu yürüyüş boyunca yaklaşık 100 işçi alkış ve sloganlarıyla yılgınlığa kapılmadıklarını ve kararlı olduklarını haykırdılar.
Dönem boyunca Mersin muhalefetinin işçilerle dayanışması da sürdü. Sendikalar, partiler ve kitle örgütleri pek çok zaman direnişteki işçilerle omuz omuza oldular.
İşçilerin sendikal örgütlülüğünü kırmak için yapılan bütün girişimleri SCT işçisi bugüne kadar kararlılığı ile boşa çıkarttı. Birleşik Metal-iş sendikasının konuyla ilgili yasal girişimleri ise devam ediyor.
Sendika.Org