Bugün hiç kimse “varolan üniversitelerin” gerçekten “üniversite” olduğunu iddia edemez! Nasıl iddia edilebilsin ki? Milyonlarca insan en temel insani ihtiyaçlarından mahrum bırakıldığı, neo liberal politikalarla yoksulluğa terkedildiği bugün, ülke egemenlerine tek bir eleştiri dahi getirmeyen bir üniversite, üniversite olabilir mi? Ortadoğu halkarı emperyalist güçlerin tükenmez istekleri karşısında bomba yağmuruna tutulurken “savaşa hayır!” diyemeyen bir üniversite […]
Bugün hiç kimse “varolan üniversitelerin” gerçekten “üniversite” olduğunu iddia edemez! Nasıl iddia edilebilsin ki?
Milyonlarca insan en temel insani ihtiyaçlarından mahrum bırakıldığı, neo liberal politikalarla yoksulluğa terkedildiği bugün, ülke egemenlerine tek bir eleştiri dahi getirmeyen bir üniversite, üniversite olabilir mi?
Ortadoğu halkarı emperyalist güçlerin tükenmez istekleri karşısında bomba yağmuruna tutulurken “savaşa hayır!” diyemeyen bir üniversite olabilir mi? Özgürlük kavramına yabancılaştırılan bir halkın en küçük talebi “linç” ve “polis barikatı”yla karşılaşıp devlet terörü ve faşist yöntemlerle ezilirken; ülkenin yazarları mahkeme kapılarında süründürülürken tek bir söz etmeyen bir üniversite, üniversite midir?
Kürsüsülerinde paşaların, holding sahiplerinin, siyasi liderlerin konuştuğu, akademisyenlerin, rektörlerin onlara selam duruduğu; öğrencilerinse bırakın sözlerinin dinlenmesini soruşturma terörüyle kapı dışarı edilerek eğitim haklarının gaspedildiği bir üniversite gerçekten üniversite midir? Varı yoğu sermayenin hizmetine sunulan, bir ticarethane olarak yeniden örgütlenen, çalışanlarına, akademisyenlere, öğrencilere piyasalaştırma politikalarıyla barınılamaz bir mekan haline getirilen üniversitenin neresini üniversiteye benzetebiliriz?
Evet, egemenlerin 26 yılda yarattıkları üniversite işte bu! Sermayenin politikalarını üniversiteye faşist yöntemlerle dayattılar. Bunu da askeri darbenin üniversite ayağının kurumu olan YÖK eliyle ve faşist yöntemlerle gerçekleştirdiler! İki Kurmay Yarbay, iki Kurmay Albay, Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı ve hukuk müşavirlerince hazırlanan bir yasayla 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan YÖK’ün üniversite politikasından kamusal, halka açık ve halk yararına bir üniversite beklemek zaten safdillik olurdu! Üniversitenin üniversite olabilmesi için ihtiyaç duyduğu nefesi, yani askeri-siyasi iktidardan ve sermayeden özerkliği ve özgürlüğü, demokratik işleyişi parça parça kesen, 12 Eylül Darbesinin kurumu YÖK’ten başkası değil. Eğitimin ve üniversitelerin piyasalaştırılması politikalarını hayata geçirebilmek, üniversitelerin muhalif gücünü tıkayabilmek için klavuzu olan ve hiç unutmadığı “darbenin ruhuyla” bir kıyım makinesi gibi çalışan YÖK, hala aynı amaç için çalışıyor. Sermayeden aldığı icazetlerle hazırladığı “strateji raporlarıyla” egemenlerin üniversite politikalarını gerçekleştiriyor.
Darbenin peşi sıra ünlü 1402. madde “gereğince” 486 öğretim üyesini, 790 öğretim görevlisini ve 50 bin öğrenciyi üniversitelerden uzaklaştıran YÖK, bu gün de aynı icraatlarına devam ediyor. Dönemin ihtiyaçlarına uygun olarak, gerekirse hükümetlerle kavga ederek, egemenler arasındaki iktidar ve rant kavgalarında saf tutarak. Askeri istifini bozmadan, özünü koruyarak ama renk değiştirmekten de çekinmeyerek. Piyasalaştırma politikalarını tamamlayabilmek için hiçbir faşist yöntemden imtina etmeden icraatlarına devam ediyor. Akademisyenler, öğrenciler üniversitelerden uzaklaştırılıyor. Şirketler, Polis, özel güvenlik birimleri ve egemenlerin kuklası rektörler üniversitenin asli unsurlarının yerini işgal ederken, üniversiteler, üzerlerinde siyasi iktidar ve rant kavgalarının verildiği kurumlar haline getirildi.
Hayır! Bu üniversite, üniversite olamaz! Çürüyen, onların üniversitesi! Üniversitelerin gerçek sahipleri kendi üniversitelerini, halkın kamusal, demokratik üniversitelerini kendi elleriyle inşa edecekler! Hala üniversiteleri yöneten YÖK rejimine karşı mücadele etmeden parasız eğitim hakkını alabilmek mümkün değildir. O nedenle,1987’den bu yana her yıl YÖK’ün kuruluş yıldönümünde meydanları “YÖK’e Hayır” sloganları ile dolduran üniversiteliler bu yıl da meydanları inletecekler!