Monarşiyle yönetilen Tayland’da, 1938-1992 döneminde yalnızca 7 yıl iktidardan uzak kalan, en son 1997’de demokratik bir anayasanın uygulanmaya konmasıyla siyasi arenadan uzaklaştırılan ordu, 19 Eylül’de yeniden iktidara el koydu. Darbenin nedenleri arasında öncelikle Başbakan Thaksin yönetiminin otoriter eğilimleri, iktidar partisi (Taylandlı Taylandlıyı Sever -TAK) seçkinlerinin yolsuzluklara batmış olması, Thaksin ailesinin Shin Holding’deki yüzde 49 hissesini, […]
Monarşiyle yönetilen Tayland’da, 1938-1992 döneminde yalnızca 7 yıl iktidardan uzak kalan, en son 1997’de demokratik bir anayasanın uygulanmaya konmasıyla siyasi arenadan uzaklaştırılan ordu, 19 Eylül’de yeniden iktidara el koydu.
Darbenin nedenleri arasında öncelikle Başbakan Thaksin yönetiminin otoriter eğilimleri, iktidar partisi (Taylandlı Taylandlıyı Sever -TAK) seçkinlerinin yolsuzluklara batmış olması, Thaksin ailesinin Shin Holding’deki yüzde 49 hissesini, Singapurlu Temasek Holding’e hiç vergi ödemeden sattığı iddiaları sayılıyor. Bence gerçek başka yerde. Örneğin, The Asia Times ‘dan Shawn Crispin’ in aktardığına göre cunta Thaksin’i ülkede ”bugüne kadar görülmemiş bir toplumsal bölünmeyi gerçekleştirmekle” suçluyor, başkent Bangkok’ta kentli orta sınıflar, seçkinler darbeyi destekliyorlar (21/09). Gerçeği aramaya bunlardan başlayabiliriz.
Yeni ekonomik model ve ‘statüko’
Bir ipek tüccarının oğlu olan Thaksin, askeri lisede okuduktan sonra polis akademisine geçti. Mastır ve doktorasını Amerika’da yaptı, polis örgütünde albaylığa kadar yükseldi, 1987’de ayrılarak iş yaşamına atıldı. Polis örgütünün bilgisayar sistemini kurma tekelini ele geçirdikten sonra hızla servetini büyüten Thaksin, Tayland’ın telekomünikasyon kralı, en zengin işadamlarından bir oldu. Thaksin, 1998’de Asya krizinin yarattığı toplumsal çöküntü içinde TAK partisini kurdu, Thaksin modeli olarak bilinen, ihracattan daha çok, ülkenin iç ekonomisine dayalı bir büyüme modelini amaçlayan programına, geniş halk kitlelerinin ve iş çevrelerinin desteğini alarak girdiği seçimleri kazandı. Daha önce de aktardığımız gibi, Thaksin kır ve kent yoksullarının küçük orta işletmelerini tüketim ve üretim kapasitesini güçlendirmeye yönelik, sağlık eğitim reformları, mikro kredi, köy destekleme fonları, üreticiye teknik destek programlarıyla, dünyada ve özellikle Asya’da ilgiyle izlenmeye başlayan yeni bir model oluşturdu. Bu politikalar, TAK partisinin toplumun yüzde 80’ini oluşturan, kırsal nüfus, çiftçiler ve kent yoksulları arasında hızla güçlenmesine olanak sağladı… (ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi, Strategic Insight 06/05, No: 6)
Thaksin, IMF borçlarını vaadesinden iki yıl önceden ödeyerek ekonomi politikasını da özgürleştirdi. 2005’te seçimleri yüzde 54 oy alarak kazanan Thaksin, ikinci aşama olarak büyük kamu projelerine, kendi deyimiyle ”ulus inşa etme” aşamasına geçmeye başladı. Thaksin döneminde mali sektör, borsa ve inşaat sektörü yeniden güçlendi, ekonomi yılda ortalama yüzde 5’in üzerinde bir büyüme gerçekleştirdi, halk sınıflarının yaşam koşulları iyileşmeye başladı.
Ancak Thaksin’in yeni ekonomi modeli ve sosyal yardım politikaları ülke içindeki siyasi ekonomik dengeleri sarstı. Örneğin, Tayland parlamentosunun bileşimindeki değişikliklerden de izlenebileceği gibi, siyasi güç dengeleri, ilk kez Bangkok’tan taşra eyaletlerine doğru kaymaya başladı. ( Eurasia Bulletin , Mart-Nisan 2005) Thaksin’in Kuzey eyaletlerinde kırsal nüfusu giderek kendi yanına çekmeye başlaması, kralın siyasal ve toplumsal zemini de sarsmaya başlamıştı. ( Far Eastern Economic Review , Eylül 2006) Bu gelişmeler, Bangkok sermayesiyle ve seçilmiş siyasetçiler üzerinde iktidarını, stratejik olarak yerleştirilmiş bürokratlar aracılığıyla elinde tutmaya alışkın kralla (Duncan McCargo, Thaksinization of Thailand ) Thaksin arasındaki giderek artan bir çekişmenin de kaynağını oluşturdu.
Ateşle oynamak üzerine
Thaksin bir taraftan Bangkok sermayesine ve onun destek sınıflarına (kent orta sınıfları), diğer taraftan monarşiye karşı kendini koruyabilmek amacıyla, ABD’ye yanaşmaya, orduyla ilişkilerini güçlendirmeye başladı. Thaksin, ABD’nin terorizme karşı savaş stratejisinin bölgede en yakın destekçisi oldu. 2003’te geçirilen bir seri terorizme karşı mücadele yasasına dayanarak, basını susturmaya, rakiplerini bastırmaya başladı. Bu politika giderek ordunun güney eyaletlerindeki Müslüman ayrılıkçılara karşı çok daha şiddetle kullanılmasına, çatışmaların ve ölümlerin giderek artmasına, ülke içinde özellikle Bangkok orta sınıfları ve demokratik eğilimli kamuoyunun tepkilerinin artmasına yol açtı.
İkincisi, Thaksin iktidara geldikten sonra, ABD ordusuyla, güvenlik kuruluşlarıyla sıkı bağlara sahip Tayland ordusunu yeniden siyaset içine çekmeye başladı. Ordunun kaynaklarını, güney eyaletlerinde yetkilerini arttırdı. Thaksin orduyu, büyük can kaybına neden olduğu için seçkinlerin, sivil toplum örgütlerinin, uluslararası insan hakları kuruluşların tepkisine neden olan (halkın yüzde 80’i tarafından desteklenen) uyuşturucuyla mücadele savaşında da kullandı, dış politikada ordunun etkisini arttırdı. ( The Asia Times , 07/04/05)
Thaksin, bu koruma refleksiyle, giderek ordunun tayin, terfi sürecine doğrudan karışmaya, kralın etkisini yansıtan bürokratları tasfiye etmeye başlayınca, orduda huzursuzluk arttı, kralla ordu arasındaki Thaksin karşıtı blok güçlendi. Orta sınıflar ve uluslararası şirketlerle, ekonomik ve kültürel bağları güçlü Bangkok sermayesi de Thaksin’in bu ”popülist” politikalarla siyasi gücünü arttırırken kendi cebini doldurmasından, TAK seçkinlerinin, taşradaki ekonomik ve siyasi çıkarlara bütünleşerek, yeni bir ekonomik güç olarak yükselmesine tepki göstermeye başlamıştı. Bu muhalefet, Thaksin’in salt demokrasiyi değil, aynı zamanda monarşiyi de tasfiye etmeye hazırlandığına, kendini koruyabilmek için yabancı güçlerden destek istediğine, muhalefeti yabancı ülke liderlerine şikâyet eden mektuplar gönderdiğine ilişkin söylentiler etrafında kristalleşti. Ancak, muhalefetin ne kadar güçlü bir blok oluşturursa oluştursun seçimleri kazanma şansı yoktu. Bu durum siyasi bir çözümsüzlük yarattı
Kriz, Bangkok medya baronlarından ( Asia Media Forum , 21/11/05) Sondhi Limthongkul’ un ”Thaksin’i krala yeterince sadık olmamakla” suçlamasıyla su yüzüne çıktı. Orta sınıflar krala sadakatlerini göstermek için sarı gömlekler giyerek sokağa döküldüler. Protesto gösterileri giderek büyüdü. Bu yıl, muhalefetin, Thaksin’in protesto gösterilerine son vermek umuduyla gittiği Nisan 2006 erken seçimlerini de (kazanamayacağı için) boykot etmesine karşın TAK partisi yine büyük oy alınca, kriz derinleşti. Kral Thaksin’e baskı yaparak istifa etmesini sağladı. Ancak kısa süre sonra Thaksin’in ordu üst kademelerine daha doğrudan müdahale etmeye başlaması, kralın 60’ıncı taç giyme töreninde protokolde en başa geçmesi, yeniden iktidara dönme manevraları, Bangkok orta sınıflarını ve sermayesini düş kırıklığına uğrattı. Çok büyük bir protesto gösterisi hazırlanırken ordu, siyasi karışıklık tehlikesini bahane ederek iktidara el koydu. Siyasi partiler kapatıldı, TAK liderleri tutuklanmaya başladı.
Bir yorumcunun deyimiyle, Tayland, yeniden kral, ordu ve Bangkok sermayesi tarafından kolaylıkla denetlenebilen koalisyon hükümetlerine geri dönüyordu. Gündemdeki başbakan adaylarına (eski DTÖ Başkanı, Tayland Merkez Bankası güvernörü- CNN ) bakınca, Thaksin’in ”ulus inşa etmeye” , yoksullara yönelik, ama IMF reçetelerine ters ekonomik modelinin sona erdirilmesini de bekleyebiliriz.
Türkiye ile ilgili ek bir not için:
http://erginyildizoglu.blogspot.com) [email protected]
Cumhuriyet 25.09.2006
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA