KESK Başkanı Tombul bugün yaptığı basın toplantısında, anlaşmazlıkla sonuçlanan toplu görüşmelerle ilgili uzlaşma kuruluna gitmeyeceklerini açıkladı. Uzlaştırma kurulu kararının fiili olarak etkisiz olduğunu söyleyen Tombul, kararın Bakanlar Kurulu kararını etkilemediğini kaydetti. Tombul, uzlaştırma kurulunun “oylamaktan başka bir şey” olmadığını söyledi. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in açıkladığı bütçe rakamlarının doğru olmadığını savunan Tombul, […]
KESK Başkanı Tombul bugün yaptığı basın toplantısında, anlaşmazlıkla sonuçlanan toplu görüşmelerle ilgili uzlaşma kuruluna gitmeyeceklerini açıkladı. Uzlaştırma kurulu kararının fiili olarak etkisiz olduğunu söyleyen Tombul, kararın Bakanlar Kurulu kararını etkilemediğini kaydetti. Tombul, uzlaştırma kurulunun “oylamaktan başka bir şey” olmadığını söyledi.
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in açıkladığı bütçe rakamlarının doğru olmadığını savunan Tombul, zamlarla ilgili sorunun kaynak sorunu olmadığını belirtti. Tombul, sorunun verginin kimden, nasıl toplanacağı ve dağıtılacağı noktasındaki siyasal tercih olduğunu vurguladı. Tombul, “Türkiye ekonomisinin yüzde 60’ı kayıt dışı. Toplanan vergilerin 2 katı kadar vergi kaybı var. Hükümet bu sorumluluğunu yerine getirilmeli” dedi.
“İş bırakmaya ceza verilemeyeceğini” belirten Tombul, Bakan Şahin’in hukukçu kimliğini yitirdiğini ve AKP hükümeti döneminde hazırlanan yasal düzenlemeyi takip edemediğini kaydetti. Tombul, iş bırakma eyleminin hukuka uygun, meşru ve demokratik bir hak olduğunu vurguladı.
Tombul, memur maaşlarına zam oranının belirleneceği bütçe görüşmelerinin yapılacağı kasım-aralık ayı döneminde eylem yapılacağını da kaydetti. Tombul, eylül ayının ikinci yarısından itibaren de bütün işyerlerini ve illeri gezeceğini söyledi.
KESK BAŞKANI DR. İSMAİL H. TOMBUL’UN 1 EYLÜL 2006 TARİHİNDE YAPMIŞ OLDUĞU BASIN AÇIKLAMASININ METNİDİR
Değerli Basın Emekçileri;
Sizlerle bugün Toplu Görüşme sürecini ve bundan sonraki tutumuzu paylaşmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız.
4688 Sayılı Yasa İflas Etmiştir
15 Ağustos’ta başlayıp 29’unda biten Toplu Görüşme süreci Hükümetin kamu emekçilerine orta oyunu sergileyen bir tutumuna dönüşmüştür. Konfederasyonumuz beş yıldır devam eden bu sürecin orta oyununa dönüştüğünü görerek görüşmelerden çekilmişti. Görüşmelerin sonucunda Konfederasyonumuzun maalesef haklı olduğu anlaşılmıştır. 4688 sayılı yasa, tüm yetkileri Hükümete veren yapısıyla kamu emekçileri açısından artık iflas etmiştir.
Toplu Pazarlık Ve Grev Hakkımızın Uygulanmasını Kimse Engelleyemez
Kamu emekçilerinin Toplu Pazarlık ve Grev hakkı vardır. Yıllardır sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelemizin bize sunduğu imkânlar, Anayasanın 90. maddesi gereğince onaylanan uluslar arası sözleşmeler kamu emekçilerine Toplu Pazarlık ve Grev Hakkı tanımaktadır. Bu haklarımızla ilgili üç yıldır oyalama taktiği içerisinde olan AKP Hükümetinin kafasındaki sorunun giderilmesi halinde, haklarımızın kullanılması önündeki engellerin de kalkacağını belirtmek isteriz. Konfederasyonumuz, TİS ve Grev hakkımızı kullanmakta kararlı olup, 4688’in çizdiği sınırları tanımayacaktır. Toplu Görüşmelerin son oturumunda, diğer Konfederasyonların Toplu Pazarlık ve Grev hakkı yerine; Sayın Bakan’la 4688’de tadilat yapılması konusunda anlaşmaları kaygı vericidir. Diğer Konfederasyonların kendi bürokratik sendikal yapılarını güçlendirmeye yönelik olarak, geçen yıl 5 YTL’ de olduğu gibi, bu yıl da yetki süresinin 2 yıla çıkarılmasının kamu emekçilerine hiçbir şey kazandırmayacağını, yeni bir tuzak olduğunu belirtmek isterim.
Uzlaştırma Kurulu’nun Hiçbir Fonksiyonu Yoktur
Kamu emekçilerinin oyalanması sürecinde hiçbir etkisi olmayan Uzlaştırma Kurulu’na başvurmayacağız. Geçen yıl Uzlaştırma Kurulu’nun başvurumuzu kabul etmemesi üzerine açtığımız davada, Ankara 10. İş Mahkemesi gerekçeli kararında, “… Gerek Uzlaştırma Kurulunu düzenleyen ilgili madde, gerekse Uzlaştırma Kurulunun kuruluş ve çalışma esaslarını gösteren genelgede ve gerekse de 4688 sayılı yasa bir bütün olarak ele alındığında ne düzenlenen mutabakat metninin ne de Uzlaştırma Kurulunca alınmış kararların bağlayıcı bir niteliği yoktur. Tamamen istişarî niteliktedir…” şeklinde tespit yapmıştır. Mahkemenin bu kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nce onanmıştır. Bu durum karşısında, kamu emekçilerini Uzlaştırma Kurulu ile yeni bazı beklentilere sürüklemek hiç kimsenin hakkı değildir. Bu noktada diğer Konfederasyonları da bir kez daha uyarma ihtiyacı duyuyoruz. Gelin bu anlamsız, boşa kürek sallamalara bir son verin. Hükümetin orta oyununun figüranı olmaktan vazgeçin.
Hükümet Kamu Emekçilerini Sefalet Ücreti İle Yaşatmaya Kararlıdır
Hükümetin Toplu Görüşmelerde kamu emekçilerine önerdiği mali ve sosyal haklarla ilgili teklifler alay edici niteliktedir.
Tüm bu rakamlar göstermektedir ki, Hükümet kamu hizmetlerini küçültme anlayışından vazgeçmemiştir. Kamu hizmetleri kamu görevlileri eliyle verildiğinden, kamu emekçilerinden kesilen her bir YTL kamu hizmetlerinden kesilmiştir. AKP hükümetinin uyguladığı IMF politikalarıyla halka ve emekçilere verebileceği hiçbir şey bulunmamaktadır. Sayın Bakan’ın kamu emekçilerinin istedikleri miktarın verilmesi halinde halkın diğer kesimlerine herhangi bir şey verilemeyeceğini belirtmesi tamamen aldatmacadır. Hükümetin bütçe içindeki tercihlerine baktığımızda yatırım harcamalarının %7,6, faiz harcamalarının %30,5, Personel harcamalarının (Sosyal Güvenlik Prim Katkısı Hariç) %22 olduğu görülecektir. Ayrıca Hükümetin 2003 yılından bu yana uyguladığı %6,5’luk faiz dışı fazla hedefi ile kamu harcamalarından ve kamu emekçilerinden kısarak biriktirdiği parayla öncelikli amacının faizleri ödemek olduğu bilinmektedir. Hükümetin bütçesinde geniş halk kesimlerinin refahı ile ilgili herhangi bir öncelik bulunmamaktadır.
AKP’nin Demokrasi Cilası Dökülmüştür
Sayın Bakan’ın Toplu Görüşmelerin sonucunda, başta Konfederasyonumuz olmak üzere, demokratik tepkisini gösterecek olan sendikalarımızı ve kamu emekçilerini tehdit etmesi, AKP’nin “demokrasi cilası”nın döküldüğünün de kanıtıdır. Sayın Şahin’in “Memursunuz …” ile başlayan cümlesinde unuttuğu bir şeyi kendisine hatırlatmak isteriz: Bizler sendikacı kimliklerimizle kimsenin memurları değiliz. Genel Kurullarda seçilmiş, sendika ve konfederasyon yöneticileriyiz. Neo liberal politikaları uygulayan AKP Hükümetinin, demokratik tepkimizle karşılaştığında, “kapitalizmin kırbacı”nı kullanacağını şimdiden ifade etmesi, bizleri şaşırtmamıştır. Kamu emekçilerinin kararlı gücü her türlü anti demokratik uygulamanın üstesinden gelecektir.
Kamu Emekçilerini Ve Diğer Konfederasyonları Bütçedeki Tercihleri Değiştirmek Ve Haklarımız İçin Birlikte Mücadeleye Çağırıyoruz
Buradan bir kez daha diğer Konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunmak istiyorum: Hükümetin orta oyunun figüranı olmaktan vazgeçin ve gelin bizimle, birlikte belirleyeceğimiz bir takvim çerçevesinde demokratik tepkimizi, hizmet üretiminden gelen gücümüzü gösterelim. 2007 Bütçesinde halktan ve emekten yana bir tercih yapılması için taraf olalım. Unutmayalım ki, haklar mücadele edilmeden kazanılamamaktadır. Gelin haklarımızı mücadele ile birlikte kullanalım.
Değerlendirmemizi bitirirken; IMF güdümlü ekonomik programdan olumsuz etkilenen diğer toplum kesimlerini de bizimle birlikte mücadele etmeye davet ediyorum.
Hükümet toplugörüşmeler sonucunda iki farklı öneri ile kamuoyunun karşısına çıkmış bulunmaktadır. Birinci öneri en yüksek maaş alan kamu emekçisine ilk altı ay yüzde 2,5 ikinci altı ay yüzde 2,5, kümülatif olarak yüzde 5,1, en düşük ücret alan kamu emekçisine lk altı ay yüzde 4, ikinci altı ay yüzde 4, kümülatif olarak yüzde 8,2’lik
artışı öngörmektedir. İkinci öneri ise ilk altı ay yüzde 2,5, ikinci altı ay yüzde 2,5 toplamda yüzde 5,1’lik artıştır.
Bu öneriler kamu emekçilerine ve emeklilere sefalet dayatmasından başka bir şey değildir. Birinci teklif ve ikinci teklif arasında en düşük kamu emekçisinin maaşına yansıyacak fark 22 YTL’dir.
Hükümet yetkilileri, ek tazminatlara yapılacak artışı yeğlediğini ve bunun kamu emekçileri açısından daha lehte bir durum olduğunu ifade etmektedir. Amaç yapılan sefalet artışını bir nebze yüksek göstermektir. Ek tazminatlar konusundaki tercihin nedeni budur. Ancak ek tazminatlar ücret artışları içinde değerlendirilemez. Çünkü ek tazminatlar, ücret artışlarına göre hak kayıplarına neden olan ödeme biçimleridir. Emekliliğe bir yansıması olmadığı gibi, kamu emekçilerinin bir kısmına ve en önemlisi emeklilere de bir yansıması olmamaktadır. Bu tip ödemelerin devlete maliyeti de yarı yarıya azdır. Kamu emekçilerin ek ödemeleri derhal emekliliğe esas olacak ve hak kaybına yol açmayacak biçimde düzenlenmelidir.
Hükümet, toplu görüşmelere keyfi belirlemeleri arasında tercih yaptırma toplantıları olarak görmektedir. Sendikalara, siz vereceğim kaynak bu, bunu nasıl dağıtacağımıza siz karar verin denmektedir. Oysa temel sorun kaynakların dağıtımında söz sahibi olup olunmadığıdır. “Kırık satır mı, kırık katır mı?” dayatmasına karşı kamu emekçileri Grev ve Toplusözleşme hakları gasp edilerek savunmasız bırakılmaktadır.
Hükümetin en düşük kamu emekçisi için öngördüğü ücret Ocak ayı için 1. teklife göre 606, ikinci teklife göre 597 YTL’dir. Ek tazminatlarla birlikte bu miktar birinci teklif için 686, ikinci teklif için 697 olmaktadır. Temmuz ayı için ise 1. teklife göre 630, ikinci teklife göre 612 YTL’dir. Ek tazminatlarla birlikte bu miktar birinci teklif için 710, ikinci teklif için 732 YTL’dir.
Kamu kaynaklarını özel sektörü desteklemek adı altında, hesapsız kitapsız dağıtan hükümet, sıra kamu emekçisine, emekliye geldiğinde 3-5 kuruşun hesabını yapmaktadır. Anlaşılan o ki kaynak sadece emekçiye, küçük üreticiye sıra geldiğinde yoktur.
Öneri 1
Aile yardımı hariçtir.
Öneri 2