İstanbul Üniversitesi yönetimi soruşturmalarla yürüttüğü baskı ve sindirme politikalarına devam ediyor. 3 Mayıs’ta yemekhane ihalesine karşı yapılan eyleme açılan soruşturmalara giden öğrenciler kapıda yönetimin klasik oyunlarından biriyle karşılaştı. Soruşturmadan önce bir basın açıklaması yaparak rektörlüğün en demokratik ve meşru eylemlere dahi soruşturmalarla cevap verdiğini, üniversiteyi hukuka aykırı yönettiğini belirten Beyazıt Öğrenci Kolektifi Rektör Mesut Parlak […]
İstanbul Üniversitesi yönetimi soruşturmalarla yürüttüğü baskı ve sindirme politikalarına devam ediyor. 3 Mayıs’ta yemekhane ihalesine karşı yapılan eyleme açılan soruşturmalara giden öğrenciler kapıda yönetimin klasik oyunlarından biriyle karşılaştı. Soruşturmadan önce bir basın açıklaması yaparak rektörlüğün en demokratik ve meşru eylemlere dahi soruşturmalarla cevap verdiğini, üniversiteyi hukuka aykırı yönettiğini belirten Beyazıt Öğrenci Kolektifi Rektör Mesut Parlak hakkında karşı dava açacaklarını açıkladı. Basın açıklamasının ardından eylemlerini savunmak üzere soruşturmaya girmek isteyen öğrenciler özel güvenlikler tarafından içeri alınmadı. Kapıda 9 öğrenciye YÖK’ten çıkarma cezası verildiğini öğrenen üniversiteliler güvenlikler dışında muhatap bulamadılar.
Cezaların sebebini öğrenemeyen öğrenciler kapı önünde basına ve kamuoyuna bu oyunu bozacaklarını, üniversitelerini tüccar rektörlere bırakmayacaklarını cezalara karşı demokratik bir üniversite için mücadele edeceklerini açıkladılar. Daha önce de 2 öğrenciye YÖK’ten çıkarma cezası veren İ.Ü. yönetimi toplam 11 öğrenciye YÖK’ten çıkarma cezası vermiş oldu.
Beyazıt Öğrenci Kolektifi’nin basın açıklaması şöyle
BASINA VE KAMUOYUNA
İstanbul Üniversitesi’nde soruşturmaların ardı arkası kesilmiyor. Üniversitelerde özellikle son yıllarda tüm ilerici unsurlara yönelik büyük bir baskı, saldırı aracı olarak işlevlendirilen soruşturmalar İstanbul Üniversitesi’nde de Mesut Parlak yönetimiyle birlikte hız kazandı. Göreve gelir gelmez ilk iş olarak 14 kişiyi okuldan atan Mesut Parlak üniversitemizde hızlı bir özelleştirme, ticarileştirme hamlesi başlattı. Buna karşı çıkan tüm sesleri de soruşturma mekanizmasıyla bastırmaya çalışıyor. Üniversiteyi büyük bir kar kapısı olarak gören ve üniversitenin her köşesini satmak niyetinde olan Rektör Mesut Parlak ilk önce yaz okullarını paralı hale getirdi. Mesut Parlak’ın ikinci hamlesi ise yemekhanemizi özelleştirmek oldu. Üniversitelerinin ticarethaneye çevrilmesini istemeyen tüm öğrenciler yemekhanenin satılmasına karşı ihale günü Beyazıt Meydanı’ndaydı.
Ve bugün ‘yemekhanemiz satılamaz’ diyen tüm üniversiteliler hakkında soruşturma açıldı. Geçtiğimiz dönemden itibaren 50’yi aşkın kişiye 800’e yakın soruşturma açıldı ve açılan soruşturmaların bir kısmı açıklandı bile. İki kişiye yüksek öğretimden çıkarma olmak üzere onlarca kişiye bir haftadan dört yarıyıla kadar cezalar verilmiş durumda. Artık üniversitede gerçekleştirilen en küçük eylem ve etkinlikten dolayı bile soruşturma açılır hale geldi. Üniversitede siyaseti bitirmeye kafasına koyan Rektör Mesut Parlak en son, düşüncesini duvara astığı bir afişle ifade eden bir öğrenciyi afiş asmaktan okuldan attı. Kantinde sinevizyon gösterimi izlemekten, okula bol miktarda ekmek ve ayran sokmaya kadar her türlü şey soruşturma konusu olabiliyor. Üniversiteyi adeta kendi çiftliği gibi gören Mesut Parlak kapılara koyduğu özel güvenliklerle de üniversitelilere adeta çile çektiriyor. Her gün üniversitesine girerken kimlik göstermek ve üst aratmak zorunda kalan öğrenciler güvenlikler tarafından zaman zaman kimliğini unuttuğu için ya da kimliğini göstermek istemedi diye okuldan içeri giremiyor, yeri geldiğinde de özel güvenliklerin coplu ve biber gazlı saldırısına uğrayabiliyor. Kapıdan girerken kimlik göstermek istemeyen onlarca öğrenciye de soruşturma açıldı. Ve bu soruşturmalar eğitim ve öğretimin yapılmadığı, okulların tatil olduğu bir zamanda açıldı. Bu sebepten dolayı açılan bu soruşturmalardan bir çok öğrenci habersiz ve savunma hakkından bile mahrum bırakılıyor. Dönem sonunda sayıları iyice artmaya başlayan soruşturmalar yüzünden bir öğrenci tüm gününü soruşturma odalarında harcamak zorunda kalıyordu. Ve şimdi de okulların bile açık olmadığı bir dönemde bizler sorgu odalarında soruşturuluyoruz. Üniversitemiz adeta mahkeme salonlarına, karakollara çevrildi. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu soruşturmalar çoğunlukla üniversitelerde cirit atan sivil polislerin üniversite yönetimlerine verdiği listeler sonucu açılıyor. Rektör Mesut Parlak açtığı soruşturmalar ve verdiği cezalarla eğitim hakkımızı gasp ediyor. Buna karşılık bizler de rektörün bu antidemokratik uygulamalarına karşı tazminat davası açacağız.
Bugün soruşturmaya uğrayanlar üniversitelerinde parasız eğitim isteyen, özerk demokratik üniversite mücadelesi veren üniversitelilerdir. Bugün soruşturmaya uğrayanlar piyasalaştırmaya ve müşterileştirmeye karşı çıkan öğrencilerdir, üniversitemizde ‘tüccar rektör istemiyoruz’ diyen üniversitelilerdir. Fakat bugün üniversiteleri ticarethaneye çevirmeye çalışanlar, buna karşı çıkan tüm ilerici unsurları üniversiteden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bizler bugün burada yemekhanelerinin satılmasına karşı çıkan öğrenciler olarak buradayız ve soruşturuluyoruz. Ama bizler asıl soruşturulması gerekenlerin tüccar yöneticiler olması gerektiğini yüksek sesle söyleyeceğiz. Ve bugün burada soruşturma saldırısına karşı sessiz kalmayacağımızı, demokratik üniversite mücadelemize devam edeceğimizi ilan ediyoruz.
SORUŞTURMALAR GERİ ÇEKİLSİN!
CEZALAR GERİ ÇEKİLSİN!
ÖĞRENCİ DÜŞMANI REKTÖR İSTİFA!
BEYAZIT ÖĞRENCİ KOLEKTİFİ
Ayrıntılı bilgi için www.kolektifler.org sitesi ziyaret edilebilir.