Halkevleri ve Sendika.org sitelerinde ‘Gevşek muhalefetin sıkı disiplini üzerine’ başlıklı Samut Karabulut/ Halkevleri Örgütlenme Sekreteri imzalı bir yazı yayınlandı. 5 Eylül’de Lübnan’a asker gönderme tezkeresi karşıtı eylemin değerlendirilmesi olarak sunulan yazıda gerçeklerle ilişkisi bulunmayan değerlendirmeler yapılmış, ÖDP ve bazı emek ve meslek örgütlerinin yöneticilerine düzeysiz saldırılarda bulunulmuştur. Yazının ilgili kısmında ‘….Ancak sonraki gelişmeler, kafa karışıklıları, […]
Halkevleri ve Sendika.org sitelerinde ‘Gevşek muhalefetin sıkı disiplini üzerine’ başlıklı Samut Karabulut/ Halkevleri Örgütlenme Sekreteri imzalı bir yazı yayınlandı. 5 Eylül’de Lübnan’a asker gönderme tezkeresi karşıtı eylemin değerlendirilmesi olarak sunulan yazıda gerçeklerle ilişkisi bulunmayan değerlendirmeler yapılmış, ÖDP ve bazı emek ve meslek örgütlerinin yöneticilerine düzeysiz saldırılarda bulunulmuştur.
Yazının ilgili kısmında ‘….Ancak sonraki gelişmeler, kafa karışıklıları, kulis faaliyeteri, ayak oyunları bu yazının yazılmasını zorunlu kıldı’ denilmiş. Bu cümle aslında yazının gerekçesini çok iyi açıklamaktadır. Halkevleri kortejinin tezkere karşıtı eylemde yaptığı “radikallik” prim yapmamış, tam tersine geniş kesimlerin tepkisini çekmiştir. İsyan, devrim, özgürlük sloganın arkasına sığınarak, eyleme ‘devrimci önderlik’ yapma hevesindeki halkevleri bunu başaramamış olmanın verdiği hüsran ve gelen tepkiler karşısında ‘en iyi savunma saldırıdır!’ anlayışı ile bu yazı kaleme alınmıştır. Bu tarzın sorunlu olduğunu kabul etmek yerine inatla devam ettirmenin halkevlerine kazandıracağı fazla bişey olmadığının altını çizmek gerekmektedir.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kuruluşundan beri eleştirdiği geleneksel sol/sosyalist anlayışın ibretlik bir örneği olan yazıda ÖDP’nin emek ve meslek örgütleri ile ilişkisi konusunda da tümü ile yanlış ve yanlı değerlendirmeler yapılmıştır. Özgürlük ve Dayanışma Partisi emek ve meslek örgütlerini ve ilişkilerini kendi arka bahçesi olarak gören anlayışları reddetmiştir. Taban demokrasisinin geliştirildiği, sözün, yetkinin , kararın bu örgütlerin üyelerine ait olduğu bir anlayışı savunmuş ve faaliyet alanları/hedeflerinin bu yapıların kendi özgül konumları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Yine emek-meslek örgütleri ve siyaset arasındaki ilişkinin geleneksel yorumlarından kopuşun özgürlükçü sosyalizm anlayışının temel dayanaklarından birisi olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle ÖDP ve emek-meslek örgütleri arasında sözkonusu yazıda kurulmak istenilen ilişki sadece subjektif bir değerlendirme ve ‘kendi siyasal yaklaşım ve isteğini ‘ açığa vurmanın ötesinde bir anlam ifade etmemektedir. Ancak bu ayrımın özgürlükçü sosyalist anlayış ile geleneksel sosyalist anlayışlar arasındaki ideolojik farkı oluşturduğunu da net bir şekilde söylemek gerekir.
Yine yazıda ‘…siyasal arenadaki boşluğu ilerici emek örgütlerinin doldurmasından rahatsız olan bazı ÖDP önderlerinin’ diye ifadeler içeren bir cümleye yer verilmiştir. Siyasal boşluk siyasal organinazyonlar tarafından doldurulur. Araçlar ve hedefler konusunda sapla samanı karıştırarak, sivil toplumcu, anarko sendikalist yaklaşımları siyasetin merkezine alan yapıların böyle akıllara durgunluk verebilecek değerlendirmeler yapmasına şaşmamak gerekir. Ancak bu tartışmalar “radikallik” ve devrimcilik anlayışı arasındaki ayrımın ortaya çıkmasını sağladığı için de öğreticidir.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak, partimizin de üyesi olan TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ve KESK Genel Başkanı İsmail H. Tombul’a yönelik düzeysiz saldırıyı şiddetle kınar ve bu tarzın devrimci demokratik değerlerle herhangi bir ilişkisinin olmadığının altını önemle çizeriz.
TMMOB ve KESK faaliyet yürüttükleri alanlarda yaptıkları çalışmalar ve Türkiye de yaşanılan genel siyasal durum karşısında aldıkları tavır ile özgürlükçü ve eşitlikçi bir ülke mücadelesinin önemli dinamiklerini oluşturmaktadırlar. Bu nedenle ÖDP; TMOBB ve KESK gibi meslek örgütlerinin yürüttüğü mücadeleyi ve bu kurumlarda ÖDP kimliğini onurla taşıyan arkadaşlarımızın mücadelesini kendi mücadelesi olarak kabul etmiştir ve etmeyede devam edecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Halkevleri “radikalizm” bayrağını istediği burca dikmekte özgürdür. Sloganların içini boşaltarak, eylemlerde sadece kendi kitlesini konsolide etmeye yönelik açılımlar da gösterebilir. Ancak eylemlerin bütünlüğünü bozmaya ve hukukunu ortadan kaldırmaya yönelik atacağı bütün adımların sorumluluğunu almak ve sonuçlarına da katlanmak zorundandır. Özgürlük ve Dayanışma Partisi bugüne kadar bu devrimci sorumlulukla davranmıştır ve bundan sonrada aynı sorumlulukla davranmaya devam edecektir.
Ankara 23 Eylül 2006
Abdullah Kahraman
ÖDP Genel Başkan Yardımcısı
Samut Karabulut imzalı söz konusu yazı ve yazının ardından bahsi geçen örgütlerden kamuoyuna yapılan açıklamaları bilgilendirme amacıyla aşağıda yayınlıyoruz