Birileri ölen dayanışma ruhumuzu yeniden yeşertmek için yola çıkmış. Unuttuğumuz insani değerlerimiz kapılarımızı çalan gençler tarafından yeniden bize hatırlatılıyor. Kulaklarımıza yanıbaşımızda yaşanan savaşı fısıldıyorlar. Çocuklarımızı savaşa gönderenlerin asıl palanlarını fısıldıyorlar. Filistin ve Lübnan’da çocukların ölmemesi için mama, yaşlıların ağrılarını dindirmek için bir kutu ilaç ve açlığı biraz da olsa yatıştırmak için kuru gıda istiyorlar. Bir […]
Birileri ölen dayanışma ruhumuzu yeniden yeşertmek için yola çıkmış. Unuttuğumuz insani değerlerimiz kapılarımızı çalan gençler tarafından yeniden bize hatırlatılıyor. Kulaklarımıza yanıbaşımızda yaşanan savaşı fısıldıyorlar. Çocuklarımızı savaşa gönderenlerin asıl palanlarını fısıldıyorlar. Filistin ve Lübnan’da çocukların ölmemesi için mama, yaşlıların ağrılarını dindirmek için bir kutu ilaç ve açlığı biraz da olsa yatıştırmak için kuru gıda istiyorlar. Bir çocuğun yaşamı kaç para ile ölçülebilir ki. Bir paket mama 5 YTL, 1 paket mercimek 1 YTL ya oradaki insanların yaşamları ya da bizim dayanışma ruhumuz kaç YTL? Yaşamlarımızı bize yeniden sorgulatan Halkevleri ‘Yaşasın Filistin Filistin Yaşasın’ kampanyası ile bizi savaşa dur demeye çağırıyor. Sokaktan yükselen sesler Filistin ve Lübnanlı çocuklar için, tıkamayın kulaklarınızı ses verin.
Süriye ÇATAK
RöportajSaraybahçe Halkevi Başkanı Metin Kaya, başlattıkları kampanyanın basit bir yardım kampanyası olarak algılanmaması gerektiğinin altını çiziyor.
ABD DEMOKRASİ DEĞİL VAHŞET GETİRDİ
Bilindiği gibi Ortadoğu’da yıllardır savaş devam ediyor ve özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin terörizme karşı başlattığı bir savaş var. Bu süreçte muhtemel olarak amaçlanan emperyalizmin tüm dünyada yeniden yapılandırılması ile Ortadoğu’yu bu süreç içine entegre edebilmekti. Bu anlamda da ABD tüm Ortadoğu’yu demokrasi getireceğim vaadiyle vahşet ve savaşın içine sürükledi. Afganistan’da başlayan süreç Irak ve bugün Lübnan ve Filistin ile devam ediyor. Irakta başlatılan savaş sürecinden sonra çıkan iç savaşta ABD’nin planladığı şeyin ne olduğunu ve neyi amaçladığını açık olarak bize gösteriyor. Yapılması gereken tüm dünyada Büyük Ortadoğu projesi diye adlandırılan projeye karşı halkların isteklerine, taleplerini yerine getirebilecek bir mücadele sürecini bir Ortadoğu ülkesi olarak tüm emekçilerin, kurumların, örgütlerin önüne koyması gerekiyor. Tüm süreçlerde olduğu gibi bu süreçte de Türkiye’nin Ortadoğu’da yaratılan bataklığın içine girmesi ile birlikte oradan bir pay kapacağı veya ABD emperyalizmi nezdinde iyi bir ülke konumuna geleceğini fazla düşünmüyoruz. Çünkü sömürülen bir devlet, ABD emperyalizminin boyunduruğuna girmiş bir devlet hiçbir zaman buna karşı çıkmadan, bunu ret etmeden başarılı, iyi bir vizyona sahip olan, halkın taleplerini yerine getiren bir ülke olamaz. Bu noktada Tayip Erdoğan’ın açıkladığı gibi ‘bizim amacımız asker göndermeyle o halka yardım ediyoruz. Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasında ülkemizin iyi bir konum alması’ gibi lafları tamamen safsatadan ibarettir. Yaklaşık iki ay önce özellikle İsrail’in Lübnan’a saldırması üzerine Condoleezza Rice bir açıklaması vardı. Dedi ki, ‘Büyük Ortadoğu Projesi ile artık Ortadoğu yeniden şekillenmesi gerekiyor’. Burada iki tane şey var yeniden şekillendirilen Ortadoğu emperyalizmin istekleri doğrultusunda şekillendirilecek ve siyasetinden, ekonomik durumuna kadar, kültürüne kadar emperyalizmin entegrasyon süreci tamamlanacak ya da Ortadoğu emperyalizme karşı direnen yüzünü ortaya çıkaracaktır. NEDEN KAMPANYABizim düşüncemiz Halkevleri olarak tüm Türkiye’de özellikle savaş karşıtı muhalefette olduğu gibi yeniden bir savaş karşıtlığını örgütlemeye çalışıyoruz. Savaş karşıtı muhalefetin anti emperyalist, sınıfsal bir çizgisinin olması gerektiğini düşünüyoruz ve bunu örgütlemeye çalışıyoruz tüm alanlarda. Biliyorsunuz İslamcılarda bir muhalefet yaratmaya çalıştılar. Ancak bu muhalefetin sınırları çok geniş değil. İnsani boyutunun yanında emperyalist karşı olduklarını açıktan dile getiren ve buna karşı olan bir mücadeleye götürülmüyor. Sadece batı ve Doğu arasındaki bir karşıtlığı örgütlemeye çalışarak yaptıkları tüm yardım kampanyalarında ana amaçları bu karşıtlık üzerinden bir süreci örgütlemek. Bunun için bugün Türkiye’de yapılması gereken çok açıktan anti emperyalist bir çizginin oluşması ve halkın anti emperyalist çizgi ile buluşturulması gerekiyor. Başlattığımız ‘yaşasın Filistin Filistin Yaşasın’ yardım kampanyasını bu nedenle çok önemsiyoruz . Bu kampanya basit bir yardım kampanyası olarak algılanmamalı.
Ortadoğu’da yaşanan sürece müdahale edebilmek ve halkı bu noktada kampanya ile buluşturmak, onları bilinçlendirmek çok önemli. Halkevlerinin tüm Türkiye çapında başlatmış olduğu kampanyanın standlarında yapmış olduğu şenliklerde halkı bilinçlendiren bir kampanya haline dönüştürülecek. Yani mahallesinde şenlikleriyle, şehir merkezinde standlarıyla, çadırıyla bir çok noktadan bu kampanyayı örgütlemeye çalışacağız. Amacımız çok net. Ortadoğu’da yaşanan sürece karşı açıktan anti emperyalist bir çizginin bayraktarlığını yürütebilecek bir muhalefet örgütlemek ve halkımızı bu yaşananlar karşısında duyarsız kalmamasını sağlamak. Çünkü bu gün insanlar insani duygularını kaybetmiş durumdalar. Artık televizyonlarda çok rahat bir film izler gibi izliyoruz. Haberlerde savaş ve ölüm haberlerini seyredip katlığımızda hayatımızı çok normalmiş gibi devam ettirebiliyoruz. Artık bundan sonraki süreçte biz bu normalliği sürecin dışına çıkartmak zorundayız. Dünyada her yıl ortalama milyonlarca insan hayatını kaybediyor. İnsanlık bundan sonraki süreçte bu yapılanlara karşı kayıtsız kalamaz ve kalmaması gerekiyor. Lübnan, Filistin ve Ortadoğu’da yaşananları kendi ülkemizde yaşanıyormuş, orda çocukların çektiği acıyı çocuklarımız çekiyormuş gibi algılamalıyız ve bunu Ortadoğu ile aynı coğrafyanın ülkesi olarak daha ağırdan hissetmemiz gerekiyor. Bugün bu yapılanlara karşı durmazsak, bundan sonra Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasında daha ağır koşullarla karşı karşıya kalınacak. ABD çizdiği bir şer üçgeninden bahsediyor ve bu üçgenin içinde ilk olarak Afganistan ve Irak vardı. Şimdi bunu daha genişletmiş durumda bir yanına Suriye’yi katıyor, Filistin, İran, Lübnan’ı katıyor. Tüm bölgeyi emperyalizmin savaş siyasetiyle yeniden yapılandırmaya çalışıyor. Biz buna açıktan karşı çıkmamız için bulunduğumuz her alanda, tüm kurumlarımızla, sokaklarımızla, mahallelerimizle savaş karşıtı bir muhalefet örgütlemeliyiz. NE YAPACAĞIZHalkevlerinin ‘Yaşasın Filistin Filistin Yaşasın’ kampanyasındaki ana amaçta bu sürece dur diyebilecek Türkiye’de geniş bir bağımsız muhalefet çizgisinin yaratılmasıdır.
İki ay sürecek bu kampanyayı 31 ekime kadar sürdürmeyi düşünüyoruz. İzmit merkezde, Sanat Sokağı’nda stand açıyoruz ve bu standı uzun bir süre açık tutmayı düşünüyoruz.bu kampanyanını tamamının sonunda Kocaeli’de büyük bir şenlik planlıyoruz. Bölgelerimizde yapılan etkinliklerin beslediği bir şenlik olacak. Şenliklerimizde para toplamayı düşünmüyoruz. Yardımını kap gel şeklinde çağrılarla yapacağız. Kocaeli merkezde yapacağımız şenlik bir nebze kampanyanın finali olacak.
Derince Çenedağ Halkevi’nden Seda Kumral, AKP’nin başlattığı yardım kampanyasının samimiyetine inanmadıklarını söylüyor.
AKP’NİN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUZ
Emperyalistler kendi çıkarları için bebekleri vuruyor, insanların üstüne misket bombaları yağdırıyor. Bizler bu vahşet karşısında ellerimiz kollarımız bağlı oturmayacağız. Bizler AKP hükümetinin yaptığı gibi oraya asker değil, oradaki halkın ihtiyacı olan ilaç, mama, kuru gıda yolluyoruz. Sistemin insanları yalnızlaştırdığı, yabancılaştırdığı, yozlaştırdığı bu dönemde biz Halkevleri olarak insanların arasında dayanışma ve yardımlaşma ruhunu yeniden yaratmaya çalışıyoruz. Lübnan için yardım toplayan AKP hükümetinin samimiyetine inanmıyoruz. Yardımla birlikte çocukların öldürülmesi için asker mi gönderiyorlar. Halkın onlara inanması için yaptıkları yardım kimsenin gözleriyle gördüğünü üstünü örtemez. Biz bir yandan savaş karşıtlığını yaparken bir yardanda dayanışma ruhunu yeniden açığa çıkartmaya çalışıyoruz. Ayrıca bu faaliyetlerimizin toplamında bir aydınlanma ve bilinçlendirme sürecinde başlatmış oluyoruz. Yenikent merkezde ve Derince merkezde standlar açarak orada insanlarla savaşın neden çıktığına dair ve savaşa karşı neler yapabileceğimiz konusunda sohbetler edeceğiz ve buralarda yardım toplayacağız. Bilindiği gibi yaklaşık 6 ay önce yüksek gerilim hattına kapılarak ağır bir şekilde yaralanmışlardı. Bizler o süreçte mahallemizde bir çocuk parkının yapılması için belediye’ye taleplerimizi iletmiştik. Ancak Belediye taleplerimizi ciddiye alıp park inşaatını başlatmadı. Mahallede yaşayan vatandaşlar kendi çocukları için kendi parkalarını yapmaya başladılar. Bizlerde çınarlı Mahallesinde bu parkın açılışı ile kampanyamızı birleştirip o mahallede bir şenlik yapacağız. Şenliliğimizi 1 Ekim’de Pazar günü kendi yaptığımız parkta yapacağız. Bu şenlikte bilet olmayacak ‘Yardımını Kap’ gel şeklinde yaparak kampanyamıza insanları müdahil edeceğiz. Bunu dışında öğretmenler mahallesinde bir şenlik yapacağız. Bu şenlikte 8 Ekim Pazar günü olacak. Bu süreçte bildiri dağıtıp afişlerimizi yapacağız. Kapı kapı dolaşıp insanlara kampanyamızı anlatıp yardım toplayacağız. Bu kampanyamızı bölgemizin önde gelen kurum ve insanlarıyla birlikte yürütmek gibi bir hedefimiz var.
Körfez Halkevi yönetim kurulu üyesi Ersen Tek AKP hükümetinin niyetini tezkereyi geçirerek tüm halka gösterdiğinin altını çiziyor.
SAVAŞ KARŞITLIĞI ANTİEMPERYALİSTTİR
Ortadoğu’daki savaşın, oradaki enerji kaynaklarını sömürmek için olduğunu bilmeyen yok. ABD Ortadoğu’ya barış vaadiyle gelip orayı kan gölüne çeviriyor. Ortadoğu emperyalistlerin dünyayı egemenlikleri altına almasının en önemli ayağını oluşturuyor. Türkiye ister istemez bu savaştan etkileniyor. Hatta ülkemizde emperyalistlerin işbirlikçisi hükümetler Türkiye’yi bu savaşın ortasına götürmeye niyetli olduklarını tezkereyi geçirerek göstermişlerdir. AKP hükümeti tezkereyi geçirerek oradaki çocuklara binlerce kurşun ve bomba yollamıştır. Böyle bir durumda sesiz kalmak savaşta güçlünün yanında olmak demektir, oradaki çocuklara bir kurşun daha sıkmak, bir bomba daha atmak, oradaki tecavüze ortak olmak demektir. Bizler ezilen ve yok edilen Filistin ve Lübnan halkının yanındayız. Savaş karşıtlığını en dinamik şekilde örgütlemeye çalışıyoruz. Savaş karşıtlığı özünde anti emperyalizmi barındırır. Savaşa karşı mücadele emperyalizme karşı mücadeledir. Bu mücadele çok geniş bir çerçevede yürütülmelidir. Bir yandan aydınlatma faaliyetleri bir yandan eylemler yaparken, bir yandan da oradaki halkla dayanışmayı geliştirmemiz gerekiyor. Halkevlerinin tüm Türkiye’de başlattığı ‘Yaşasın Filistin Filistin Yaşasın’ isimli kampanya bu mücadele anlayışı ile hayata geçirilmeye çalışılan bir kampanyadır. Biz Körfez bölgesinde kurabildiğimiz her yerde standlar kurup mümkün oldukça çok yardım toplamayı hem de insanları savaş karşıtlığına taraf etmeyi planlıyoruz. Bu çerçevede 27 Eylül Çarşamba günü Esentepe Mahallesinde, 1 Ekim Pazar günü Çamlıtepe Mahallesinde şenlikler yapacağız. Ayrıca her Pazar yerine ve Tütünçiflik merkeze stand kuracağız.
Kaynak:Halkevleri