Yerel yönetimlerde son zamanlarda imzalanan kimi toplu sözleşmeler oldukça dikkat çekici hükümler içeriyor. Bunun son örneklerinden birisi Rize Belediyesi ile Hizmet-İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde görüldü. 600 işçi adına imzalanan sözleşmede, işçilere ücret artışı verilmezken, iki aylık hac, bir aylık da umre ziyareti iznine yer verildi. İşçilerin bu “dini görevleri”ni nasıl ifa edeceklerini, […]
Yerel yönetimlerde son zamanlarda imzalanan kimi toplu sözleşmeler oldukça dikkat çekici hükümler içeriyor.
Bunun son örneklerinden birisi Rize Belediyesi ile Hizmet-İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde görüldü.
600 işçi adına imzalanan sözleşmede, işçilere ücret artışı verilmezken, iki aylık hac, bir aylık da umre ziyareti iznine yer verildi.
İşçilerin bu “dini görevleri”ni nasıl ifa edeceklerini, yani hangi parayla bunu yapacaklarına ise hiç değinilmedi.
Anlaşılan maksat, Belediye ve Hizmet-İş’in işçiler adına ulvi bir sözleşme yapmaları, böylece ne kadar dini bütün ve mümin olduklarını kanıtlamalarından ibaret.
İşçi ne yer ne içer pek sorun değil, zaten bu dünyanın ne önemi var, hepimiz misafiriz, önemli olan öte taraf.
Şimdi sorun şu; Belediye Başkanı ile Hizmet-İş başkanı bu sözleşme ile büyük sevap kazandılar ve öte dünya için avantaj sağladılar.
Peki ya işçiler, kendilerine verilen bu büyük fırsat ve hakkı kullanmazlarsa ne olacaklar, öte tarafta nasıl hesap verecekler?
Önlerinde tek seçenek kalıyor, borç ve harç bir biçimde yollara düşmek, bu izin hakkını kullanmak.