Dünya ekonomisini yakından izleyen, yorumları da uluslararası piyasalar tarafından yakından izlenen ”ünlü” ekonomistlerde bir kötümserlik var. Goldman Sach ‘ın dünyanın önde gelen firmalarının genel müdürleri arasında yaptığı bir araştırma, bizzat sahada oynayanlar arasında da kötümserliğin aniden yükseldiğini ortaya koydu ( Financial Times, 02/08). Google/News/Business sayfasında ”recession” sorusuna, gelen sayfa, 9-14 Ağustos arasında 5910’dan 6590’a yükseldi […]
Dünya ekonomisini yakından izleyen, yorumları da uluslararası piyasalar tarafından yakından izlenen ”ünlü” ekonomistlerde bir kötümserlik var. Goldman Sach ‘ın dünyanın önde gelen firmalarının genel müdürleri arasında yaptığı bir araştırma, bizzat sahada oynayanlar arasında da kötümserliğin aniden yükseldiğini ortaya koydu ( Financial Times, 02/08). Google/News/Business sayfasında ”recession” sorusuna, gelen sayfa, 9-14 Ağustos arasında 5910’dan 6590’a yükseldi – E.Y).
Kötümserliğin içinde üç nokta öne çıkıyor: (1) Önümüzdeki 6-8 ay arasında ABD ekonomisinde bir resesyon olasılığı yüzde 70’e yükseldi; (2) Bu resesyonla birlikte küresel mali yapıda bir sistem krizi gündeme gelebilir; (3) ABD’de başlayacak bir resesyon, dünya ekonomisini de peşinden sürükleyerek yayılacak.
FED çok geç kaldı
Rubini Global Economics ‘in yönetim kurulu başkanı, New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü Nouriel Rubini ‘ye göre ABD ekonomisinin bir resesyona düşme olasılığı temmuz ayında yüzde 50’den ağustos ayında yüzde 70’e yükseldi. FED (ABD Merkez Bankası) bu olasılığı düşünerek faizleri arttırmayı durdurdu ama Rubini’ye göre çok geç kaldı ( Financial Times , 09/08). Rubini ev piyasasındaki yavaşlamanın, yüksek petrol fiyatlarının ve yüksek faizlerin ABD’de bir resesyonu tetikleyeceğini düşünüyor. Rubini’ye göre ağır borçların ve gerilemekte olan ücretlerin yükü altında ezilen ABD tüketicisi bu şoklara dayanamayarak havlu atacak. Bu da dünyanın geri kalanında büyük bir sarsıntı yaratacak.
Rubini, dünya ekonomisinin ABD ekonomisinden koparak yoluna devam edeceğine ilişkin ”iyimser” tezlere de katılmıyor. RGE sitesindeki 3 Ağustos tarihli yorumunda, bu konuyu ayrıntılı bir biçimde tartışan Rubini, ABD tüketicisinin talebinin dünya ekonomisi içindeki ağırlığı, yüksek faizler, petrol fiyatlarının yanısıra uluslararası sermaye hareketleri, doğrudan yabancı yatırımlar gibi ekonomiler arasındaki küresel bağlantıları da içeren 14 gerekçe sunuyor savını desteklemek için. Ayrıca Rubini, dış dengeleri (cari açık) zayıf olan ”yükselen piyasaların” bu resesyondan, finansal sermayenin güvenlikli alanlara ve kaliteye kaçmasından, ihracat piyasalarındaki daralmadan, özellikle olumsuz etkileneceğini vurguluyor.
Berkeley Üniversitesi’nden Prof. Brad DeLong da benzer savları savunuyor ( Salon, 03/08). DeLong, FED’in faizleri yükseltmeyi durdurma kararının etkili olmayacağına inanıyor, Milton Friedman ‘ın ”uzun ve değişken gecikmeler” savına göndermeyle, yüksek faizlerin etkilerinin henüz görülmediğine, bunun gelecek 6 ay içinde ortaya çıkmaya başlayacağına dikkat çekiyor. Rubini ve DeLong, FED’in, 2001 resesyonunu diğer merkez bankalarıyla eşgüdüm içinde başlattığı bir parasal genişlemeyle, vergi indirimleriyle yarıda kesebildiğini, ancak şimdi, gerek bütçe açığının gerekse de uluslararası likidite fazlasının benzer politikaları gündemden çıkarttığına değiniyorlar. Diğer bir deyişle FED’in elinde, yaklaşan resesyonla mücadele edecek bir araç yok!..
Prof. Paul Krugman da DeLong’la aynı düşüncede. Yorumuna, ”Bu yaz günlerinde havada bir soğukluk var” sözleriyle başlayan Krugman, geçen birkaç haftada resesyon beklentilerinin yoğunlaştığını vurguluyor. Ancak, ekonomi yönetiminin elinde bir resesyona müdahale edecek enstrüman kalmadığını vurguluyor. Diyor ki: ”FED 2001’de borsadan çıkan köpüklere karşılık ev piyasasında bir köpük yaratarak resesyonu önlemişti.” ”Şimdi bir başka köpüğü nereden bulacak.” ( The New York Times , 07/08). Piyasa çevrelerinde etkili Daily Reckoning blogg’unun yazarı Dr. Kurt Richebecher , The Economist ‘in baş editörü Bill Emmot ( The Guardian , 09/08) gibi isimleri, The New York Times ‘ın görüştüğü bir seri ekonomisti (Talk Turns to Chances of Recession, 05/08) de bu kötümserler arasına ekleyebiliriz.
Dünya ekonomisinde derman kalmadı
ABD ekonomisi yavaşlıyor, FED’in elinde bu yavaşlamayı engelleyecek bir araç kalmadı. Şimdi dikkatler giderek dünyanın geri kalanında ne olacak sorusu üzerinde yoğunlaşıyor.
Morgan Stanley başekonomisti Stephen Roach ‘a göre dünya ekonomisinde de pek bir derman kalmadı ( Global Economic Forum , 14/08). Roach geçen üç yılda olağanüstü bir likidite genişlemesine dayanılarak gerçekleştirilen ekonomik büyümenin zaten sürdürülebilir olmadığını bir süredir savunuyordu. Şimdi faizler yükselmeye başladı ve bu yolun sonuna gelindi diyor. Roach, ABD ekonomisinin yavaşlamasıyla küresel talebin içinde oluşacak boşluğun doldurulmasının olanaksızlığına dikkat çekiyor.
Roach’a göre bu boşluğu doldurmaya en güçlü aday Avrupa, ancak o da güçlü Avro, fiskal daralma ve parasal daralmanın gecikmiş etkileri devreye girince üç noktadan birden sıkışacak; bu yıl yüzde 2.5 büyüse bile gelecek yıl bu oran yüzde 1.5 civarına gerileyecek. Büyüme hızı yüzde 2.5 civarında olsa da bireysel tüketimlerin çok düşük (GSMH’nin yüzde 30’u) olan Japonya’dan da pek bir destek beklememek gerekiyor. Çin ekonomisi ciddi bir biçimde ısınmış durumda, dolayısıyla önümüzdeki dönemde yavaşlatılması gerekecek. Hindistan’ın ise toplam küresel talebe katkısı zaten çok düşük.
Roach artık yeniden likidite genişlemesinin olanaksızlığına değinirken, bu nedenle ”Yaklaşan küresel durgunluğun daha derin bir anlamı da var” diyor. Ben burada kendi yorumumu araya sokarsam, yeni bir sermaye birikim ve düzenleme modeli bulma gereği yine gelip kapıya dayandı demek istiyor Roach. Tüketici talebini yapay yollarla değil gerçekten güçlendirmek ve küresel talep dengesizliğini gelişmekte olan ülkelerin halklarının tüketim kapasitesini güçlendirerek düzeltmek gerekiyor. Diğer bir deyişle mali sermayenin soygun döneminin sona ermesi artık kaçınılmaz.
İlginçtir, Morgan Stanley’in ABD ekonomisi uzmanı Richard Berner , Roach’la aynı düşüncede değil. Ona göre, küreselleşme sayesinde dünya ekonomisi büyümeye devam edecek kadar güçlü dinamikler taşıyor. Berner’e göre ABD’den boşalan talebin etkisini başkaları doldurabilecek, hatta ABD’yi de peşlerinden sürükleyebilecekler ( GEF , 15/08).
Bu ”iyimser” yorum, bana Kral Pyrrhos ‘un zaferini anımsattı. Eğer Berner haklı çıkarsa, bu resesyon ”atlatılırken” , ABD ekonomisinin de küresel ekonomi içindeki göreli ağırlığı ve etkinliği büyük ölçüde azalacak. ABD dünya ekonomisinin lokomotifi olmaktan çıkacak. Böylece de, doların ayakları altındaki en büyük dayanak çekilmiş olacak. O zaman, ABD açısından geriye, doları yalnızca silah zoruyla korumaktan başka bir yol kalmıyor. İroni şurada: Doları silahla korumaya devam etmek, küresel jeopolitikteki belirsizlikleri arttırmaya devam ediyor (Örneğin: Martin Hutchinson , ”Küresel kötümserliğin maliyeti” Prudent Bear , 14/08), dolayısıyla, Rubini’ye göre mali piyasalarda zaten 1987 borsa krizi öncesindekine benzer bir konjonktürün oluştuğu günümüz ortamında ( RGE , 12/08), bir mali çöküntü olasılığını çok güçlendirecek. Her mali çöküntüyü bir resesyonun hatta depresyonun izlemesi ise, deyim yerindeyse, Allah’ın emri!..
Cumhuriyet 21.08.2006
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA