1980’lerle birlikte reel sosyalizm ve geleneksel işçi örgütlenmeleri -parti, sendika vb.- genel bir gerileme-yenilgi dönemi yaşamışlardır. Bu gerileme-yenilgiyi kendisi için bir basamak olarak da kullanan burjuvazi, neo-liberal politikalar çerçevesinde toplumsal sistemini restore etmeye başlamıştır. Güvencesizlik, çalışma koşullarının temel belirleyeni haline gelmiştir. Ancak bu uygulamaların bir sonucu olarak ortaya çıkan yığınsal mülksüzler kitlesi, hızla tepkilerini ve […]
1980’lerle birlikte reel sosyalizm ve geleneksel işçi örgütlenmeleri -parti, sendika vb.- genel bir gerileme-yenilgi dönemi yaşamışlardır. Bu gerileme-yenilgiyi kendisi için bir basamak olarak da kullanan burjuvazi, neo-liberal politikalar çerçevesinde toplumsal sistemini restore etmeye başlamıştır. Güvencesizlik, çalışma koşullarının temel belirleyeni haline gelmiştir. Ancak bu uygulamaların bir sonucu olarak ortaya çıkan yığınsal mülksüzler kitlesi, hızla tepkilerini ve taleplerini ortaya koymuştur. Bu çalışma ile 1980’lerle birlikte başlayan yeni işçi hareketleri ve hızla iktidara yönelen eylem biçimleri anlatılmaya çalışılmıştır. Bu sürecin açıklaması, uluslararası emek araştırmacılarının toplumsal hareket sendikacılığı adını verdiği kavramsallaştırma temelinden yapılmaktadır. Yani bu kavram, yeni işçilerin salt sendikal örgütlenme sorununu değil; hareket biçimlerini kavrama, ona uygun örgütsel kanallarını yaratma tartışması olarak da ele alınmalıdır.
2006 yılının Haziran ayında onay verilen “Toplumsal Hareket Sendikacılığı” yüksek lisans tezi, Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu danışmanlığında hazırlanmıştır.