Evrensel Gazetesi’nden Onur Bakır’ın haberi: Emekçinin sağlığı için İşçi Sağlığı Enstitüsü Türkiye’de, “işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu” emek örgütleri tarafından da genel bir kabul olarak dile getiriliyor. Bu amaçla Türk Tabipler Birliği (TTB) 1998 yılında İşçi Sağlığı Enstitüsü’nü göndeme getirdi. Ancak o günden bu yana enstitü kurulmadı. Enstitü Girişim Komitesi’nden […]
Evrensel Gazetesi’nden Onur Bakır’ın haberi:
Emekçinin sağlığı için İşçi Sağlığı Enstitüsü
Türkiye’de, “işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu” emek örgütleri tarafından da genel bir kabul olarak dile getiriliyor. Bu amaçla Türk Tabipler Birliği (TTB) 1998 yılında İşçi Sağlığı Enstitüsü’nü göndeme getirdi. Ancak o günden bu yana enstitü kurulmadı. Enstitü Girişim Komitesi’nden Celal Emiroğlu ile Sedat Abbasoğlu, meslek örgütleri ve sendikalara, “Enstitüyü el birliğiyle kuralım” çağrısı yaptılar.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yıllardır çalışmalar yürüten Türk Tabipleri Birliği, hem faaliyetlerini daha da kurumsallaştırarak geliştirmek, hem de kamusal bir yaklaşımla bu alana müdahale etmek için 1998’de çalışmalara başlanması kararını aldı. Hekimler, enstitü çalışmalarına sendikaları ve TMMOB’u da ortak etmek için 2004 yılında Enstitü Girişim Komitesi kuruldu.
Kamusalcı bir yaklaşım
Enstitü Girişim Komitesi’nden Dr. Sedat Abbasoğlu ve Dr. Celal Emiroğlu, gelişmeleri gazetemize değerlendirdi.
Dr. Sedat Abbasoğlu, sendikalar ve meslek örgütlerinin sorunu doğrudan yaşadığına dikkat çekerek, sorunun gerçek sahiplerini bir araya getirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Kamunun yapmadığını yapmak gibi bir hedefleri olmadığını belirten Abbasoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amacımız kamusalcı bir yaklaşımla, taraf olmaktan öte sorunun doğrudan muhatapları olan sendikalar ve meslek örgütleri ile bir araya gelerek kamusal bir anlayışla bu alana müdahale etmek.
Buradan bir çıkış noktası yakalayarak, sorunları tespit etmek, çözüm önerileri ve politikalar geliştirmek ve kamunun terk ettiği bu alanın yeniden kamu tarafından düzenlenmesini sağlamak.”
‘Sendikaları da güçlendirir’
Dr. Celal Emiroğlu ise, sağlıklı ortamlarda çalışma talebinin oluşturulması ve geliştirilmesinin önemine dikkat çekerek, tek tek yürütülen faaliyetlerinin ortaklaştırılması gerektiğini kaydetti.
Ortak tutum alınarak güç oluşturulabileceğini vurgulayan Emiroğlu, “Çalışanların sağlık sorunlarına eğilen enstitü aynı zamanda zayıflatılmak istenen sendikaları da güçlendiren bir çalışma olacak. Sorunun asıl sahipleri olan çalışanları da sürece katacak bir enstitü hem sorunun daha da görünür olmasını sağlayacak, hem de emekten yana bir yaklaşımla bu alanda adım atılmasını sağlayacak” dedi. Abbasoğlu ve Emiroğlu, sendikalara ve meslek örgütlerine, gazetemiz aracılığıyla “Enstitüyü el birliğiyle birlikte kuralım.
Sağlıksız çalışma ortamı, artan iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı birlikte hareket edelim” çağrısını yaptı.
Özerk bir kurumsal yapı
İşçi Sağlığı Enstitüsü için maddi ve yönetsel özerkliğe sahip, bilimsellikten ödün vermeyen ve tarafların katılımına açık bir yapı öngörülüyor. Enstitü merkezi olarak Ankara düşünülürken, İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde şubeler açılması amaçlanıyor. Enstitünün dernek veya vakıf olarak yapılanması ve katılımcı örgüt temsilcilerinden oluşacak bir yönetim mekanizması düşünülüyor. Bilimsel-akademik konsey ve gerekli birimlerin oluşturulması, uluslararası kuruluşlarla ilişkiye geçilmesi de hedefler arasında yer alıyor.
Merkez var ama…
Türkiye dünyada en fazla iş kazası yaşanan ülkeler arasında yer alırken, meslek hastalıkları tespit edilemediği için çok sayıda meslek hastalığı yaşandığı halde kayıtlara geçmiyor. 50’den az işçinin çalıştığı işyerlerinde işyeri hekimi istihdam etme zorunluluğu bulunmuyor. 50’den fazla işçinin çalıştığı işyerlerinin çoğunda da işyeri hekimi istihdam edilmiyor. İşyerlerinin çoğunda işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli önlemler alınmıyor. Çalışma Bakanlığı’nın denetimleri ise yetersiz ve caydırıcı olmaktan uzak. Kayıtdışı istihdam, özelleştirmeler ve esnek çalışma iş kazalarını ve meslek hastalıklarını daha da artırıyor.
Dünyanın 95 ülkesinde 998 İşçi Sağlığı Enstitüsü çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de ise 1968 yılında Çalışma Bakanlığı’na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi (İŞGÜM) açıldı. ILO standartlarına göre kurulmuş bir enstitü olan İŞGÜM bünyesinde Ankara, İstanbul ve Zonguldak’ta Meslek Hastalıkları Hastaneleri faaliyet gösteriyor. Türkiye geneline hizmet veren üç hastane ve İŞGÜM bünyesindeki 5 laboratuvar ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak. 1968’de gündeme getirilen İşçi Sağlığı Enstitüsü Enstitü fikri, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki boşluk nedeniyle 1990’ların sonunda hekimler tarafından yeniden tartışmaya açıldı.
Enstitü neler yapacak?
* İşyeri hekimi, işyeri hemşiresi, iş psikoloğu, iş güvenliği mühendisliği eğitimi
* Sendikalara ve işçilere yönelik eğitimler, dökümantasyon ve bilimsel faaliyetler
* İş kazası ve meslek hastalıkları konusunda bilirkişilik hizmetleri
* İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında teknik ve tıbbi danışmanlık hizmetleri
* Alana ilişkin projeler oluşturulması ve bu projelerin uygulanması
* Periyodik muayeneler, testler ve ortam ölçümler ve destek hizmetleri
* İş kollarına, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına yönelik araştırmalar
* Alana ilişkin verilerin toplanması ve alana geri dönüşünün sağlanması
* Uluslararası standartların oluşturulmasına katkı sunulması
Evrensel