Bağımsız Sosyal Bilimciler(BSB) İktisat Grubu, tarım politikalarının merkezinde yer alan Doğrudan Gelir Desteği’nin en yoksul köylülere en az ulaştığını söylüyor. BSB İktisat Grubu’nun “IMF Gözetiminde On Uzun Yıl, 1998-2008: Farklı Hükümetler, Tek Siyaset” raporuna göre mülkiyet esaslı ve dönüme göre sabit oranlı olan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) büyük toprak sahiplerinin işine yararıyor. Rapora göre DGD […]
Bağımsız Sosyal Bilimciler(BSB) İktisat Grubu, tarım politikalarının merkezinde yer alan Doğrudan Gelir Desteği’nin en yoksul köylülere en az ulaştığını söylüyor.
BSB İktisat Grubu’nun “IMF Gözetiminde On Uzun Yıl, 1998-2008: Farklı Hükümetler, Tek Siyaset” raporuna göre mülkiyet esaslı ve dönüme göre sabit oranlı olan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) büyük toprak sahiplerinin işine yararıyor. Rapora göre DGD ödemelerinin yüzde 51’i, çiftçilerin yüzde 17’sini oluşturan 100 dekardan daha büyük arazi sahiplerine gidiyor.
DGD’nin büyük ve küçük toprak sahibi arasındaki eşitsizliği büyüttüğü belirtilen raporda DGD’nin üretimle ilişki kurmadan yapıldığı için tarlası olan için bir sosyal desteğe büründüğüne dikkat çekiliyor.
Dünya Bankası’nın verilerinden de yararlanılan rapora göre, 1999-2002 aralığında, tarımsal sübvansiyonlar 6 milyar dolar azalarak, 1.1 milyar dolara, bunun GSMH’ye oranı ise yüzde 3.2’den yüzde 0.5’e indi. Bu nedenle çiftçilerin net 4 milyar dolarlık kayba uğradığı hesaplandı. Çiftçiler tarım gelirlerindeki azalma, reel faizlerdeki sıçrama ve af beklentileri nedeniyle borçlarını ödeyemedi. DGD programı çiftçilerin maruz kaldığı net gelir kaybının yaklaşık yüzde 35-45’ini ancak karşılayabildi.
Raporda ayrıca, uygulanan politikalar sonucunda tarıma yönelik desteklerin 1999’da ulusal gelirin yüzde 3.2’sinden son üç yılın ortalaması olarak yüzde 0.7 ‘ye gerilediğine ve tarımın son üç yılda net ithalatçı konuma getirildiğine dikkat çekerek, “Üreticiler Doğrudan Gelir Desteği’ne muhtaç hale getirilmiş ve ‘üretim kültürü’ yerine ‘muhtaç çiftçi kültürü’ yerleştirilmiştir” deniliyor.