Sağlık sisteminin piyasalaştırılma sürecinin İMF talimatlarıyla, hızlanması ve emekçiler için tahrip edici sonuçların yaşanmaya başlaması üzerine bir açıklama yapan Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, sağlığın piyasaya ve sağlık emekçilerinin yoksulluğa, güvencesizleşmeye mahkum edilmesine karşı mücadele edeceklerini belirtti. Dev Sağlık-İş’in açıklaması şöyle: SAĞLIK EMEKÇİLERİ BU ENKAZIN ALTINDA KALMAMAK İÇİN ÖRGÜTLENME HAKKINI KULLANACAKTIR. Sağlık sisteminin tam bir kaosa […]
Sağlık sisteminin piyasalaştırılma sürecinin İMF talimatlarıyla, hızlanması ve emekçiler için tahrip edici sonuçların yaşanmaya başlaması üzerine bir açıklama yapan Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, sağlığın piyasaya ve sağlık emekçilerinin yoksulluğa, güvencesizleşmeye mahkum edilmesine karşı mücadele edeceklerini belirtti.
Dev Sağlık-İş’in açıklaması şöyle:
SAĞLIK EMEKÇİLERİ BU ENKAZIN ALTINDA KALMAMAK İÇİN ÖRGÜTLENME HAKKINI KULLANACAKTIR.
Sağlık sisteminin tam bir kaosa sürüklendiği, sistemin denetlenmesi için eldeki bütün imkanların bir bir terk edildiği ve bütün gelişmelerin uluslararası finans kuruluşları, medikal/ilaç firmalarının insafına terk edildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Maliye Bakanlığı’nın 1 Temmuz 2006 tarihinde yayınladığı tebliğ ile “vaka başına ödeme” sistemine geçildi. AKP hükümeti iş başına geldiğinden bu yana sağlık sorununun basit bir maliyet hesabından ibaret olmadığını idrak edememiş olduğunun bir göstergesi olan bu tebliğ ile kamu-özel sağlık kuruluşlarının son derece ciddi sorunlarla karşılaşacağı açıktır. Aynı şekilde hastalarımız, ödeme korkusuyla, hayati tehdit olmadığı sürece, hastalıklarıyla beraber yaşamayı tercih edebileceklerini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Bu süreçten sağlık emekçilerinin nasıl etkilendiğini biliyoruz. Taşeronlaştırma uygulaması artık sadece temizlik, yemek vb. destek hizmetleriyle sınırlı olmaktan çıkmış görüntüleme merkezleri ve laboratuarlara kadar yayılmıştır. Yakın gelecekte kliniklerin satışa çıkarıldığını görmeye hazır olalım.
Hekimlerden taşeron işçilere kadar bütün sağlık çalışanlarının bu piyasa ilişkileri içerisinde ücretli birer köle haline getirilmek istendiği çok açıktır. Özellikle son tebliğ ile her bir vaka için bile “maliyet hesabı” yapmak zorunda kalan hastane/işletme yönetimi çok doğal olarak iki şeye gözünü dikecektir. Birincisi getiriyi arttırmak için hastadan yüklü miktarda katkı payı isteyecek, ikincisi ise maliyetleri düşürmeye çalışacaktır. Maliyet düşürme hesabında ilk akla gelen ise çalışanların haklarının kısıtlanması olacaktır. Ücretlere düşük zam yapılmasından veya hiç yapılmamasından tutun da döner sermaye ödemelerinin düşürülmesine kadar her yöntem bu süreçte denenecektir.
Ancak bütün bunlar ne bizim ne de ülkemizin kaderi değildir. Bütün geleceğini uluslar arası güçlerin desteğine bağlamış bir hükümetin bu ülkeye ve bu halka verebileceği hiç bir şey yoktur. Başta sağlık emekçileri olmak üzere yoksullaşan halkımız bu süreci görmeye başlamıştır. Yaşanılanlar bir kez daha göstermiştir ki, sağlık emekçilerinin iyi çalışma koşullarına sahip olmasıyla halkın nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti alması birbiriyle çok yakından ilişkilidir.
Biz sağlık emekçileri olarak, bütün vatandaşlarımıza ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi ve sağlık çalışanlarının sağlık ortamına uygun çalışma koşullarına/özlük haklarına kavuşturulması sorumluluğundan AKP Hükümetinin kaçamayacağını ve bu piyasacı uygulamaların kurbanı olmayı kabul etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.
DEV-SAĞLIK-İŞ SENDİKASI
GENEL MERKEZİ