Çağrı merkezlerinde çalıştırılan güvencesiz işçiler, birbirleriyle buluşmak ve sorunlarını görülebilir hale getirmek için bir web sayfası oluşturdular. Girişimlerini tanıtmak için yaptıkları açıklama şöyle: Telefonun ucundaki ses bu çağrı sana Salı, 04 Temmuz 2006 Biz Kimiz? Bizler çeşitli çağrı merkezlerinde çalışan, sürekli olarak sömürüye, patron ve şef baskısına maruz kalan, performans değerlendirmeleri sonucunda kendimizi yarış atı […]
Çağrı merkezlerinde çalıştırılan güvencesiz işçiler, birbirleriyle buluşmak ve sorunlarını görülebilir hale getirmek için bir web sayfası oluşturdular. Girişimlerini tanıtmak için yaptıkları açıklama şöyle:
Telefonun ucundaki ses bu çağrı sana
Salı, 04 Temmuz 2006
Biz Kimiz?
Bizler çeşitli çağrı merkezlerinde çalışan, sürekli olarak sömürüye, patron ve şef baskısına maruz kalan, performans değerlendirmeleri sonucunda kendimizi yarış atı gibi hisseden insanlarız. Yaptığımız işin bir iş gibi görülmemesinden, yoğun bir tempoda çalışmamıza rağmen yine de doğru düzgün bir hayat yaşayamamamızdan dolayı sıkıntı duyan emekçileriz.
Evet biz emekçileriz! “Emekçi”nin elinde İngiliz anahtarıyla devasa makineleri kontrol eden mavi tulumlulardan ibaret olmadığını bilen, hizmet sektörü emekçileri olarak diğer emekçilerle ortak çıkarları olduğunu fark etmiş olan bir topluluğuz.
Bizler temiz büro işinin de ne kadar “pis” olabileceğini görmüş olan kişileriz. Rekabetin bizi ne kadar yalnızlaştırdığını, kariyer söyleminin hayatlarımızı daha yaşanabilir kılmak şöyle bir dursun daha da kararttığını gören insanlarız.
Artık yeter!
Çağrı merkezi çalışanı olmak şu anki haliyle, kimsenin bir ömür çalışmayı göze alamayacağı kadar yıpratıcı bir iş. Çoğu zaman bir iş olarak bile görülmüyor. Patronlar da çağrı merkezinin iş olarak görülmemesinden memnun. Bu sayede çağrı merkezlerini gerçek bir işte çalışabilmek için doldurulması gereken bir çile gibi gösteriyorlar ve bizleri ucuza çalıştırıyorlar.
Çileden çıktık!
Çileden çıktık çünkü, çağrı merkezi çalışanları olarak bizler herkes kadar hatta herkesten fazla çalışıyoruz ve yıpranıyoruz. Askere gidene kadar boş kalmamak için, gerçek bir iş bulana kadar işsiz kalmamak için, birikmiş kredi kartı borcunu ödemek için girdiğimiz çağrı merkezlerinde, çalışırken akıp gidenin hayat olduğunun da farkındayız. Bizler biliyoruz ki mevcut çalışma koşullarımız ve ücretlerimiz ülkemizde işsizlik ve yoksulluk yaratan ekonomi politikalarının sonucu. İstihdam politikaları gençliği, işsizlikle kötü iş arasında bir tercihe zorluyor. Bizlerin çıkmazlarının, başkalarının fırsatlarına dönüşmemesi için başka bir yol var.
Çağrı merkezi çalışanları, çıkarlarının çalışma arkadaşları ile değil patronlarıya çatıştığının farkında!
Gerçek bir iş olarak görülmese de, çağrı merkezi operatörleri çalışıyor. Tuvalette, yemekte, sigara molasında geçirdiği saniyelerin hesabı tutuluyor. Geç kaldığı dakikalar yaptığı hatalar maaşlarından kesiliyor. Hiç bir müşteri ile karşılaşmadıkları halde kıyafet zorunluluğu koşuluyor. Çağrı merkezi çalışanları, en kötü koşullarda çalışıp en düşük ücretleri alıyorlar. Bizler insanca çalışabileceğimiz bir çağrı merkezi istiyoruz.
Çağrı merkezlerinin doldurulacak çile değil gerçek bir iş olması için…
Çağrı merkezi çalışanlarının çalışma saatleri, mesleki deformasyonun yıpratıcı etkileri de göz önüne alınarak yeniden belirlenmeli. Haftada 5 gün, günde 5 saati aşmamalı.
Çağrı merkezi çalışanlarının öğlen tatilleri iş yoğunluğu bahanesiyle çalınmamalı. Çağrı merkezi çalışanları çalınmış öğlen tatillerinde catering firmalarının en ucuz menülerini yememeli. Çalışanlara sağlıklı ve lezzetli bir yemek ve o yemeği insanca yiyebilecek bir zaman verilmeli.
Çağrı merkezi çalışanları kendinden menkul performans değerlendirmeleriyle, kaprisli yöneticilerle, satmak zorunda bırakıldığı uyduruk hizmetlerle değil işiyle uğraşmalı.
Çağrı merkezi çalışanlarının birçok kamu bankasında olduğu gibi toplu sözleşme hakkı ve insanca yaşayabilecekleri bir ücreti olmalı.
Bu siteyi neden açtık?
Bu siteyi açmamızın sebebi her şeyden önce çalıştığımız sektörde yaşadığımız türlü sorunları birbirimizle paylaşmaktı. Bu siteyi farklı çağrı merkezlerinde çalışanların ortak dertlerini birbirleriyle paylaşmasını sağlamak, bu bağlamda sorunlarımızı ve de yukarda sıraladığımız teleplerimizi kendimiz ve de aynı durumda olan başkaları için görünür kılmak amacıyla açtık. Bu site çağrı merkezlerinde yaşananları gerek birbirimize, gerekse de kamuoyuna anlatmak amacıyla kuruldu. Aynı zamanda hepimize dayatılan kapitalist söylemi, özellikle de kariyer retoriğini deşifre etmek gibi bir derdimiz var. Kısacası bu siteyi çağrı merkezi çalışanları için bir paylaşım ve karşılıklı etkileşim alanı olarak görmek gerekiyor.
Hepsi bu mu?
Tabii ki hayır. Siteyi oturtup ilişki ağımızı güçlendirdikten sonra farklı türden eylemliliklerde bulunmamamız için hiçbir sebep yok! Gelecekte kendi özörgütlülüğümüzü kurumsallaştırabilir, toplantılar, tartışmalar, paneller düzenleyebilir ve hatta çeşitli kitlesel mitinglerde kendi pankartımız arkasında yürüyebilir, taleplerimizi her yerde göğsümüzü gere gere haykırabiliriz. Gelecekte neler yapacağımız yine hep birlikte aldığımız kararlar, çalıştığımız alanlardaki gelişmelere gösterdiğimiz tepkiler çerçevesinde şekillenecek.
Peki ben nasıl yardımcı olablirim?
Yalan söyleyecek halimiz yok, şu anda gerçekten bu yolun başındayız. Şimdilik yapmamız gereken şey birbirimizi biraz daha yakından tanımak. Sen de bir çağrı merkezi çalışanı olarak sömürüye, yabancılaşmaya, bize dayatılan bu hak etmediğimiz şartlara karşı bir şeyler yapmak istiyorsan her şeyden önce bu siteye üye olabilir, bizimle mail yoluyla irtibata geçebilirsin. Sitemize kendi yazdıklarını, senin ve arkadaşlarının işyerinde yaşadığı olumsuzlukları haber olarak gönderebilirsin. Bizler kendi çıkarlarının farkında kişiler olarak, “kişi” olmaktan çıkıp özgürlükçü bir topluluk olarak aynı yolda, hep birlikte, omuz omuza yürümeye kararlıyız. Bunun “niçin”ini seninle tartışmak, “nasıl”ını ise seninle birlikte hayata geçirmek istiyoruz. Her türlü fikrini, yazını, haberini bekliyoruz; unutma belki yanındaki senden, bizden biridir.
Kendimizi görünür kılmak için galiba yeniden konuşmayı öğrenmemiz gerekecek!