BM tarafından insan haklarını izlemek üzere atanmış olan bağımsız bir uzman olan raportörün 18 Temmuz 2006 tarihli raporunda Gazze halkının sağlık koşullarıyla ilgili olarak şu saptamalara yer verildi: Dünyanın dikkati Lübnan’da çapı genişlemekte olan çatışmaya çekilmişken, Gazze Şeridi’nde yaşanmakta olan derinleşen insani krizin yakından izlenmesi ve duruma acilen çare bulunması büyük bir önem taşımaktadır. Krizin […]
BM tarafından insan haklarını izlemek üzere atanmış olan bağımsız bir uzman olan raportörün 18 Temmuz 2006 tarihli raporunda Gazze halkının sağlık koşullarıyla ilgili olarak şu saptamalara yer verildi:
Dünyanın dikkati Lübnan’da çapı genişlemekte olan çatışmaya çekilmişken, Gazze Şeridi’nde yaşanmakta olan derinleşen insani krizin yakından izlenmesi ve duruma acilen çare bulunması büyük bir önem taşımaktadır.
Krizin derinliği Gazze halkının yaşadığı sert bağımlılık ve kırılganlık koşulları kavranmaksızın anlaşılamaz. Dünyanın en büyük nüfus yoğunlaşmasının yaşandığı Gazze, İsrail tarafından neredeyse 40 yıldır işgal altında bulunmaktadır. Nüfusu 1.4 milyondur ve çoğunluğu mülteciler olan bu nüfus, yardımlara olduğu kadar İsrail’e de büyük bir bağımlılık içinde yaşamaktadır.
Gazze’deki yaşam koşulları birçok nedene bağlı olarak Mart-Haziran 2006 arasında önemli ölçüde bozulmuştur. Haziran ortasında Dünya Sağlık Örgütü Gazze’deki sağlık koşullarını “çok tehlikeli” olarak ilan etti.
Aralarında Gilad Shalit isimli askerin kaçırılmasının da bulunduğu 25 Haziran olaylarından sonra, İsrail, Gazze Şeridi’nde sayısız askeri operasyon gerçekleştirdi. BM kaynaklarına göre, aralarında 18 çocuğun da bulunduğu 100’den fazla insan öldürüldü. Yaklaşık 400 Filistinli, 108 çocuk dahil olmak üzere yaralandı. İsrail, en sınırlı tahminlere göre, Gazze sınırlarını kapattı. Yurtdışında tedavi olduktan sonra Gazze’deki evlerine dönmekte olan bazı hastalarla yurtdışında tedavi bekleyen bazı hastalar Refah bölgesindeki kontrol noktasını geçmeyi başaramadılar; bekleyiş sırasında dokuz Filistinli öldü. 27-28 haziran gecesi, Gazze’nin tek elektrik santrali saldırıya uğrayarak tahrip edildi.
Kısacası, DSÖ’nün Haziran ortalarındaki değerlendirmesinden sonra, Gazze’deki güvencesiz sağlık koşulları daha da bozuldu. Yoksulluk oranı şimdi yüzde 75’e yükselmiş durumda.
Burada, uluslararası hukukun olduğu kadar Gazze’deki elektrik santralinin de tahrip edilmesinin sonuçlarını kısaca özetlemekle yetineceğim.
Saldırıdan sonra, su pompalarının çalıştırılması için gereken elektriğin bulunamaması nedeniyle ciddi bir su kıtlığı başladı ve bu kanalizasyon sistemini bozarak Gazze şeridinde bulunan on binlerce evin etkilenmesine neden oldu. Kanalizasyon sisteminde patlaklar ve çöp toplama ve yakma konularında sorunlar yaşanıyor. Belirlenen ishal olayları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 163 artmış durumda. Kolera gibi bulaşıcı hastalıkların yeniden ortaya çıkması mümkün. Son derece azalan hastane hizmetleri sürekli uzun vadeli kullanıma uygun olmayan jeneratörlerle yürütülüyor.
Ulaşılabilir olan en yüksek sağlık standardına ulaşma hakkı tıbbi hizmetlere ve yeterli temiz ve güvenli içme suyu kaynaklarına ulaşma hakkını da içerir. Gazze’nin elektrik santralinin tahrip edilmesi Gazze’de yaşayan tüm sivillerin, özellikle de gençlerin, hastaların, özürlülerin ve yaşlıların sağlık ve güvenliğiyle ve uluslararası insan hakları bildirgesi ve diğer uluslararası insan hakları enstrümanları tarafından belirlenen ulaşılabilir olan en yüksek sağlık standardına ulaşma haklarıyla temelden çelişmektedir.
Kaynak: http://electronicIntifada.net