Kâbil’de isyan var. Taliban toparlanmış, direniş güçleniyor. Irak’ta ölü sayısı 2003’ten bu yana en yüksek düzeye çıkmış, ABD askerleri sivilleri katlediyor. Bush geri adım atmış, Iran’a, ”konuşalım” diyormuş. İran’ın cevabı henüz belli değil. Ama, Hamaney ‘in petrol ile ilgili uyarıları fiyatı 73 dolara çekti. ABD’nin, dünyanın geri kalanına önerdiği ”Pax Americana” projesinin dikişleri tutmuyor. BBC-3’ün, […]
Kâbil’de isyan var. Taliban toparlanmış, direniş güçleniyor. Irak’ta ölü sayısı 2003’ten bu yana en yüksek düzeye çıkmış, ABD askerleri sivilleri katlediyor. Bush geri adım atmış, Iran’a, ”konuşalım” diyormuş. İran’ın cevabı henüz belli değil. Ama, Hamaney ‘in petrol ile ilgili uyarıları fiyatı 73 dolara çekti. ABD’nin, dünyanın geri kalanına önerdiği ”Pax Americana” projesinin dikişleri tutmuyor.
BBC-3’ün, Roma tarihini ”barbarların” açısından anlatan TV dizisini izlerken düşündüm; ”Tüm imparatorluklar aynı” . Terry Jones (programın yapımcısı), daha önce Haçlı seferleri üzerine ilginç bir dizi yapmış, Hıristiyan fanatizminin ve talan projelerinin Müslümanlar arasında fanatizmi, şiddet eğilimini nasıl güçlendirdiğini çok çarpıcı bir biçimde anlatmıştı. Haçlı seferleriyle ”terorizme karşı savaş” arasındaki benzerlik ürkütücüydü. Bu kez Jones, Roma tarihine, ”barbarların” açısından yaklaşıyor, son 30 yılda ortaya çıkan arkeolojik bulgulara dayanarak bize yeni bir tarih sunuyor.
Ah şu barbarlar…
Roma’nın bıraktığı tarihe göre barbarlar, tüm uygarlaştırma çabalarına direnen, sonunda Roma’yı talan ederek insanlığın yüzyıllardır biriktirdiği kültürel hazineyi yok eden ilkel kalabalıklar. Terry Jones, ”Tümüyle yalan!” diyor.
Avrupa’da yaşayan iki büyük kavim Keltler ve Cermenler, birbirlerine ticaret ağlarıyla, zamanın bilim ve kültürünü taşıyan gezginci Duruidlerle bağlanmış yüzlerce kentten oluşan bir uygarlık. Okuma yazma bildikleri gibi, kazılarda bulunan gereçler, Roma’nın kullandığı takvime göre çok daha gelişkin, bugünküne yakın bir hassaslıkta hesaplamalar yapabildiklerini gösteriyor.
Barbarların toplumsal yapısı Roma’dan çok farklı. Örneğin devletleri militarist ve bürokratik değil, yerel şefliklerden oluşuyor. Roma’da kadınlar vatandaş sayılmıyor, köle statüsündeler. Kelt ve Cermen topluluklarındaysa, kadın, erkeğe yakın bir statüye sahip, mülk sahibi olabiliyor, toplumsal görevler üstlenebiliyor, liderlik yapabiliyor. Romalıların aksine Keltler; hastaların, sakatların, sakat doğmuş bebeklerin toplum tarafından bakılmasına olanak sağlayan bir hukuk sistemi geliştirmişler. Romalılar istemedikleri bebekleri kent çöplüğüne atarlarmış. Bu barbarlar, teknolojik açıdan en az Roma kadar ileriymişler. Bunu, ürettikleri kılıçların ve miğferlerin Romalılarınkilerden daha nitelikli olmasından anlıyoruz. Meşhur Roma savaş arabalarının tasarımıysa, aslında Keltlerden alınma. ”Barbarların” ticaret ağlarının, Mısır’a, Mezopotamya’ya kadar uzandığını gösteren bulgular var. Üstelik bu barbarların hali vakti yerinde, diğer bir deyişle Roma’yı talan etmeye gereksinimleri yok. Çünkü topraklarında zengin altın yatakları var.
Bütün yollar Roma’ya
”Roma, neden barışçıl ticaret ilişkileri kurduğu bu uygarlıklara saldırmış” sorusunun cevabı, Roma’nın toplumsal örgütlenmesinde, yaşam tarzında saklı. Roma İmparatorluğu, barbarların yerel yönetimlerinin aksine, tek bir kenti Roma’yı beslemek, buradaki şaşaalı yaşamı sürdürebilmek için örgütlenmiş. Roma, fethi, şiddeti, ölümü yücelten bir kültürel yaşam geliştirmiş, Yunanlıların aksine, felsefe, soyut düşünce, sanat gibi şeylerle pek ilgileri yok. Trajedi onları sıkıyor, komediyi tercih ediyorlar. Roma vatandaşlarının nüfusunu kat kat aşan bir köle nüfusu üzerinde durmak, aylak bir köleci nüfusu meşgul etmek ise kolay değil. Kolezyum gibi devasa arenalarda, günlerce süren savaş oyunları, vahşi hayvanlara atılan insanlar, gladyatörler, kan ve ölüm bu amaca hizmet ediyor (Hollywood’u düşünmemek elde değil) ama çok pahalıya patlıyor Roma’ya; sürekli bir altın kaynağı bulmak gerekiyor. Roma’da pek bir kültür yok ama devasa bir profesyonel ordu var.
Roma bir gün, Helvetleri (göçebe ve barışçıl bir halk) Keltlere karşı korumaya karar veriyor. Koruma işlemi bittiğinde Galya’nın tümü, İngiltere’nin yarısı artık Roma toprağıdır, altınlar da Roma’nın. Geride ise milyondan fazla ceset, yerle bir edilmiş kentler kalmıştır. ”Beni sokmayan yılan…” anlayışıyla, Roma’nın komşusu olarak yaşayabileceklerini düşünenler sonunda hep bu kaderi paylaşmışlar…
Barbarların Roma’yı yakıp yıktıkları da, sonraki kuşakları korkutmak ve militarizmi haklı göstermek için uydurulmuş bir yalan. Evet Cermenler Roma’ya girmiş ama, Roma paralı askeri olarak. Bu ”Cermen ordusunun” Senato’dan bazı talepleri olmuş. Senato bu talepleri kabul etmeyince de Roma’yı terk edip Güney’e doğru gitmişler, ne talan ne yangın. Bu size olmayan kitle imha silahlarını anımsatmadı mı?
İmparatorluklar hep aynı… Tarihçi Takitus ‘un bir Kelt liderin ağzından aktardığı gibi; ”Her tarafı yakıp yıkıp sonra buna barış diyorlar” …
[email protected]
Cumhuriyet 07.06.2006