Sizce Eğitim Sen’in Toplu Görüşmelerdeki yetkisini kaybetmesinin sebepleri nelerdir ve Eğitim Sen bundan sonra ne yapmalı? Bilindiği gibi Eğitim Sen, 2006 yılında iş kolu yetkisini kaybetti. 2-3-4 Haziranda Başkanlar Kurulu sonucu değerlendirdi. Genel Başkan, Genel Sekreter, Başkanlar Kurulu’nda yaptıkları konuşmalarda sanki yetki kaybedilmemiş ve her şeyin normal olduğu, sıradan bir Başkanlar Kuruluymuşçasına konuşmalar yaptılar. Olay […]
Sizce Eğitim Sen’in Toplu Görüşmelerdeki yetkisini kaybetmesinin sebepleri nelerdir ve Eğitim Sen bundan sonra ne yapmalı?
Bilindiği gibi Eğitim Sen, 2006 yılında iş kolu yetkisini kaybetti. 2-3-4 Haziranda Başkanlar Kurulu sonucu değerlendirdi. Genel Başkan, Genel Sekreter, Başkanlar Kurulu’nda yaptıkları konuşmalarda sanki yetki kaybedilmemiş ve her şeyin normal olduğu, sıradan bir Başkanlar Kuruluymuşçasına konuşmalar yaptılar.
Olay çok vahim. Yüzyıllık öğretmen hareketi ilk defa azınlık duruma düşürüldü. Bunun sorumluları, şu anki MYK ve onun ürettiği politikalardır. Bu durum ne konjektürle ne de şube ve temsilciliklerin çalışmamasıyla açıklanabilir. Ne de hükümetin kadro politikasıyla. Yetki alımındaki sayılara bakarsak görürüz, 2002 yılında 185 bin,2003 yılında 165 bin,2004 yılında 155 bin,2005 yılında 139 bin,2006 yılında 123 bin sürekli üye kaybı var, arada yükselme yok.
İnsanlar sendikalardan neden istifa ederler sorusunu doğru yanıtlamak gerekir. Bunun yanıtları çok basit. İnsanlar umduklarını bulamamışlardır. Sendika onların günlük yaşamlarında değişim sağlamamıştır.(ekonomik,moral,entelektüel vb)
Bu sonucu iki biçimde değerlendirmek mümkündür.
a) MYK doğru politikalar üretmiştir. Ama şube ve temsilcilikler buna karşı direnmiştir. Politikalar tabana indirilemediği için üye ayrılmıştır.
b) MYK’nın politikaları şube ve temsilcilikler tarafından yerine getirilmiş. Ama politikaları hayat ret etmiştir.
Bu gün olan ikincisidir. Yani MYK’nın politikaları hayatı karşılamamıştır. Politikalar hem kadroları hem de örgütü yıpratmıştır. O zaman son 6 yılın politikalarını tartışmak gerekiyor. Çünkü 2000 yılında A. Dinçer Genel Başkan olduğunda üye sayımız 210 bin idi.
Genel Başkanın Başkanlar Kurulu kapanış konuşmasında ifade ettiği gibi yönetimdeki bir grubun işyerlerinde sıkıntı yaratması da tek neden değildir. Bu sıkıntı yaratan davranışlara MYK ya da Genel Başkan zamanında müdahale etmiş midir? Yanlışların yerine doğru tavrı önermişler midir? Bana göre Genel Başkan, Genel Sekreteri kurban vererek durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Bu tavırda hiç doğru değildir. Bundan doğacak yeni tartışmalar da örgütü sıkıntıya sokabilir.
MYK’ nın kendisi sendika -siyaset ilişkisini kavramamıştır. Onlara göre herkesin siyaseti onlar gibi algılaması esastır. Oysa onların siyaseti algılayış biçimi ve içeriği ürettikleri sendikal siyasetin başarısızlığı ile de kanıtlanmıştır. Asıl sorunda budur.
MYK’ nın tercihi kendi küçük gruplarının ve insanlarının çıkarlarını, örgütün genel çıkarlarına kurban etmeleridir. (Parayı kendi şubelerinden esirgememekte, yanlışları görmezden gelmekte ya da kendi yandaşlarının hatalarına sahip çıkmakta vb.)
Bu MYK’nın öncelikli hedefi yoktur. Örgüt içi demokrasiyi işletmemektedir.(küçük hesaplar sonucu) hak verilmez alınır, şiarı yerini ‘bakanla,müsteşarla görüşelim e terk etmiştir.
Bu MYK üyeleri telefonda bire bir konuştuklarını birkaç kişinin yanında konuşamamaktadır. Buda adamına göre şerbet politikasıdır.
Eğitim İş bölenini bu MYK’nın tavrı doğurmuştur. Bu ayrılıkta 10 bin istifa vardır. Onlar ayrılmasa da sonuç değişmeyecektir. MYK gidişlerini ayrıca körüklemiştir.
Bu MYK nın yayın anlayışı örgütlenmeye hizmet etmediği gibi kadroların gelişmesine de katkı sunmamıştır. Tek karlı olan matbaacı olmuştur. Yazılanlara bakınca zaten mücadele ruhunun terkedildiği anlaşılıyor. Ama söze gelince onlar devrimci sendikacılar, bizler oportünist.
MYK sendika çalışanlarına işveren gibi davranmakta,toplu sözleşmeyi ayda 6-7 milyar gider olur gerekçesiyle imzalamamaktadır. Olası bir grevde de şube yöneticilerinden grev kırıcılığı beklemektedir.
MYK danışma kurullarını boş yere toplamakta, öneriler üzerinde kafa bile yormamakta, kulaklarını tıkamaktadır.
MYK tüzük ve kongre kararlarını çiğnemektedir. Tüzük değişikliği konusunda Genel Kurulun görüşü alınmamıştır. Son Genel Kurulun, en geç 1 yıl içinde program ve tüzük kurultayı yapılmalıdır kararı işletilmemiştir. Genel Kurul kararı yerine MYK kararı ile geriye atılmıştır. Sözleşmelilerin üyeliği, emeklilerin, öğretmen adaylarının üyeliği gibi kararlarla ilgili parmak dahi oynatılmamıştır.
Bu MYK Eğitim Sen’in ilkelerine sahip çıkmamıştır. Dün ak dediğine kara demeyi sürdürmektedir.
Aslında daha söylenmesi gereken o kadar hata var ki.
Bu saatten sonra yapılması gereken yapılmalıydı.
MYK istifa hakkını kullanarak örgütte tartışmayı başlatmalı, deyim yerindeyse kadrolar öz eleştirilerini vermeli, örgüt baştan aşağı yenilenerek yoluna devam etmelidir.(Erken Olağan Genel Kurul) bunlar olmazsa, şube yöneticileri olarak süreci bizlerin başlatması gerekiyor.
Herkese kolay gelsin.
Eğitim Sen, sahipsiz değildir.