Balıkesir Dursunbey’de yaşanan grizu patlaması üzerine sorularımızı yanıtlayan Dev Maden Sen Genel Başkanı Çetin Uygur, “Başbakan ve Bakanları maden kazalarında cenaze levazımatçısı gibi davranıyorlar” dedi. “Hükümet, Balıkesir’de meydana gelen grizu cinayetinde suç ortağıdır. Hükümetin, madenlerde insan hayatını hiçe sayan çalışma koşullarının sürüp gitmesi karşısında parmağını dahi kıpırdatmamaktadır. Bu durum, maden işçilerinin ölümüne seyirci kalmak olarak […]
Balıkesir Dursunbey’de yaşanan grizu patlaması üzerine sorularımızı yanıtlayan Dev Maden Sen Genel Başkanı Çetin Uygur, “Başbakan ve Bakanları maden kazalarında cenaze levazımatçısı gibi davranıyorlar” dedi.
“Hükümet, Balıkesir’de meydana gelen grizu cinayetinde suç ortağıdır. Hükümetin, madenlerde insan hayatını hiçe sayan çalışma koşullarının sürüp gitmesi karşısında parmağını dahi kıpırdatmamaktadır. Bu durum, maden işçilerinin ölümüne seyirci kalmak olarak nitelendirilemez. Hükümet, maden işçilerinin ölümüne çalıştırılmasını teşvik etmektedir. Hükümet, madenlerde güvenlikli çalışma koşulları yaratmaktan sorumlu makamın kendisi olduğu bilincinde değildir. Başbakan ve bakanlar maden kazaları karşısında sorumlu devlet yetkilileri gibi değil, cenaze levazımatçısı gibi davranıyorlar.
Tarımı yıkıma sürüklenmiş olan Türkiye’de köylülerin yoksulluğu istismar edilmekte ve yoksul köylüler, çok düşük ücretlerle özel madenlerde çalışmak zorunda bırakılmaktadırlar. Kamuya ait maden ocaklarının kapatılması ve özel maden ocaklarının teşvikiyle birlikte, maden köylülerini ölüm ocaklarına mahkum eden koşullar daha da şiddetlenmiştir.
Hükümet üyeleri, her kazanın sonrasında koşarak cenazeleri kaldırmaya gitmekte; yaşanan iş cinayetinin ört bas edilmesine birinci elden nezaret etmektedir. Kürecik Bakır madenindeki facianın sonrasında, bu işletmenin gizli ortağı olduğu söylenen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başlattığı bu yöntem, Gediz’deki maden cinayetinde aynen tekrar edilmişti; şimdi de aynı çirkin görüntüleri Balıkesir’de izliyoruz.
Olay yerine giden Enerji Bakanı, “Yeterli cihazlar var, ancak bazen aniden gaz çıkışı oluyor. Gazın nerede biriktiği belli olmuyor” diyerek cehaletini ortaya koymakta; facianın yaşandığı ocağın sahibi olan şirketin “çok büyük, çok güçlü bir şirket olduğunu, bu tür konularda hata yapmayacaklarını; bütün maden yataklarının işletmeye açmak için bölgedeki köyleri boşaltma hazırlığında olduğunu” ifade ederek maden ocağının patronlarına kefil olmaktadır. Bakanın bu açıklaması, cinayete ortaklıktan farksızdır. Çünkü:
1- Bakan, “mühendisler birkaç dakika önce ölçüm yapmışlardı” diyerek, patlayıcı gazlara yönelik tedbirlerin yeterli olmadığını, herhalde farkında olmadan kendi ağzıyla söylemiştir. Maden ocaklarında gaz ölçümleri vardiya girişlerinde yapılır. Çalışılan bütün galerilerde de gaz seviyesi yükseldiği anda devreye giren sesli uyarı cihazları bulunur. Yeterli tedbirin alınması halinde grizu birikmesinin patlamaya dönüşmesi olanaksızdır.
2- Bakan, kurtarma faaliyetlerinin Muğla Yatağan ve Kütahya Tavşanlı’dan geldiğini söyleyerek, bu işletmede herhangi bir kurtarma ekibinin bulunmadığını itiraf etmiştir.
3- Aldığımız bilgilere göre Balıkesir, Dursunbey’deki maden ocağında daha önce de ölüme ve yaralanmalara neden olan kazalar yaşanmıştır ve bu kazalar örtbas edilmiştir.
4- Asgari ücretle çalıştırılan işçilerin ne kadarının sigortalı, ne kadarının sigortasız olduğu dahi bilinmemektedir.
Mevcut İş Sağlığı-İş Güvenliği yönetmenliğini IMF’nin talimatıyla “masraflı” olduğu için uygulamayan ve değiştirmeye çalışan bu hükümet, yaşanan maden cinayetlerinin sorumluluğuna da ortaktır.”