Büyükçekmece Kıraç’ta kurulu bulunan ve ihracat çalışan 170 kişilik konfeksiyon fabrikasında iki aydır ücretler ödenmiyor. Patron, işyerinde sendika da istemiyor. İki yıl önce DİSK’e bağlı Tekstil Sendikasına üye olan yüze yakın işçinin işten atılmasına neden olan patron, ikinci sözleşme döneminde yine zorluk çıkartıyor. İşçiler, ilk toplu sözleşme sırasında “sendikanın işyerine girmesi”ni esas almıştı, ücret ve […]
Büyükçekmece Kıraç’ta kurulu bulunan ve ihracat çalışan 170 kişilik konfeksiyon fabrikasında iki aydır ücretler ödenmiyor. Patron, işyerinde sendika da istemiyor. İki yıl önce DİSK’e bağlı Tekstil Sendikasına üye olan yüze yakın işçinin işten atılmasına neden olan patron, ikinci sözleşme döneminde yine zorluk çıkartıyor.
İşçiler, ilk toplu sözleşme sırasında “sendikanın işyerine girmesi”ni
esas almıştı, ücret ve diğer talepler gelecek sözleşmeye bırakılmıştı.
Mart ayından buyana ikinci dönem toplu sözleşme görüşmeleri yürütülüyor. Patronun sendika düşmanlığı yüzünden sözleşme görüşmeleri ücret maddeleri başta olmak üzere tıkandı. Performans, zorunlu mesailer, işe geç gelme vb. maddelerde de anlaşma sağlanamadı.
Patron her altı ay için yüzde 4 (20 YTL) zam verirken, işçilerin talebi yüzde 15+15’tir. Ücretlerin ortalama 502 YTL olduğu düşünülürse, işçilerin talep ettiği zam oranıyla, ücretler ancak açlık sınırına ulaşacak.
İngiliz sermayeli firma, geçen yıl el değiştirmiş Türk patronların eline geçmişti. Yeni patronlar sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlıktan yana oldular; anlaşmaya yanaşmadılar. Arabulucunun da çözüm sağlayamaması üzerine sendika yasal zorunluluk gereği grev kararı aldı. 60 gün içinde grev kararı uygulamaya geçecek.
İşçiler sabahları iş girişinde ve akşam iş çıkışında alkış ve düdüklü protesto eylemleriyle işvereni bir aydır uyarsa da, işveren sözleşmeyi imzalamayıp, sendika düşmanlığını sürdürüyor.
Patronun kendisini savunmak üzere seçtiği avukatların, işçi sınıfının yeminli düşmanı MESS’in (Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası) avukatları olması tesadüf değil. MESS avukatlarının uzmanlık alanı “sendikayı yok etmek”tir. Bu nedenle de toplusözleşme sürecinde bilerek zorluk çıkarıyorlar. Patronun bilinçli olarak izlediği politika sonucunda, son bir yıldır işler fason atölyelerine veriliyor. Böylece “iş yok” havası yaratılıyor. Oysa ki, işveren hem Hadımköy’de hem de Bursa’da işyeri kurmuş. Ayrıca Yenibosna’da ofis ve model bölümü var.
İşlerde dengesizlik yaratılınca, telafi çalışması dayatılıyor. Böylece işçiler mesai parası alamıyor. İşe alınan yeni müdürler aracılığıyla işçilere baskı yapılıyor.
Patron, sözleşmeyi uzatarak, işçileri bıktırmak ve işten ayrılmalarını sağlamak istiyor.
İşlerin fason atölyelerine verilmesi, ikramiye paralarının, vergi iadeleri ve aylıkların geciktirilmesi; son iki aydır ise ücretlerin ödenmemesi bilerek yapılan uygulamalardır.
Bütün bunların üzerine yayılan “işyerinin kapanacağı, isteyenin kendi isteğiyle (ihbar tazminatını almadan) işten çıkabileceği” dedikodusu etkili olmuştur. Sözleşme dönemi olmasına rağmen, patronun baskıları karşısında 60’tan fazla işçi ihbar tazminatını ve işsizlik sigortası hakkını bırakarak işten ayrılmış bulunuyor.
Son olarak ise, yıllık izni gelen 31 işçi zorunlu izne çıkarıldı. Yıllık izine ücretlerini ve izin paralarını almadan çıkmayacaklarını söyleyen işçiler, direndiler ve paralarını alarak izne çıktılar.
Diğer işçiler ise, 26 Mayıs’tan buyana, iş yasasının 34’üncü maddesi gereği ücret ödemesi 20 gün geciktiği için “çalışmama” hakkını kullanıyor.
İşveren, işçilerin “iş bırakması” karşısında “servis ve yemek ücreti ödememek için” bütün fabrikayı beş gün süreyle, 5 Haziran’a kadar “ücretli izne” çıkardı.
Bununla da kalmayıp, izinlerin açıklandığı 26 Mayıs Cuma günü, paydostan sonra fabrikayı taşımaya yeltenen patron, işçilerin makinelerin kaçırılmasına izin vermemesi üzerine geri adım attı.
Jandarma ise, haklıdan yana olacağı yerde, patrondan yana oldu. İşçi ücretlerinin ödenmesini sağlayacağı yerde, işçilere müdahale etti. Gece saat 23:00’e kadar süren gerginlik ve bekleyişten sonra, kamyonlar bahçeden çıkamadı. İşçiler de gece ve gündüz nöbet tutma kararı aldılar.
26 Mayıs’tan buyana gece-gündüz nöbet tutan işçiler, ücretleri ödenmediği için çalışmıyorlar. Eğer patron sözleşmenin parasal maddelerinde yeni ve kabul edilir bir teklif getirmezse, yasal grev kararı uygulamaya konulacak. Grev kararı 5 Haziran günü fabrikaya asıldı. Aynı gün işbaşı yapan işçiler, üretim yapan bandın bazı makinelerinin belirli parçalarının söküldüğünü tespit ettiler.
İki aydır ücret almadan mücadeleyi sürdüren işçiler sendikanın maddi destek vermesini istiyor. Aynı şekilde sınıf dayanışmasına ihtiyaç var.
Başarılı olmak için işçilerin birliğinin bozulmaması; söz, yetki ve kararın işçilerde olması gerekli. Sonunda kazançla biten bir mücadele, bölgedeki diğer fabrikalara da moral verecek, örnek olacaktır.
Castleblair’den bir grup işçi