Birleşik Metal İş Sendikası, Uluslararası Çalışma Örgütü İLO’nun Türkiye’de yaşanan onlarca sendikal hak ihlaline rağmen Aplikasyon Komitesi’nin gündemine alınmamasına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada sürmekte olan Mito direnişi hakkında bilgi verildi. Birleşik Metal İş Sendikası’nın açıklaması şöyle: ILO toplantılarının Cenevre’de yapıldığı bugünlerde, hükümet yetkilileri, Türkiye’nin şikayet listesine alınmamasıyla mutlaka övüneceklerdir. ILO yıllardır yayınladığı raporlarda, aldığı […]
Birleşik Metal İş Sendikası, Uluslararası Çalışma Örgütü İLO’nun Türkiye’de yaşanan onlarca sendikal hak ihlaline rağmen Aplikasyon Komitesi’nin gündemine alınmamasına tepki gösterdi. Sendikadan yapılan açıklamada sürmekte olan Mito direnişi hakkında bilgi verildi.
Birleşik Metal İş Sendikası’nın açıklaması şöyle:
ILO toplantılarının Cenevre’de yapıldığı bugünlerde, hükümet yetkilileri, Türkiye’nin şikayet listesine alınmamasıyla mutlaka övüneceklerdir.
ILO yıllardır yayınladığı raporlarda, aldığı kararlarda ülkemizde sendikal hak ve özgürlükler ile ilgili engellerin neler olduğunu belirtmekte ve kaldırılmasını talep etmektedir. Buna rağmen bu yılki ILO Konferansı’nda, Türkiye sendikal hak ihlalleri nedeniyle Aplikasyon Komitesi gündemine alınmamıştır.
Oysa yaşanan gerçekler tüm işçi ve emekçiler tarafından bilinmektedir.
Ülkemizde sendikal hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla dün (12 Haziran 2006 tarihinde) DİSK’e bağlı sendikalardan aralarında Sendikamız Merkez yöneticilerinin de bulunduğu 4 sendikacı, ILO Ankara Ofisi’nin önünde kendilerini zincire vurdu.
Türkiye’de Anayasa ve yasalarda sendikal hakların tanınmış olması, bunların uygulandığı anlamına gelmiyor.
Anayasa’nın 51. Maddesi’nde “Sendikalara üye olmanın serbest” olduğu yazıyor. Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesi’nde de, “sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi” suç kabul ediliyor. Sendikalar Yasası’nın 22. maddesine göre, “Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya zorlanamaz”; 31. maddesine göre, “İşçiler, sendikaya üye olmalarından dolayı işten çıkarılamaz” denilmektedir.
Tüm bu yasa maddelerine rağmen sendikal haklar ciddi biçimde ihlal ediliyor.
Türkiye’de yasaları uygulamakla sorumlu olanlar, yaşananlara seyirci kalıyor.
Binlerce işçi sokağa atılıyor, milyonlarcası ise insanlık dışı koşullarda yaşamaya ve çalışmaya mahkum ediliyor.
Türkiye’de sadece sendikal haklar değil, en temel insan haklarından olan çalışma hakkı ve tatmin edici bir ücret talep etme hakkı, yasa yürütücülerinin ve sermayenin işbirliği ile ortadan kaldırılıyor.
Tüm örgütlenme çalışmalarımızda aynı durumla karşılaşıyoruz.
İşyerinde çalışan işçileri sendikamıza üye yaptıktan sonra işten çıkarmalar yaşanıyor. Sendikadan istifa etmeleri için işçilere baskı oluşturuluyor. Bu işten çıkarmaların ardından işyerine çok sayıda işçi alınarak işyeri barajı yükseltilmeye çalışılıyor.
1 Ocak 2004-1 Mart 2006 tarihleri arasında sadece Sendikamız Birleşik Metal-İş’de örgütlendiği işyerlerinden atılan işçi sayısı; 787’dir.
Mito İşçileri Mücadelelerinde Kararlılar
Tuzla-Aydınlı girişindeki Mito Yapı Malzemeleri A.Ş.’den Sendikamıza üye oldukları için atılan işçiler iki buçuk ayı aşkındır bir süredir (76 gündür) fabrika önünde yaptıkları bekleyişleri büyük bir kararlılıkla devam ediyor.
Mito işçileri ağır ve sağlıksız çalışma koşullarına, bunların yol açtığı iş kazalarına, düşük ücretlere, dayatılan bedelsiz, zorunlu mesailere ve işyerinde kötü muameleye son verebilmek için 8 Mart 2006 tarihinde Sendikamız Birleşik Metal-İş’de örgütlendi.
İşveren ile tek başına değil, örgütlü bir güç olarak mücadele etmeyi seçen işçilere karşı işveren, “performans düşüklüğü”, “verimsizlik” gibi gerekçeler göstererek ya da gerekçesiz işten çıkarmalar başladı. 31.03.2006 tarihinde itibaren toplam 42 üyemiz işten atıldı.
Mito işçileri ilk işten çıkarmanın gerçekleştiği 31 Mart’tan itibaren fabrika önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Sendikamız işten atılan üyelerimiz için işe iade ve sendikal tazminat davalarını takip etmektedir.
Açlık sınırının altında, asgari ücret düzeyinde ücretlerle hiçbir kural tanımaksızın adeta köle gibi insanları çalıştırmaya alışkın olan işverenler, “sendika ve hak” kavramlarından köşe bucak kaçmaktadırlar.
Ağır çalışma koşullarında üretim yapılan işyerinde neredeyse her hafta bir kaza yaşanıyor. Şirketin, daha ucuza mal olması nedeniyle temizlik firmasına ait işçileri alarak metal işinde çalıştırıyor olması, kiralık işçi kullanması ve kaynak işinde çalışanlara dahi eğitim vermiyor olması iş kazalarına yol açıyor.
İşveren tarafından işçi sağlığı ve güvenliği için önlem alınmamasına gerekçe olarak gösterilen kaynak yokluğu mazereti ise işçiler açısından hiç de inandırıcı bulunmamaktadır.
İşçilerini kölelik koşullarında çalıştıran ve uyguladığı asgari ücreti dahi 3-4 parçalar halinde ödeyen işveren, işçilerin Sendikamıza üye olmasından sonra fabrikaya yüksek maliyetli bir kamera sistemi kurabiliyor. Bu sistem, işçilerin tuvalet girişine kadar her yeri gözetim altında tutuyor. Bu yöntemle işçilerin örgütlenmesini denetlemek istiyorlar.
Direniş sırasında işçilerin güneşten korunmak amacıyla kurduğu birkaç tahta parçasından ve bir naylon çadırdan oluşan baraka bugüne kadar toplam 8 kez yıkıldı. En son 1 Haziran 2006 tarihinde fabrika önündeki direniş yerine gelen işçiler, yeni bir sürpriz ile karşılaştı. Baraka tinerle taş yığınlarına kadar yakılmıştı.
Örgütlendiğimiz işyerlerinde karşılaştığımız saldırılar; bizlere bir gerçeği hiçbir zaman unutmamız gerektiğini gösteriyor:
“En küçük bir hakkı almak için bile bedel ödemek,
mücadele etmek zorunludur.”
Birleşik Metal-İş olarak işçilerin haklarını almaları için her türlü bedeli ödemeye hazırız.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu