Bugün bir habercilik görevini yerine getireceğiz. Belki aslında habercilik görevi sayılmaz, belki de duyulmuştur ama, Adana’ya gidene kadar ben duymamıştım. Kendi gazetem Radikal ve Milliyet’in dışındakileri hafta sonları dışında pek görmesem de, gene gözüme çarpar, kulağıma çalınırdı diye düşünüyorum. Ama belki de pazarlaması peşinen yapılmayan jestlere haber değeri taşımıyor gözüyle bakılıyordur. Adana’da duyduğum olay, DİSK […]
Bugün bir habercilik görevini yerine getireceğiz. Belki aslında habercilik görevi sayılmaz, belki de duyulmuştur ama, Adana’ya gidene kadar ben duymamıştım. Kendi gazetem Radikal ve Milliyet’in dışındakileri hafta sonları dışında pek görmesem de, gene gözüme çarpar, kulağıma çalınırdı diye düşünüyorum. Ama belki de pazarlaması peşinen yapılmayan jestlere haber değeri taşımıyor gözüyle bakılıyordur.
Adana’da duyduğum olay, DİSK Sine-Sen’in bir e-postasıyla kesinlik kazandı. Sendikal örgütlenme çalışması için ‘Azap Yolu’ dizisinin çekimine gittiklerinde yaşadıkları olayı, benim aracılığımla herkesle paylaşmak istediklerini söylemişler. Bence de bilinmesinde, hatta örnek alınmasında fayda var.
DİSK Sine-Sen Genel Sekreteri S. Ahmet Keskin şöyle demiş: “Setine gittiğimiz ‘Azap Yolu’ adlı TV dizisinde sinema sektörünün usta aktörü Kadir İnanır oynuyor. Çekim arası sendikamızın yönetiminin 19 Mart’ta genel kurul toplantısı yaptığını, yönetim kurulunun tamamen değiştiğini, ekonomik sıkıntımızın var olduğunu, bu nedenle bir aylığına sendikaya 5 bin YTL borç vermesini istediğimizde, bize borç vermek yerine sendikanın bir üyesinin bir yıllık aidatının ne kadar olduğunu sordu. Bedeli kendisine söylediğimizde ‘Azap Yolu’ ekibinden kaç kişi sendikaya üye olursa bu üyelerin tamamının bir yıllık aidatını kendisinin ödeyeceğini söyledi. 1000 YTL’yi makbuz karşılığı bağışta bulundu.
Daha sonra ‘Azap Yolu’ setine noter götürerek 28 çalışanı üye yaptık, sete götürdüğümüz noterin üyelik işlemlerinin tasdik ücreti kişi başına
34 YTL 41 YKr olduğunu gördük, bu miktarı üyelerimizin ödemesi bayağı zordu, bunu Kadir İnanır’a ilettiğimizde aldığımız yanıt bizi bir kez daha şaşırttı. Üye olan 28 arkadaşın noter paralarını da kendisinin ödeyeceğini söyledi.
Bu durumda Kadir İnanır üye başına 120 YTL aidat, 34 YTL 41 YKr noter ücreti ödeyecekti. Noter işlemleri tamamlandı ve Kadir İnanır paraların tamamını ödedi. Ayrıca kendisine sendikaya gelir temin etmek için bir konser bileti satmakta olduğumuzu ilettik, o biletlerden de 20 tane aldı. Yardımcı yönetmen arkadaşı çağırıp biletleri çalışanlara dağıtmasını rica etti ve biletler karşılığında da sendikaya 600 YTL ödedi.”
İnanır’ın sendikal örgütlenme anlayışından haliyle duygulanmışlar, herkese duyurmak istemişler. Doğrusu duygulanmamak elde değil. Sinemada, özellikle daha çok sayıda insan istihdam ettiği için televizyonda sendikalaşmanın öneminin altını çizecek halimiz yok. Bu iş dalında örgütlenmenin önüne diğerlerinde olduğundan daha da fazla engeller çıkarılmıştır çünkü. Sine-Sen’ciler, “İnanır’ın bu tavrının yıllardır bu sektörde çalışan ve bu sektörden kazandıklarıyla iyi bir yaşam sürdüren herkese örnek olacağını düşünüyoruz” demişler.
Ben de öyle düşünüyorum. Bir örnek 5’e, 10’a çıkarsa hem özellikle set çalışanlarının koşulları düzelebilir, hem de sendikanın durumu sağlamlaşır, üyelerine daha büyük kazanımlar sağlayabilir. DİSK Sine-Sen’ciler, İnanır’ın bu tavrının çalışma ve örgütlenme şevklerini 10 kat arttırdığını söylüyor. Umarız, benzer şekilde davranma imkânına sahip başka yıldızlar da İnanır’ı izlesin ve örgütlenme şevki katlanırken koşullar da iyileşsin.