İktisatçı Mustafa Sönmez’in İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi için yaptığı araştırmada, 2001 krizinden Türkiye geneli kadar olumsuz etkilenen Ege Bölgesi ekonomisinin, kriz sonrasında sağlıklı bir gelişme patikasında bulunmadığı belirtildi. 2001 ekonomik krizinden Türkiye geneli kadar olumsuz etkilenen ve küçülen Ege Bölgesi ekonomisinin izleyen yıllarda sağlıklı bir gelişme patikasına giremediği ve kayda değer boyutta kan kaybettiği […]
İktisatçı Mustafa Sönmez’in İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi için yaptığı araştırmada, 2001 krizinden Türkiye geneli kadar olumsuz etkilenen Ege Bölgesi ekonomisinin, kriz sonrasında sağlıklı bir gelişme patikasında bulunmadığı belirtildi.
2001 ekonomik krizinden Türkiye geneli kadar olumsuz etkilenen ve küçülen Ege Bölgesi ekonomisinin izleyen yıllarda sağlıklı bir gelişme patikasına giremediği ve kayda değer boyutta kan kaybettiği bildirildi.
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi için İktisatçı Mustafa Sönmez’in yaptığı araştırmada, istihdam, kamu maliyesi, mevduat-kredi ve dış ticaret gibi göstergelerin Ege ekonomisinde dikkate değer boyutta bir kan kaybı olduğuna ve ekonominin sağlıklı bir gelişme patikasında bulunmadığına dair önemli ipuçları verdiği belirtildi.
Araştırmaya göre, Türkiye genelindeki büyüme trendine paralel bir büyüme eğrisine sahip olan Ege’de, 2001 krizi sonrası 4 yılda yaşanan büyüme temposuna karşın, Ege işgücünde artış bir yana azalma gözlendi. Bölge olarak Türkiye ortalamasına yakın seyreden işsizlik İzmir’de yüksek boyutlara ulaşarak Türkiye ortalamasının 3 puan (yüzde 13) üzerine çıkıyor. Özellikle genç işgücü işsizliği açısından İzmir’de işsizliğin alarm verici boyutlarda olduğu, her 100 gençten 23’ünün işsiz durumda bulunduğu belirlendi.
Küçük üreticiliğe, “orta sınıfa” dayanan Ege’de yüzyıllara dayanan bu yapının da bir çözülme sürecine girdiği ve tarımdaki küçük üretici nüfusun, aile işletmeciliğinin daraldığı ve kentlere göçün hızlandığı vurgulanan araştırmanın sonuçlarına göre özellikle kara Ege’sindeki illerde yaşanan bu sürecin sonunda mülksüzleşme hızlandı ve İzmir’de yoğunlaşan bir ücreti çalışmanın arttığı dikkat çekti.
Ege, 2000’den 2005’e bütçe gelirlerine vergileriyle daha çok katkı yaparken devletin yatırım da dahil her tür harcamasından daha az pay aldı. Devlet 100 lira gelir elde ettiği Ege Bölgesine sadece 35 lira harcadı. Dolayısıyla Ege Bölgesi diğer bölgelere kaynak aktardı.
Bir yandan işsizliğin artması, bir yandan tarımdaki küçük üreticiliğin azalması, kentteki küçük girişimcilerin piyasadan çekilmesiyle Ege, belli bir gelir kaybına uğradı. Ege Bölgesi’nde vergi yükünün artmasına karşılık devlet harcamalarının azalması da bozuk gelir dağılımını düzeltmek yerine daha da kötüleştirdi. İstanbul’da aile başına düşen gelirin yüzde 59’u kadar bir gelir elde eden ortalama Ege ailesinin bu gelirinin de azalma eğilimi gösterdiği gözlendi.
Ege’de son yıllarda tasarruf ve kredi kullanımında bir düşüş trendi yaşandı. Ege’nin bankalardaki mevduat payı 1995 yılında yüzde 12.4 iken, 2004 yılında yüzde 10.1 olarak gerçekleşti. Bu durumun, bölgenin tasarruflarındaki azalmanın bir göstergesi olduğu belirtildi. Ege, 1995’te yüzde 61 olan kredinin mevduata oranı izleyen yıllarda azaldı ve bölge 2004 yılında mevduatının ancak yüzde 45’i kadar kredi kullanan bir bölge oldu.
Gerek tarım ve turizm, gerekse sanayi potansiyeli yüksek olan Ege’de, 2001 krizi sonrası büyüme sürecinde yatırımlar yeniden arttı ancak, atıl işgücünün beklentilerine karşılık verecek bir yatırım hamlesi henüz gerçekleşemedi.
Geleneksel olarak Türkiye’nin önemli bir ihracat bölgesi olan Ege’nin bu özelliğini korumakla beraber, son yıllarda ithalatında gözle görülür bir artış gösterdiği dikkati çekti. Türkiye’nin genel dış ticaretine egemen olan bu trendin, Ege’de de hissedildiği ve bölgede ihracatın ithalatı karşılama oranının azaldığı belirtildi.