DİSK, bugün yaptığı basın açıklaması ile hükümet sendikal haklarda gerekli adımları atana kadar Ekonomik ve Sosyal Konsey’le Karma İstişare Kurulu üyeliklerini askıya aldığını açıkladı. DİSK’in bu konudaki yaklaşımını Çelebi, geçtiğimiz hafta Birleşik-Metal tarafından düzenlenen “Sendikal Hak İhlalleri ve Çözüm Önerileri” toplantısında ortaya koymuştu. Çelebi toplantıda, “İLO’dan artık hiçbir şey beklemiyoruz. Önceki dönemlerde sosyal diyalog diye […]
DİSK, bugün yaptığı basın açıklaması ile hükümet sendikal haklarda gerekli adımları atana kadar Ekonomik ve Sosyal Konsey’le Karma İstişare Kurulu üyeliklerini askıya aldığını açıkladı.
DİSK’in bu konudaki yaklaşımını Çelebi, geçtiğimiz hafta Birleşik-Metal tarafından düzenlenen “Sendikal Hak İhlalleri ve Çözüm Önerileri” toplantısında ortaya koymuştu.
Çelebi toplantıda, “İLO’dan artık hiçbir şey beklemiyoruz. Önceki dönemlerde sosyal diyalog diye tabir edilen yöntemi çok önemsedik, ama bu yöntemle istenilen sonuçları alamadığımız ortada” demişti.
Sendikacılar olarak kendilerini iktidarlar tarafından aldatılmış, yanıltılmış hissettiklerini söyleyen Çelebi, “Her ILO toplantısı sonrasında sözler veriliyor, altında koskoca bakanların imzası olan protokoller imzalanıyor, ama verilen sözler tutulmuyor, yasalar çıkartılmıyor.
“Bu ülkede örgütlenme özgürlüğü yok. Sendikalı olmak yasalardan kaynaklanan bir hakkın kullanımı değil; ağır bedelleri var. Bedeli işsiz kalmak, kara listeye alınmak.”
Karma İstişare Komisyonu, ILO, Ekonomik ve Sosyal Forum gibi diyalog mekanizmalarında artık yer almayacaklarının altını çizen Çelebi, “Kendi mücadelemizi kendi özgücümüzle ve kendi yöntemlerimizle vermekten başka çaremiz kalmadı” demişti.
Hükümetlerin kendilerini 3 konfederasyonla anlaşma sağlanarak masaya oturtmak istediklerini belirten Çelebi “12 Eylül hukukunu savunan, sarı sendikacılık yapmak isteyen bir sendikayla anlaşmamız bekleniyor. Böylece iktidar topu bize atmış oluyor” demişti.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin, DİSK Yönetim Kurulu adına DİSK’in çeşitli diyalog mekanizmalarındaki üyeliğini askıya almasıyla ilgili basın açıklaması:
DİSK olarak, kurulduğumuz günden bu yana ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi için üzerimize düşen sorumluluğu samimiyetle yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu bakımdan eski ve yeni tüm Hükümetlerin olumlu icraatlarını destekliyoruz, eksik gördüklerimizi söylüyoruz, yanlışları ise eleştiriyoruz.
Bu yaklaşımımız ışığında hükümetlerle, siyasi partilerle, diğer sendikal örgütlerle, meslek örgütleriyle, işveren örgütleriyle ve ilgili bütün sivil toplum kuruluşlarıyla diyalog içinde olmaya da özen gösteriyoruz. Ülkemizde siyasete katılım mekanizmalarının geliştirilmesi, bu amaçla diyalog ve katılım mekanizmalarının şeffaf, demokratik ve gerçekten siyasete katkı yapacak düzeyde işlerliğe kavuşturulması gerektiğini savunuyoruz.
Bu inançla, eleştirilerimiz olmakla birlikte, özellikle Avrupa Birliği sürecinde oluşturulan bütün diyalog mekanizmalarında, ayrıca ILO ile ilişkilerde etkin bir rol üstlenmeye gayret ettik.
DİSK olarak bu süreçteki temel beklentilerimizden biri, bireysel hak ve özgürlükler alanındaki gelişmelerin sosyal haklar alanına da sıçraması ve yıllardır dokunulmayan bir alan olarak kalan, hala 12 Eylül yönetimi tarafından çıkarılan yasalarla yönetilen çalışma hayatının da uluslararası standartların öngördüğü düzeye çıkarılmasıydı.
Bu konuda söylenen her söz söylenmiş, yapılması gereken her şey belirlenmiştir. ILO yıllardır yayınladığı raporlarda, aldığı kararlarda ülkemizde sendikal hak ve özgürlükler ile ilgili engellerin neler olduğunu belirtmekte ve kaldırılmasını talep etmektedir. Daha geçtiğimiz yıl yapılan ILO Konferansında, Türkiye sendikal örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Aplikasyon Komitesi’nde tartışılmıştır.
Avrupa Birliği İlerleme Raporları’nda ve diğer belgelerde de sendikal haklar temel siyasal kriterler arasında sayılmakta, Türkiye’de bu alanda varolan engellerin bir an önce kaldırılması talep edilmektedir.
Ayrıca Karma İstişare Komitesi’nde işçi, işveren ve diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte aldığımız kararlarda da çalışma hayatının ILO ve Avrupa Sosyal Şartı normlarına uygun hale getirilmesi belirtilmektedir. Bununla birlikte Ekonomik ve Sosyal Konsey’in de daha demokratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturulması amacıyla, yine işçi, işveren ve diğer sivil toplum örgütlerinin hazırladığı ortak yasa taslağı da bir yıl önce Hükümete sunulmuştur.
Bütün bu talepler, bu kadar açık bir şekilde ortadayken, bütün belgelerde yer almışken, Hükümetten beklentimiz bunların gereğini yerine getirmesidir. Ne var ki bu beklentimiz gerçekleşmemiş, Hükümetin tavrı bizi tam anlamıyla hayal kırıklığına uğratmıştır.
Sekiz örgütün ortaklaşa hazırladığı Ekonomik ve Sosyal Konsey Yasası adeta yok sayılmıştır. Hazırlanan yeni taslakta demokratik olmayan yapı ve işleyişin aynen korunduğu anlaşılmıştır. Hükümet, AB sürecine demokratik katılım mekanizmasını oluşturmak ve çalıştırmak niyetinde olmadığını da açıkça beyan etmiştir.
Hepsinden önemlisi çalışma hayatında bir kangrene dönüşen sorunlara köklü ve kapsamlı yasa taslağı hazırlayarak değil, varolan engelleri koruyarak, hiçbir somut ilerleme sağlamayan taslaklarla yanıt vermiştir. Daha açık bir ifadeyle 2821 ve 2822 sayılı yasalarda değişiklik öngören son taslaklar özgür bir sendikal hayat yaratmayı amaçlamıyor, aksine 12 Eylül ile getirilen engelleri ufak cilalar dışında aynen korumaktadır.
Bu arada Anayasa’dan çıkarılan ama 2821 sayılı sendikalar yasasında korunan sendika kuruculuğunda 10 yıl filen çalışmış olma şartı nedeniyle Hükümet tarafından açılan davada sendikamız Gıda-İş hakkında kapatılma kararı verilmiştir. Hükümet Meclis gündeminde bulunan Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın sendikal örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkı ile ilgili maddelere yine çekince koymak istemektedir.
Bütün bunlara ek olarak, hala çeşitli işkollarında binlerce işçi sendikalaştıkları için işten atılmakta, toplu sözleşme yetki işlemleri yıllarca süren davalara konu olmaktadır. Çalışanların en temel hakkı olan sendikalaşma hakkı bu ülkede kullanılamamaktadır.
ILO Konferansına bir hafta kala, bu alanda hiçbir somut adımın atılmamış olması, Hükümetin yine ILO’da “Yapacağız, edeceğiz” diyerek konuyu bir yıl daha ertelemeyi amaçladığını açıkça ortaya koymaktadır. DİSK olarak, bütün iyi niyetli çabalarımıza rağmen, içinde yer aldığımız diyalog mekanizmalarının kararlarının, Hükümet tarafından uygulanmadığını, Hükümetin bu yönde bir niyet taşımadığını tespit etmiş durumdayız.
Bu ülkede gelmiş geçmiş bütün iktidarlar, emeğe yönelik bir açılım sergilemekte cesaretsiz davranmış, çalışanlar oyalanmıştır. Yıllardan beri aldatılıyoruz. Çalışma hayatı 12 Eylül yasalarıyla yönetilmeye devam ediyor. Bütün bunların sonucunda sendikal örgütlülük gelişemiyor, güçsüzleşiyor.
Bu noktada sormak istiyoruz: AB ile müzakerelerin yürütüldüğü bir Türkiye’de bu kadar örgütsüzleştirilen bir toplum yapısıyla, sendikal hakların bu kadar baskı altında alındığı bir çalışma hayatıyla ne kadar yol alınabilir? Böyle bir ülkede demokrasi ne kadar kurumlaşabilir?
Bu koşullarda, iyi niyetle içinde yer aldığımız diyalog mekanizmalarının kararlarının bilinçli olarak hayata geçirilmediğinden hareketle, bu yapılarda yer alarak dışarıdaki muhataplarımıza “işler iyi gidiyor” yönünde bir yanlış görüntü vermenin artık doğru olmayacağını düşünüyoruz.
DİSK Yönetim Kurulu olarak kararımız şudur: Bu diyalog mekanizmaları gerçekten tarafların ortaklaşa aldıkları kararlarda ve uluslararası belgelerde belirtilen hususlarda somut gelişmeler kayd
edecek, Hükümeti bu yönde etkileyebilecek bir güce ve etkinliğe ulaşıncaya kadar, kararlar Hükümet tarafından yerine getirilinceye ve bu yapılar etkin ve sonuç üreten bir işlerliğe kavuşturuluncaya kadar buralardaki üyeliğimizi askıya alıyoruz.
Diyalogu reddetmiyoruz ama işleyen, sonuç üreten gerçek bir diyalog istiyoruz. Konu mankeni olmayacağımızı ilan ediyoruz.
Bu çerçevede DİSK olarak, zaten Türk heyetinde gözlemci sıfatıyla bulunduğumuz ve karar mekanizmalarında yer almadığımız ILO Konferansına bu yıl katılmayacağız. Bu tavrımız ILO’ya karşı bir tavır değildir, aksine tavrımız ILO kararlarının uygulanması için Hükümetin uygulama ve tasarruflarına karşıdır.
Görüşlerimizi ve taleplerimizi ikili ilişkiler çerçevesinde yetkili bütün ILO organlarına iletmeye, ILO ile sürekli diyalog içinde olmaya devam edeceğiz.
Ayrıca Ekonomik ve Sosyal Konsey, istenen yapı ve işleyişe kavuşturuluncaya kadar, burada da bulunmayacağız. İki yıla yakın bir süredir eş başkanlık görevini de üstlendiğimiz Karma İstişare Komitesi çalışmalarına da, Komite kararları Hükümet tarafından ciddiye alınıp hayata geçirilinceye kadar katılmayacağız.
Bunun yanı sıra ilişkilerimizi ve diyalogumuzu ikili düzeyde bütün kurum ve kuruluşlarla sürdürmeye devam edeceğiz. Artık göstermelik değil, içtenlikli ve sonuç üreten yapılar oluşturulmasını istiyoruz. Hükümeti çalışma hayatı ve sosyal diyalog alanında, başta ILO olmak üzere, AB ve diğer uluslar arası belgelerde alınan kararlara uygun hareket etmeye davet ediyoruz.
Bu konuda daha ayrıntılı bir raporu önümüzdeki hafta hazırlayarak ilgili bütün kişi ve kurumlara ileteceğiz.