Mart 2009’daki Beşinci Dünya Su Forumu’nun İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. Dünya çapında su gibi en temel kamusal haklardan birinin piyasalaştırılarak özelleştirilmesi hareketleri sermayenin öncelikli hedeflerinden birini oluşturuyor. Hala bir çok büyük şehrinde musluklarından su içilemeyen Türkiye’de suyun özelleştirilmesi sadece içilebilir su kaynaklarının ele geçerilmesiyle sınırlı değil, İstanbul’da İSKİ ve Ankara’da ASKİ olmak üzere önlerine koydukları su […]
Mart 2009’daki Beşinci Dünya Su Forumu’nun İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı. Dünya çapında su gibi en temel kamusal haklardan birinin piyasalaştırılarak özelleştirilmesi hareketleri sermayenin öncelikli hedeflerinden birini oluşturuyor.
Hala bir çok büyük şehrinde musluklarından su içilemeyen Türkiye’de suyun özelleştirilmesi sadece içilebilir su kaynaklarının ele geçerilmesiyle sınırlı değil, İstanbul’da İSKİ ve Ankara’da ASKİ olmak üzere önlerine koydukları su dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesini de kapsıyor. Özelleştirmelerin alt yapısını hazırlayabilmek için gerekli finans kaynağını ise Dünya Bankası Türkiye’deki yerel yönetimlere projeler eliyle aktarmayı sürdürüyor.
Çokuluslu tekellerin Dünya çapında sürdürdüğü “su savaşları” kapsamında yeni hedefleri Türkiye gibi gözüküyor. Birçok su tekelinin şimdiden Türkiye mümessilliklerini açtıkları biliniyor. 2009’da düzenlenecek Dünya Su Forumu ise tam bir satış fuarına dönüşecek gibi gözüküyor.
Geçtiğimiz günlerde Dünya Su Günü dolayısıyla gündeme getirilmeye çalışılan bu tehlikenin yaşandığı tüm ülkelerde yarattığı tahribat büyük olmuştu. Yoksul emekçiler için pahalı hale gelen suya ulaşmak gittikçe zorlaşırken, suyun gerektiği gibi kullanılamaması üzerine salgın hastalıklarda artışlar gözlendi.
Meksika’dan Afrika’ya kadar çokuluslu şirketlere ve neo liberalizme karşı “su hakkı mücadelesi” veren toplumsal hareketler “insanca yaşam için su hakkımızdır” söylemini öne çıkarmışlardı.
Bugünkü gazete yazısında bu durum “hayra alamet” değil diyen Korkut Boratav ”Latin Amerika’yı zaman zaman şiddetli çalkantılara sürükleyen su savaşlarının bir dahaki uğrak yeri olarak Türkiye mi belirlendi?’ diyor.
Erzurum’da İçme Suyu İsteyen Halka Gaz Bombası
Erzuruma 170 kilometre uzaklıktaki Şenkaya ilçesi Yanıkkavak Köyü’nden 70 kişi Erzurum valisine, içme suyu taleplerini aktarmaya geldi. Köylüler Valilik önünde polisin biber gazlı saldırısı ile karşılaştı.
150 haneli ve 1300 nüfuslu köyün içilebilir temiz suları olmadığını anlatmak isteyen köylüler Erzurum Valiliği’nden randevuları olmadıkları gerekçesiyle uzaklaştırılmak istendiler. Validen randevu almadan gitmeyeceklerini, çok uzaktan zor şartlarla gediklerini söyleyen köylülere polisler biber gazı sıktı.
Biber gazının etkisiyle şok olan köylüler, bir süre can acısıyla valilik önünde beklediler. Bir süre polis otolarında gözaltında tutulan köylüler, saat 12.00’de içeri alındı. Vali Celalettin Güvenç de toplantı salonuna gelerek, köylü vatandaşlara, köye bir ekip gönderilerek, durumun inceleneceğini söyledi.
Muhtar Yaman, “Bizi önce çocuk gibi ağlattılar, sonra vali ile görüştürüyorlar. Demek ki, polis bunu yapmasaydı belki de vali bizimle görüşmeyecekti” dedi.
Sendika.Org
Erzurum haberi için kaynak DHA