Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Emekçi Kadınlar Derneği, SDP’li ve EMEP’li kadınların ile Eğitim-Sen üyesi kadınlar, dün akşam Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelerek Kürt halkına yönelik militarist baskıları protesto ettiler. Kadınlar “Devlet öldürüyor! Militarizme karşı kadın dayanışması” yazılı bir pankart açtı. Kürtçe ve Türkçe olarak okunan basın açıklamasında 2006 Newroz’unda Kürt halkının ortaya koyduğu irade […]
Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Emekçi Kadınlar Derneği, SDP’li ve EMEP’li kadınların ile Eğitim-Sen üyesi kadınlar, dün akşam Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelerek Kürt halkına yönelik militarist baskıları protesto ettiler. Kadınlar “Devlet öldürüyor! Militarizme karşı kadın dayanışması” yazılı bir pankart açtı.
Kürtçe ve Türkçe olarak okunan basın açıklamasında 2006 Newroz’unda Kürt halkının ortaya koyduğu irade karşısında, devletin militarist girişimleri devreye soktuğunu belirtti.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Analar çocuklarınıza sahip çıkın. Yoksa çocuklarınız için gözyaşı dökersiniz” açıklamasına tepki gösterilen açıklamada “Başbakan muhalefet hakkını kullanan tüm kadınları ve çocukları hedef göstermiştir. Kadınların mücadelenin en önünde olması tesadüfi değildir. Militarizm ortamında en çok biz kadınlar denildi.
ÖDP:”Hepsi Bizim Yurttaşımız (dı)!”
Dün akşam saatlerinde Galatasaray’da bir basın açıklaması yapan ÖDP Genel Başkanı Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu’da yaşananları değerlendirdi.
Açıklama şöyle:
Diyarbakır’da, Kocamustafapaşa’da, Batman’da, Bağcılar’da yitirdiklerimiz, hepsi bizim yurttaşımızdır, hepsinin acısı bizim acımızdır. Bu acıları bir daha yaşamak istemiyorsak; şiddetin, korkunun, tehdidin, ayrımcılığın dili terk edilmeli; bu ülkede sevginin, hoşgörünün, karşılıklı anlayışın, diyalogun, saygının dili egemen olmalı. Öncelikle birbirimize güvenebilmeliyiz. Doğduğumuz topraklarda farklılıklarımızla eşitlik temelinde bir arada yaşama kararlılığımızı bir kere daha beyan etmeliyiz.
Biz tarafız; bu toplumu kim çatışma ortamına sürüklüyorsa; kim düşmanlıkları körüklüyorsa; kim silahta, kurşunda, bombada çözüm arıyorsa onlara karşı tarafız.
Biz tarafız; kim “çok kimlikli, çok kültürlü” Türkiye’ye sahip çıkıyorsa; kim karşısındakinin kimliğine, kültürüne, inancına saygı gösteriyorsa; kim “Kürt Sorunu” dahil ülkenin sorunlarına özgürlük ve demokrasi zemininde çözüm arıyorsa onlardan yana tarafız.
Biz elbette kimse çocukları öne sürmesin, kimse amaçlarına kalkan yapmasın istiyoruz. Ama şu ana kadar o çocuklara, özellikle Doğu’daki, Güneydoğu’daki çocuklara ne verebildik, hiç sorguladık mı? Peki şimdi bu çocuklara ne öneriyoruz, hiç düşündük mü?
Biz kimse “milli hassasiyet” bahanesiyle linç edecek “sözde vatandaşlar” aramasın; kendisi gibi düşünmeyenleri düşman görmesin, isteyen Türk, Kürt, Çerkez, Laz, kimliğini öne çıkarsın, isteyen Türkiye yurttaşı kimliğine sarılsın; her iki tutum da saygıdeğer, eşit, eşdeğer sayılsın istiyoruz.
Biz terörle mücadele gerekçesiyle demokratik hakların önü tıkanmasın, aksine özgürlük alanı genişlesin; düşüncesini açıklayan, fikrini örgütleyen, afişini asan kimse linç kültürüne kurban edilmesin diyoruz.
Bizce önümüzde iki yol var; ya sorunlarımızla yüzleşmeyi göze alıp, özgürlükçü demokratik yöntemlerle çözüm arayacağız. Çekinmeden, korkmadan, barışın, hoşgörünün tarafı olacağız. Ya da meydanı çatışan taraflara terk edeceğiz. Ülkenin baskıyla, yasaklarla, inkar ve imha politikalarıyla batağa saplanmasına seyirci kalacağız.
Biz ÖDP olarak, Türkiye için çıkış yolunu eşitlik ve özgürlüğü bağdaştıran, her iki değere de kıskançlıkla sahip çıkan bir anlayışta görüyoruz. Bir yandan Kürt yurttaşların kimlik ve kültür de dahil herkesin kendini bu ülkenin eşit yurttaşları görmesine olanak tanıyan bir hoşgörü ve kaynaşma zemini. Öte yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenliği bir yurttaşlık hakkı kabul eden; işsizliği, yoksulluğu, bölgesel gelişmişlik uçurumlarını ülkenin en temel sorunu olarak gören “sosyal ve eşitlikçi” bir Türkiye.
Başka çaremiz yok! Korkmadan, sinmeden, geri adım atmadan temel hak ve özgürlüklerimize sahip çıkacağız. Her türlü şiddete, baskıya, zorbalığa tavır alacağız. Mağdurdan, mazlumdan, sesini duyuramayandan yana olacağız. Ülkemizin sürüklendiği muhtemel felaketin önüne geçmek için inisiyatif kullanacağız. Yoksa her ölenle, geçtiğimiz hafta olduğu gibi, biz de öleceğiz.
Şimdi Cesaretli Olma Zamanı!