Diyarbakır ve Batman’da yaşananlarla tekrar gündeme oturan devlet şiddeti ve baskılara demokratik kamuoyundan ve emek örgütlerinden tepkiler yükselmeye devam ediyor. Yapılan açıklamalarda yaşanan ölçüsüz devlet şiddeti kınanırken, barış ve özgürlük için mücadele çağrıları yapıldı. DİSK tarafından yapılan açıklamada ise “Kürt sorunu ne inkarla, ne isyanla çözülür” denilmesi dikkat çekti. Halkevleri: “Sağduyulu” Olmayacağız! Halkevleri Genel Merkezi […]
Diyarbakır ve Batman’da yaşananlarla tekrar gündeme oturan devlet şiddeti ve baskılara demokratik kamuoyundan ve emek örgütlerinden tepkiler yükselmeye devam ediyor. Yapılan açıklamalarda yaşanan ölçüsüz devlet şiddeti kınanırken, barış ve özgürlük için mücadele çağrıları yapıldı. DİSK tarafından yapılan açıklamada ise “Kürt sorunu ne inkarla, ne isyanla çözülür” denilmesi dikkat çekti.
Halkevleri: “Sağduyulu” Olmayacağız!
Halkevleri Genel Merkezi adına yapılan yazılı bir açıklamayla halka yönelik şiddet kınandı ve şiddete, baskıya karşı birlik ve mücadele çağrısı yapıldı. Halkevleri’nin açıklaması şöyle:
Çocuklarımıza Yönelen Kurşunları Durdurmak Ellerimizde !
Diyarbakır ve Batman’da yaşanan olaylar; ülke yöneticilerinin bildik yönetim tarzını ve zihniyeti yeniden gözler önüne serdi. Ne yazık ki şiddet, her türlü demokratik istem karşısında, hala halka verilen tek yanıttır ! Üstelik bu sefer şiddet, biri henüz 3 yaşında olan çocukları da hedef seçti.
Diyarbakır ve Batman da yaşanan olaylarda kolluk güçlerinin halka ateş açması sonucu 7 kişi yaşamını yitirirken; aynı günlerde Ankara’da sol partilerin binaları kundaklandı, Sakarya’da iki solcu genç linç edilmek istendi. Çok değil birkaç gün öncesinde de kolluk güçleri İstanbul’da bir üniversiteye gaz bombaları ile saldırmış, bir yoksul mahalleyi de savaş alanına çevirmişti.
AKP hükümetinin demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere dair söylemlerini uzun zamandır ülke kamuoyu olarak zaten test etmiş bulunuyorduk. Samimiyetsizliklerine, iktidara geldikleri ilk günden bu yana defalarca tanık olunmuştu. Bu tespitimiz; Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın yaşanan olaylarla ilgili dün yaptığı konuşma ile bir kez daha doğrulandı; çocukların sokaklarda kurşunlanarak öldürüldüğü bir ülkenin Başbakanı bu tablo üzerine, kadın ve çocuklara karşı mücadele çağrısı yaptı !
AKP, sokaklarda çocuklarımızın öldürüldüğü, insanların faşist ırkçı provokasyonlarla linç edilmek istendiği, üniversitelerin ve yoksul mahallelerin gaz bombalarıyla savaş alanına çevrildiği, sol kurum ve partilerin kundaklığı bir ülkenin bugünkü mimarıdır. Sorunları çözme vaadiyle geldiği iktidarda çözümsüzlüğün, tahammülsüzlüğün, demokrasi ve özgürlük taleplerinin zorla bastırılmasının ve yoksulluğun adresi olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Dehşet dengesi siyasetiyle göz korkutan iktidar, siyasetin asgari gerekliliği olan hayata dair sorunlara çözüm bulabilme yeteneğinden ve isteğinden yoksundur.
Uzun bir dönemdir Kürt sorununda demokratik çözüm kanallarını yaratacağı söylemlerinde bulunan AKP; bu gün için kanlı savaş ortamının kaosundan nemalanan, her türlü kirli işi savaş rüzgarının bıraktığı toz bulutu arasında görünmeden yapmaya çalışan karanlık güçlerle birlikte olmayı tercih etmiştir. Ölümlerin ve saldırıların çetelesini tutmaktan başka bir görev yapmamaktadır. Aynı topraklarda yaşayan halkların arasına kin ve nefret tohumlarını eken uygulamaların sahibi ve destekleyicisidir. Bu açıdan sadık takipçisi olduğu ABD emperyalizminin dünya ölçeğinde yaşama geçirdiği vahşeti, başarı ile taklit etmektedir.
Ülkemizde kin ve nefretten beslenen kesimler, her geçen gün yaşamlarımızı ve umutlarımızı çalan kanlı bir süreci yeniden uygulamaya koyarken; her türlü diyalog zemini tahrip edilip, sözünü, talebini söylemek isteyene bütün kapılar kapatılırken; demokrasinin, en temel hak ve özgürlüklerin, barış ve kardeşliğin ancak bu ülkenin yoksul emekçi insanlarının çabasıyla yaratılabileceği, bir kez daha apaçık ortaya çıkmıştır.
Daha insanca ve kardeşçe yarınlara dair tek umut, bu topraklarda yaşayan insanların kendi ellerinde ve yüreklerindedir ! Planlı faşist-ırkçı provokasyonlar ile gölgelenmeye çalışılsa da; ülkemizin dört bir yanında halkımızın gerçek özlemi de bu yoldadır.
Bu nedenle Halkevleri, yaşanan olaylar karşısında alışılmış olduğu üzere bir çok kurum ve kişi gibi bir “sağduyu” çağrısı yapmayacaktır.
Halkevlerinin çağrısı; daha fazla çaba, daha fazla mücadele çağrısıdır !
Sokaklarda, alanlarda kol gezen, her türlü demokratik istem ve eylem karşısında karanlık yüzünü gösteren, artık çocuklarımızı da kurban seçen şiddete, baskı ve zora karşı; hep birlikte mücadele etmeliyiz ! Daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve özgürlük, gerçekçi bir barış ve kardeşlik için bütün demokratik kurum ve yapılar olarak, birlikte çabalamalı, birlikte mücadeleyi yükseltmeliyiz.
İnancımız odur ki; çocuklarımıza yönelen kurşunları ancak, el birliği ile öreceğimiz kardeşlik ve dayanışma ağı ile engelleyebiliriz.
Halkevleri, yaşanan olaylarda hükümetin ve ilgili resmi makamların birinci dereceden sorumlu olduğu gerçeğinden hareketle, yaşama geçirilen şiddet ve baskıyı lanetlemektedir. Sorumluların eninde sonunda halka hesap vereceği ise; bir kehanet değil, kaçınılmaz bir gerçektir.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Av. Ender Büyükçulha
Genel Sekreter
DİSK Yönetim Kurulu‘nun, son günlerde artan şiddet olayları konusunda basına ve kamuoyuna yaptığı açıklama:
Gelişen şiddet olayları karşısında toplumsal bir mutabakat sağlanmalıdır!
Son günlerde ülkemiz tehlikeli bir tırmanışın yeni bir eşiğine gelmiş durumdadır. Diyarbakır, Siirt ve Batman’da süren olaylar; Sakarya’da yaşanan linç girişimleri, halkı miliyetçilik temelinde karşı karşıya getirmekte, düşmanlıklar körüklenmektedir. Bu gelişmelere lise önlerinde meydana gelen şiddet olaylarının tırmanması, M.Ü. Göztepe Kampüsü’nde resim bölümü öğrencilerine yönelik satırlı-bıçaklı saldırılar eklendiğinde, ülkemizin bir barut fıçısına döndüğü, şiddetin kutsandığı gözlenmekte, bu durum batıdan doğuya kadar halkımızın yaşamını derinden etkilemektedir.
Hiç kuşku yok ki, şiddet olaylarının yükselmesi ve şovenist/gerici duyguların pohpohlanması, bugününü ve geleceğini etkilediği için de en çok emekçileri ilgilendirmektedir.
Bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar husumet ve düşmanlıklarla değil, barış ve kardeşlik içinde yaşamaya layıktır ve emekçilerin ve halkımızın çıkarı da bunu gerektirir.
Seyirci kalınamayacak bu tehlikeli süreç karşısında başta siyasi iktidar olmak üzere, parlamento içinde ve dışında bulunan bütün siyasi partileri, kitle örgütleri ve bütün halkımızı bu konuda sağduyuya davet ediyor; iktidarı, bu tehlikeli tırmanış konusunda uyarıyoruz.
Hükümeti ve parlamentoyu bu konuda palyatif değil köklü ve kalıcı çözümler üretmeye ve acil önlemler almaya, gelişmeler konusunda seyirci değil duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Barış ve kardeşlik ortamının sağlanmasından rahatsızlık duyanları, şiddeti ve terörü bir siyasi araç olarak kullananları, siyaseten buna taraf olanları, bu durumdan siyasi rant elde etmeye çalışanları ve bunlara göz yumanları uyarıyor, bu düşüncelerinden bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz.
Kürt sorunu ne inkarla, ne isyanla çözülür; çözüm, barış ve kardeşlik üzerine kurulu diyalogtan geçer.
Toplumsal bir mutabakatın yolları acilen bulunmalı, hepimizin özlemini duyduğu barış ve kardeşlik ortamı bir an önce sağlanmalıdır.
DİSK YÖNETİM KURULU
Limter İş: Eşitlik, Kardeşlik ve Adalet Kazanacak
DİSK Limter İş tarafından yazılı bir açıklama yaparak son günlerde resmi ve sivil faşist baskı ve saldırı
ları kınadı. Limter İş’in açıklaması aşağıda:
Demokratik, Onurlu Barış Eline Kurşun ve Katliam
Yıllardır onurlu ve demokratik barış için mücadele eden Kürt halkı bu talebini her türlü baskıya rağmen, 21 Mart’ta milyonlar olup alanları doldurarak bir kez daha gösterdi. Newroz’un görkemini sindiremeyen egemenler Newroz kutlamalarının ardından her zamanki yöntemini bir kez daha konuşturdular: kurşun ve katliam. Linç ve provokasyon.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan TV’de yaptığı konuşmada kadınlara ve çocuklara müdahale edileceğini beyan ediyor. Özcesi çözüm yerine gerginliği meşrulaştırıyor. Bu beyanlardan cesaret alanlar üç yaşındaki çocukları öldürmekte tereddüt etmiyorlar.
Saldırı ve katliam, onurlu ve demokratik barış isteyen Kürt halkının nezdinde özgürlük, adalet, eşitlik ve kardeşlik isteyen ezilenleredir. Son günlerdeki saldırı furyası bunun açık kanıtıdır.
Sakarya’da kızıl dere katliamının yıl dönümünde afiş asanlara polisin kışkırtması sonucu MHP li fasitler tarafından linç girişiminde bulunuluyor.
İstanbul Üniversitesinde(İÜ) afiş asan öğrencilere karşı polis üniversiteye girerek gaz bombaları ve coplarla örgencilere müdahale ediyor, göz altına alıyor ve yaralıyor.
İşçilerin emekçilerin toplumun tüm ezilenlerin karşı çıktığı GSS’ye karşı kurulan referandum sandıklarına çeşitli banlıkların ve emniyet genel müdürlüklerinin genelgeler yayınlayarak engelleme çalışmaları ve ezilenlere inat Meclis Plan ve Bütçe Komisyonundan yasanın geçmesi.
Emekçilerin evleri yıkılıyor karşı çıkan halkın üzerine gaz bombaları ile saldırılıyor, tutuklanıyor. Özelleştirmeler devam ediyor, işsizlik artıyor, lise önlerinde şiddet olayları tırmanıyor.
Kürt halkının talepleri uğruna bitmez tükenmez ve uslanmaz iradesi karşısında imhayı dayatanlar, evlatlarına sahip çıkan bir halkı kurşun yağmuruna tutuyor. Şu ana kadar sekiz ölü yüzlerce yaralı ve gözaltı.
Görünen o ki egemenler katletmeyi sindirmeyi, ve yozlaştırmayı kendilerine hak görüyorlar. Ezilenler ise direnmeyi. Hangi yönteme baş vururlarsa vursunlar eşitlik, kardeşlik ve adalet için direnenler mutlaka kazanacaktır.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi: ŞİDDET ÇÖZÜM DEĞİL !
Diyarbakır’da yaşanan ve üç kişinin ölümüne neden olan olaylar Meclis Başkanına göre provokasyon, İçişleri Bakanına göre huzur ve güven ortamını bozmaya çalışanların bir oyunu olarak değerlendirilmekte, medyada da olaylar yine alışılagelmiş yorumlarla kamuoyuna sunulmaya devam etmektedir. Hala gerçekler gizlenmeye çalışılmakta. Ancak bu olaylar bütün toplumu endişeye sürüklediği gibi bizleri de sorunların demokratik zeminlerde çözümünden her geçen gün uzaklaşıldığı konusunda ciddi olarak kaygılandırmaktadır.
Başbakanın Kürt sorunun çözümüne yönelik açıklamalarının üzerinden aylar geçmesine karşın hiçbir olumlu girişim söz konusu olmamış ve bölgeden gelen çatışma haberleri artarak devam etmiştir. Sorunun barışçı yöntemlerle çözümü için yapılan tüm girişimler ve çağrılar da maalesef göz ardı edilerek şiddet politikasında ısrar edilmektedir.
ÖDP olarak Kürt sorununun çözümü konusunda yıllardır dile getirdiğimiz demokratikleşme, kültürel ve siyasal hakların eşitlikçi çözümü konusunda kamuoyunu bir kez daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Sorunun demokratik, siyasal zeminde çözümü için herkesin sorumlu davranması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Barıştan, demokrasiden, kardeşlikten yana olan tüm kesimleri bu konuda inisiyatif almaya davet ediyoruz.
Abdullah Kahraman
Genel Başkan Yardımcısı
30 Mart 2006
Hakkari İHD’den protesto
Hakkari İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Necibe Güneş, yaşanan gösterilerde gerçek mermi kullanılarak çocukların öldürüldüğünü, olayların iç savaşa dönüşmemesi için demokratik yöntemlere başvrulması gerektiğini ifade etti.
Altay Caddesi üzerinde bulunan İHD bürosunda basın açıklaması yapan Necibe Güneş, bölgede yaşanan kaygı verici olayların hukuk dışı bastırılması nedeniyle bu boyuta geldiğini söyledi.
Güneş, “Gerçek mermilerle helikopterle müdahale ederseniz 6, 9 ve 10 yaşlarında çocuk öldürürseniz, Diyarbakır Belediye Başkanı hakkında soruşturma açarsanız ya da açığa alırsanız bu yöntemlerle bu tür bastırmalarla olaylar daha çok büyür ve olaylar başka illere de sıçrayarak daha çok alevlenir. Olayların daha fazla yaygınlaşmaması, bir iç savaşa sürüklenmeden demokratik yönetmelerle olaylar sakinleştirilmelidir. Fransa’da bir aydan beri olaylar yayılıyor, ancak bir tek gerçek mermi kullanılmıyor. Plastik mermi araç ve gereçler kullanılabilir. Gerçekten olaylar çok kaygı vericidir” şeklinde konuştu.
Son günlerde Hakkari’de meydana gelen olayları da değerlendiren Güneş, yaşanan olaylar nedeniyle Hakkari Demokrasi Platformu birleşeni olarak ortak bir rapor hazırlayarak Hakkari Valisi Ayhan Nasuhbeyoğlu’na sunacaklarını söyledi. Necibe Güneş’in basın açıklamasına Demokratik Toplum Partisi (DTP) ıl Başkanı Alaattin Ege, Belediye Başkan Yardımcısı ısa Bor ile sendika temsilcileri katıldı.