Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşme Grev ve Lokavt yasasının değiştirilmesi ile ilgili yasa tasarısı taslağını ilgili kuruluşlara göndermiş ve bu kuruluşlardan görüş bildirmelerini istenmesi üzerine Birleşik Metal İş Sendikası bir açıklama yaparak çıkarılmak istenen kölelik yasalarına karşı acil mücadele çağrısı yaptı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Gönderilen taslak tam […]
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşme Grev ve Lokavt yasasının değiştirilmesi ile ilgili yasa tasarısı taslağını ilgili kuruluşlara göndermiş ve bu kuruluşlardan görüş bildirmelerini istenmesi üzerine Birleşik Metal İş Sendikası bir açıklama yaparak çıkarılmak istenen kölelik yasalarına karşı acil mücadele çağrısı yaptı.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Gönderilen taslak tam anlamı ile bir skandal; genel gerekçesiyle tutarsız, çağdışı maddeler bütünüdür.
Bu taslağı tartışmak, rezalete ortak olmak demektir. İşçi sınıfı ve sendikaları bedeller ödeyerek mücadelesini verdiği ve 12 Eylül faşist darbesi ile ortadan kaldırılan hak ve özgürlüklerinin geri alınmasına karşı direnen, ILO ilkelerini yok sayan bu taslağa etkin bir karşı duruşu derhal hayata geçirmelidir.
Tasarı taslağının genel gerekçesinde aynen şu ifadeler kullanılmaktadır.
(…) 1982 Anayasası’ndan sonra hazırlanan 2821 Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun kısıtlayıcı hükümleri daha sonraki yıllarda bu Yasalarda ciddi değişikliklerin yapılmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bu durumun bir nedeni ise, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) yıllık konferanslarında ülkemizin sık sık gündeme alınmasıdır. Özellikle, yetki tespitinde öngörülen birden çok sınırlayıcı kriter, grev ve lokavt yasakları, ILO’nun yetkili organlarında sık sık dile getirilmiştir. (…)
2822 sayılı yasada yeni değişiklikleri öngören bu yasa ile, bir yandan ülkemiz tarafından onaylanmış olan ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine uyum sağlamak amaçlanırken, öte yandan da uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm bulmaya çalışılmıştır.”
Böylesi bir genel gerekçe ile maddelerde yapılan değişiklikler arasında bir ilinti kurmak mümkün değildir. Bunlar olsa olsa başka bir tasarının gerekçesi yapılabilir. Özellikle yetki tespitindeki sınırlayıcı kriterler, grev yasakları gibi temel konularda ILO sözleşmeleri çerçevesinde hiçbir değişiklik yapılmamış, işçilerin örgütlenme ve toplu sözleşme hakkını ciddi biçimde yaralayacak yeni düzenlemeler getirilmiştir.
Çalışma yaşamının evrensel standartları, bu tasarıyla pazarlık konusu yapılmaya çalışılmaktadır. Bunun kabul edilebilmesi mümkün değildir. Evrensel ilkeler pazarlık konusu edilemez. Sendika hakkı ile toplu sözleşme hakkının birbirinden ayrılması, grev hakkının bir sendikal hak olarak değil, toplu sözleşme prosedürünün bir parçası olarak ele alınması, işçilerin toplu sözleşme hakkını kullanabilmelerinin geciktirilmesi, engellenmesi, ortadan kaldırılması sonucunu doğuran anlayışın sürdürülme çabası “skandal”dır. Hükümet bu çabanın altında kalacaktır ve kalmalıdır.
Yaklaşık 25 yıldır bir deli gömleğini giymeye zorlanan sendikal hareketin bir bütün olarak, özünde işçilerin hakları olan sendika, toplu sözleşme ve grev hakkının evrensel ölçütler düzeyine yükseltilmesi için kısa dönemli ve kesimler yaklaşımları bir yana bırakıp asgari ilkeler konusunda ortak mücadele içinde olması bir zorunluluktur.
Bu ilkeler; tüm barajların kalkması, yetki ihtilaflarının referandum yolu ile belirlenmesi, çok düzeyli toplu pazarlık sisteminin (ülke, işkolu, grup, işyeri vb.) yerleştirilmesi, grev hakkının toplu sözleşme prosedürünün bir eklentisi olmaktan çıkarılıp sendikal bir hak olarak kabul edilmesi (hak grevi, dayanışma grevi, yetki için grev, genel grev); grev uygulamasına yönelik yasakların kaldırılmasıdır.
Kamuoyuna duyurulur.
BİRLEŞİK METAL-İŞ SENDİKASI
Genel Yönetim Kurulu