Bir AB ülkesi olan Avusturya, insan hakları ihlalleri konusunda her zaman Uluslararası Af Örgütü’nün en sert eleştirilerine maruz kalmış ve kalmaktadır. Bu günlerde ortaya çıkan işkence olayı, konuyu yeniden kamuoyu gündemine taşıdı. 33 yaşındaki Gambiyalı Bakary J. uyuşturucu bulundurmak suçundan 2 yıl hapis yatmıştı. Cezası bitince, cezaevinden alınarak sınırdışı edilmek üzere bir polis merkezine götürüldü. […]
Bir AB ülkesi olan Avusturya, insan hakları ihlalleri konusunda her zaman Uluslararası Af Örgütü’nün en sert eleştirilerine maruz kalmış ve kalmaktadır.
Bu günlerde ortaya çıkan işkence olayı, konuyu yeniden kamuoyu gündemine taşıdı.
33 yaşındaki Gambiyalı Bakary J. uyuşturucu bulundurmak suçundan 2 yıl hapis yatmıştı. Cezası bitince, cezaevinden alınarak sınırdışı edilmek üzere bir polis merkezine götürüldü. Sınırdışı edilme konusunda ne kendisi, ne de 6 yıldır evli olduğu ve 2 çocuğunun annesi Michaela J. bilgilendirildi.
Mayıs 1999’da sınırdışı edilen Marcus Omofuma Sofya’da, uçakta kendisine eşlik eden polislerin ağzını bantlaması sonucu, boğularak ölmüştü. Bunun üzerine, İçişleri Bakanlığı’nca tayin edilen İnsan Hakları Komisyonu, bazı önerilerde bulunmuştu.
Bunlardan biri, sınırdışı edilmeler ani bir biçimde yapılmamalıydı. Kişi sınırdışı edileceği konusunda önceden bilgilendirilmeliydi.
Bakary J. ise ansızın hazırlanıyor ve sınırdışı edilmek üzere havaalanına doğru yola çıkarılıyor. Ancak, gönderilmeyi kabul etmediği ve bağırdığı için, pilot tarafından uçağa kabul edilmiyor.
Uçağa binmeye direnen Bakary J., önce havaalanı karakoluna götürülüyor. Özel timci polisler (WEGA) onu sonra Viyana’ya geri getirmek zorunda kalıyor. Ancak bu kez, cezaevine ya da karakola değil, WEGA’nın eğitim amacıyla kullandığı boş bir binaya.
Bakary J., 10 Nisan’da Viyana Federal Polis Müdürlüğü (BPD Wien)’nün Özel Soruşturma Bürosu’na verdiği ifadede olayı şöyle anlattı:
“Karakola götürülürken polislere eşyalarım ne olacak diye sordum. Yanımda oturan polis kusursuz İngilizcesiyle yanıtladı: ‘Bugün senin sonun geldi, eşyalarına artık ihtiyacın olmayacak. Seni öldürmak için emir aldık (‘Today is your end, you won’t need your bag any more. We have orders to kill you’).”
Polislerin telefon görüşmesinin ardından Viyana’ya geri getirilen Bakary J., sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaklaşık 50-100 metre sonra, ikiye ayrılmış bir köprünün altında durduk. Köprünün altında park etmiş bir nakliye aracı vardı. (…) Birkaç dakika sonra bir kişi daha geldi. Sivil giyimli…”
‘Anasını s.ken, şimdi elimizdesin (‘You motherfucker, we have got you’)’ diye seslendikleri Bakary J., “Sürekli yanımda kalan adam arabaya gelerek kırmızı bir iple ellerimi önden bağladı. ‘Sana söylemiştim, şaka değil, biz özel birliğiz, seni öldürmek için emir aldık (‘I told you, this is no joke, we are a special squad, and we have orders to kill you’) dedi. Sonra, Hitler’i tanıyor musun (‘Do you know Hitler?’), diye sordu. Olumsuzladım ve ‘duymuştum’ (‘I heard about him’) dedim. İpi iyice sıkıştırarak, ‘Hitler 6 milyon Yahudiyi öldürdü, sen 6 milyon 1. olacaksın (‘Hitler kill 6 million Jews, you are 6 million and one’) diye karşılık verdi.
Beni ipten tutarak arabadan dışarı çekti ve ‘Now is the action!’ dedi. Polisler siyah eldivenlerini giydi… Polislerin üçü de yumruk ve tekmelerle bana girişti. Arabadayken yanımda oturan polis beni kaldırdı ve bir köşeye çekti. ‘Son duanı yap ve sakın dönme (‘Say your last prayers, and never look back!’) diye uyardı. 3 polis… birkaç metre arkamda durdular, beni vuracaklar sandım. Sonra beni, yüzüm arabaya dönük yere doğru eğdiler. Bir zaman sonra döndüm ve gördüm ki, arabayı kullanan soför tekrar arabaya binmiş. Arabayı geri vitesine takarak üzerime sürdü. Böylece üst sırt ve boyun bölgeme çarptı, öne doğru düştüm. Bu esnada kafam beton zemine çarptı ve yaralandı.”
Tekrar arabaya bindirildiğini söyleyen Bakary J. “Yanımdaki polis soföre yavaş sürmesini söyledi. Ölmemi istediği için böyle söylediğini sanıyorum. Başım çok kanıyordu. Derin nefes alıyordum, bir polis ‘yaşıyor’ dedi. Bir diğeri ise ‘imkansız’… Yanımda oturan polis bu kez soförden daha hızlı gitmesini istedi. ‘Hastahanede ölmesi daha iyidir.’ Hastahanede ilk müdahaleyi yaptıktan sonra beni tekrar polise teslim ettiler. Polisler arabaya götürdü. Bu arada, ayakta duramadığım için bana yardım etmek zorunda kaldılar. Görüş mesafesinden çıktığımızda yanımdaki polis hastahanede verilen boyunluğu söküp attı ve ‘öleceksin’ dedi. Sonra, ‘eğer olanları birine anlatırsan, tedavi görmeyeceksin ve öleceksin (‘I told you, you will die. If you say to anybody what happened you’re going to die. You’ll have no medical treatment’) diye sürdürdü.
“Aynı gün cezaevinde bir doktora daha gösterildim. Doktora geldiğimde, 3 polis doktorla konuşuyordu. Doktordan bir boyunluk istediğimde, hiçbir şey verilmeyeceğini, çünkü kaçmaya çalıştığımı söyledi.”
Bakary. J.’yi olaydan bir gün sonra cezaevinde ziyaret eden eşi, eşinin yüzündeki yaraları cep telefonunun kamerasıyla belgeledi. Michaela J., “Fotoğraftaki görüntü zararsız, gerçekte çok daha korkunç gözüküyordu.” dedi.
“Ağladı, büyük panik yaşıyordu, onu öldürmek istediklerini söyleyerek yardımcı olmamı istedi. (…) Cuma’dan Pazar’a kadar tek kişilik hücrede tutulduğunu, yiyecek ve işecek verilmediği gibi tıbbi yardımda da bulunulmadığını anlattı.”
Uluslararası Af Örgütü (Aİ) Genel Sekreteri Heinz Patzelt, Avusturya Basın Ajansı (APA)’na yaptığı açıklamada olayı ‘insan haklarına karşı’ olarak niteledi.
Olayı anlattıktan sonra, ‘yalnızca Güney Amerika’dan tanıdığımız türden cezalandırma yöntemleri’ nitelemesinde bulundu. Ayrıca; ‘Göze çarpan, İnsan Hakları Komisyonu’nun önerileri kalıcı bir etki yapmamış. Omofuma olayından sonraki deneyimlerimize göre sürpriz sınırdışı olayları olmamalıydı. Aksine, kişi zamanında bilgilendirilmeliydi. Dosyalardan hareketle, 3 polisin, havaalanından eğitim binasına giderken yol boyunca telefon görüşmeleri yaptığını söyledi. Aİ Genel Sekreteri, polislerin kiminle ve ne üzerine konuştuğunun istinasız aydınlatılması gerektiğini söyledi.
‘Yabancılar Polisi’ne bağlı polislerin açıklaması, Bakary J.’nin polis arabasından kaçtığı, bu arada yaralanmış olabileceği doğrultusunda oldu. Bir hafta sonra Viyana Polisi, Yabancılar Şubesi’ne bağlı 3 polisin açığa alındığını duyurdu.
İçişleri Bakanı Liese Prokop‘un sözcüsü, olayda sözü edilen 4. kişi hakkında bir bilgileri olmadığını açıkladı. Savcılıktan ise ‘4. kişiyi biliyoruz, o da diğerleri gibi bir polis memuru’ açıklaması geldi.
Derleyen: Güngör Şenkal