Bursa’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlanan Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Emekçi Kadınlar Derneği, Sosyalist Gençlik Derneği, BATİS, Kurtuluş Partisi, Partizan, BDSP, HÖC, Alınteri, Demokratik Haklar Platformu tarafından, 29 Aralık’ta bir tekstil fabrikasında çıkan yangında ölen 5 kadın işçi için protesto ve anma eylemi gerçekleştirildi. İlk eylem SSK Bölge Müdürlüğü önünde düzenlendi. SSK Bölge Müdürlüğü […]
Bursa’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlanan Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Emekçi Kadınlar Derneği, Sosyalist Gençlik Derneği, BATİS, Kurtuluş Partisi, Partizan, BDSP, HÖC, Alınteri, Demokratik Haklar Platformu tarafından, 29 Aralık’ta bir tekstil fabrikasında çıkan yangında ölen 5 kadın işçi için protesto ve anma eylemi gerçekleştirildi.
İlk eylem SSK Bölge Müdürlüğü önünde düzenlendi. SSK Bölge Müdürlüğü önünde bir araya gelen kitle burada bir basın açıklaması yaptı. Ardından sigorta müdürlüğüne bir siyah çelenk bırakıldı.
Açıklamada “5 tekstil işçisi kadın arkadaşımız 29.12.2005 günü gece yarısı Özay Tekstil işyerinde yakılarak öldürüldü, bu bir ecel değil, kader değil, cinayettir.” denildi. “Emekçi kadınların, eşitsizlikten, sömürüden, ikinci sınıf insan yerine konmaktan kurtarılmasının yolu, örgütlü mücadele içersinde olmaktır.” Denilerek tüm kadınlar örgütlü mücadeleye çağrıldı.
Cinayetin Sorumluları Belli
Yaşanan iş cinayetinin sorumlularının belli olduğunu belirten açıklama şöyle: “Bu cinayetin sorumlusu kapitalizm, işyeri sahipleri, iş yeri yöneticileri ve hiçbir güvenlik önlemi alınmadan emekçi kadınlara mezar olan ve bu cehennemi açmaya izin veren SSK’dan sorumlu Sağlık Bakanlığı, Bölge Çalışma Müdürlüğü’nden sorumlu olan Çalışma Bakanlığı, Ticaret Sicili’nden sorumlu olan Sanayi Bakanlığı’dır”
Basın açıklamasının ardından otobüslerle, iş cinayeti sonucu ölen 16 yaşındaki Ayşe’nin Yaylacık Köyü’ne ve yangının yaşandığı Özay Tekstil Fabrikası’na gidildi. Ayşe’nin Yaylacık Köyü’nde ailesini ziyaret eden kitle buradan alkış ve sloganlarla Özay Tekstil önüne kadar yüründü. Yürüyüşün ardından 5 kadın işçi için fabrika önüne kırmızı karanfiller bırakıldı. Burada yapılan bir konuşşma ve sloganlarla eylem bitirildi.
Eylem Dönüşü Direniş Ziyareti
İstanbul yolu üzerinde Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve 41 gündür, işe dönmek için direnişte olan BPO işçileri ziyaret edildi. Yapılan ziyarette “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “BPO işçisi yalnız değildir” sloganları atıldı. Direnişleri hakkında bilgi veren BPO işçileri, açtıkları işe iade davasının görüleceği 10 Mart günü tüm emek güçlerini yanlarında olmaya davet ettiler.
Eylemde Okunan Basın Açıklaması
BASINA ve KAMUOYUNA;
Emekçi kadınlar, 1857’den 2005’e, Newyork’tan Bursa’ya kadar kapitalizm tarafından yakılarak öldürülüyor!
5 tekstil işçisi kadın arkadaşımız 29.12.2005 günü gece yarısı Özay Tekstil işyerinde yakılarak öldürüldü, bu bir ecel değil, kader değil, cinayettir.
Neden cinayettir? Bu işyerinde çıkabilecek yangına karşı, hiçbir tedbir yoktu, yeterli yangın söndürücü yoktu, yetiştirilmiş yangın ekibi yoktu, elyaf-sünger gibi aşırı derecede yanıcı maddeler vardı, gece 8 saatten fazla çalışmak yasak olmasına rağmen, yanan emekçi kadınlar 16 saat çalışmaya bırakıldılar. Gece 18 yaşın altında işçi çalıştırmak yasak olmasına rağmen, yakılarak öldürülen 15-16 yaşındaki çocuk emekçi Ayşe ile Sadife 16 saat çalıştırılıyordu, gece 24.00’den sonra, işyeri kapı girişinde ve içeride güvenlik elamanı da yoktu!
Çıkan bu yangından, cinayetten kim sorumlu? Birincisi cani kapitalizm, ikincisi işyeri sahipleri, üçüncüsü işyeri yöneticileri, dördüncüsü hiçbir güvenlik önlemi alınmadan, emekçi kadınlara mezar olan, bu cehennemi açmaya izin veren, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan sorumlu Sağlık Bakanlığı, Bölge Çalışma Müdürlüğü’nden sorumlu Çalışma Bakanlığı, Ticaret Sicilden sorumlu Sanayi Bakanlığı ve yetkilileri, beşincisi bir anda cehenneme dönüşebilecek işyerlerinde emekçilerin çalıştırılmasını engellemek için, hiçbir girişimi olmayan, emekten yana olduğunu söyleyen siyasi parti ve gruplar, altıncısı düzenden bağımsız olması gereken, işçi sınıfını temsil ettiğini söyleyen devlet güdümlü işbirlikçi sendika ve dernekler, yedincisi bu cehennemde 15-16 yaşında sigortasız, 8 saat yerine hem de gece 16 saat çocuk ve kadın işçilerin çalışmasına göz yuman herkes, bu cinayetten sorumludur.
5 kadın işçi, bu cehennemde yakılarak öldürüldü, kapitalist işveren ve yöneticileri Özlüce yolu üzerinde yeni işyeri açarak sendikasız, sigortasız, güvencesiz, insanlık dışı şartlarda işçi çalıştırmaya, Almanya’ya ihracata devam ederek, doymak bilmeyen gözlerini doyurmaya çalışıyor.
Ayşe ile Sadife için, yakılarak öldürüldükten sonra 02.01.2006 tarihinde işe giriş bildirgesi verildi. Ayşe ile Sadife ölümünden 4 gün sonra sigortalı yapıldı. İşte kapitalizmin kanunu bu, yaşarken değil, öldükten sonra sigortalı yapmak. Peki sigorta, işe giriş bildirgesi verenler için, suç duyurusu yaptı mı? Hayır sadece 2 asgari ücret para cezası verdi.
Bursa’da AKP milletvekili yaralanınca, hastanede doktorlar başında uçuştu. Başbakanından Bakanına, Meclis Başkanından milletvekiline, müsteşarından Belediye Başkanına, Meclis üyelerinden muhtarına kadar, diğer siyasi partilerden derneklere kadar Ankara ve diğer illerden Bursa’ya akın ettiler. Hastane ziyareti yaptılar. Günlerce gazete sayfalarında geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Hastaneden çıkarılırken 300 araçlık konvoy oluşturdular.
Peki bu cehennemde yakılarak ölen, yaralanan kadın emekçiler için, hangi Başbakan, Meclis Başkanı, milletvekili, Belediye Başkanı, Meclis üyesi ile diğer siyasi partiler, sendikalar ve dernek cenazeye katıldı? Başsağlığı diledi mi? Geçmiş olsun dileklerinde bulundu mu? Hiçbiri bulunmadı, neden; çünkü yanan 5 emekçi kadın, bizim işçi kardeşlerimizdi!
Emekçi halkımız; emperyalizm-kapitalizm tarih boyunca emekçileri, doymak bilmeyen kâr hırsıyla savaş çıkararak, sömürerek, cehennem ateşinde yakarak öldürüyor.
Emperyalist-kapitalist sistem, biz emekçi kadınları örgütsüz bırakarak mücadeleden uzaklaştırmak istiyor. Bizler buna izin vermeyeceğiz.
Emekçi kadınların, eşitsizlikten, sömürüden, ikinci sınıf insan yerine konmaktan kurtarılmasının yolu, örgütlü mücadele içersinde olmaktır. Feminist hareketlerin söylediği gibi kadın-erkek ayrımı yaratarak olmaz. Emperyalizmi-kapitalizmi, kadın-erkek birlikte mücadelemizle yıkacağız.
Emekçi kardeşlerimiz; Newyork’ta 1857 yılında 16 saate varan iş saatlerini 8 saate düşürmek, insanlık dışı çalışma koşullarından ve sömürüden kurtulmak için yapılan mücadeleden dolayı, Emperyalist-kapitalist sistem tarafından görevlendirilen polislerce yakılarak öldürülen 129 emekçi kadının mücadelesi, tarihler boyu var olması için, Clara Zetkin 2.Enternasyonele taşıdı. O günden bugüne, emekçiler tarafından dünyanın değişik ülkelerinde, 8 Mart emekçi kadınların mücadele günü olarak yaşanıyor. Bizde Türkiye’de emekçi kadınların, kapitalistler tarafından cehenneme benzeyen işyerlerinde bir daha yakılarak öldürülmemesi için, bundan böyle her yıl 5 kadın tekstil işçisini, devrimci duygularımızla ölümsüzleştirelim, tekrar Ayşelerin, Sadifelerin, Güldenlerin, N
eclaların, Sevgilerin yakılarak öldürülmemesi için, sendikasız, sigortasız, güvencesiz, düşük ücretlerle, insanlık dışı çalıştırılmasına karşı örgütlü mücadele ŞİARIMIZI yükseltelim.
Yaşasın 8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü, Yaşasın Kadın-Erkek eşitliği
BATİS-ESP-BDSP-HÖC-KURTULUŞ PARTİSİ-ALINTERİ-PARTİZAN-SGD-EKD
Eylemde BATİS Adına Okunan Açıklama
1857 yılında ABD Newyork’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın işçinin düşük ücretleri, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için başlattıkları mücadeleye po-lisin müdahalesiyle çıkan çatışmada çoğu kadın olmak üzere yüzlerce emekçi yakılarak öldü-rül-müştü.
Yıl 1857’den 2005’e değişen hiçbir şey olmamıştır. Kapitalist sistem yine acımasızlığını göstermiştir. Devlet kurumlarının doğru düzgün iş yapmaması, kurulan işyerlerinde yeterli denetim olmaması 5 kadın emekçinin diri diri yanarak ölümüne sebep olmuştur. Soruyoruz, nerede devlet, iyi yönetiyoruz diyen hükümet, neden halen gerekenler yapılmıyor?
Aç gözlü kapitalist sistem, kendini doyuracak diye daha kaç Ayşeler, Sadifeler, Güldenler, Neclalar, Sevgiler yanacak, biz emekçiler insan değilmiyiz? Neden devlet-hükümet can güvenliğimizi koru-ya-mı-yor? Devlet-hükümet; uyanın, uyumayın, işinizi yapın, bırakın alanlarda boş atıp tutmayı, bir şeyler yapın, biz emekçilere hak ettiğimiz hiçbir şeyi vermediğiniz gibi bir de bizi bir paçavra gibi yakı-yor-su-nuz. Hiçbir güvencemiz yoktur.
Kapitalist sistemin olgusu, emek sarf et, ama bir paçavra gibi yanarak öl git, biraz sesini yükselt hücreye kapatıl, bazı devlet kurumlarında tecavüze uğra, bu mudur sosyal devlet-hükümet. İşinizi yapamıyorsanız, bırakın her şeyi biz bu ülkenin gerçek sahiplerine, görün demokrasi nasıl uygulanıyor. Görün bu ülke nasıl yönetiliyor.
2000’li yıllarda teknolojik çağda, bırakın emekçiyi öldürmeyi, sömürmeyi doğru düzgün sistem kurun ki, biz emekçiler emeğimizin karşılığını alalım, kapitalist sistem size sesleniyoruz. Biz emekçiler işyerlerinde, resmi kuruluşlarda, bütün her yerde can güvenliğimizi istiyoruz. Biz artık sizin tarafınızdan koyun sürüsü gibi güdülmek istemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz, insan gibi yaşamak istiyoruz.
Çağrımız emekten yana olan tüm kurumlara; işçi sınıfını parçalamadan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nü, BATİS’li işçilerle devrimci duygularımızla kapitalizme karşı alanlarda kutlamaya çağırıyoruz.
Yaşasın 8 Mart, emekçi kadınların örgütlü mücadelesi.
BATİS
Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası
Kadın Komitesi