Bundan 26 yıl önce Türkiye’yi açık faşizme taşıyan Süleyman Demirel, faşistlerin Çorum’da kalkıştıkları kitle katliamına ilişkin tartışmalara “Çorum’u bırak Fatsa’ya bak” diye yanıt vermiş ve faşist terörün durdurulduğu, halkın kendi kendisini doğrudan demokrasiyle yönetmeye yöneldiği devrimci Fatsa’ya karşı bir işgal operasyonunu başlatmıştı. İktidar ve kolluk kuvvetleri şimdi aynı hokkabazlığı Hopa’da yapıyor. Trabzon’da, Adapazarı’nda, Eskişehir’de, Bozhöyük’te […]
Bundan 26 yıl önce Türkiye’yi açık faşizme taşıyan Süleyman Demirel, faşistlerin Çorum’da kalkıştıkları kitle katliamına ilişkin tartışmalara “Çorum’u bırak Fatsa’ya bak” diye yanıt vermiş ve faşist terörün durdurulduğu, halkın kendi kendisini doğrudan demokrasiyle yönetmeye yöneldiği devrimci Fatsa’ya karşı bir işgal operasyonunu başlatmıştı. İktidar ve kolluk kuvvetleri şimdi aynı hokkabazlığı Hopa’da yapıyor. Trabzon’da, Adapazarı’nda, Eskişehir’de, Bozhöyük’te linç kalabalığına yolları açan polis ve jandarma, Karadeniz’de demokratik kültürün en güçlü olduğu ilçelerinin başında gelen Hopa’da halk tepkisine “linç damgası” vurmaya girişti.
Ardından Hopa’da Halkevleri ve ÖDP üyesi 20 devrimci ve ilerici tutuklandı. Hopa’da yaşananları Artvin Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hopa’lı devrimcilerin kaleminden aktarıyoruz.
Hopa’da Tutuklanan Devrimcilerden Mektup Var
Bizler, şu an Artvin Merkez Cezaevi’nde tutuklu bulunuyoruz. Tutuklanma gerekçelerimiz “devlet malına zarar vermek”, “adli yargı sürecini etkilemek”, “devlet memuruna mukavemet” olarak ifade edildi.
Tutuklanma sürecinin özeti şöyledir; 26 Şubat gecesi Hopa’da beş genç arkadaşımız sahilde otururken, bir genç yaklaşarak sigara istemiş, oturan arkadaşlar sigarayı verdikten sonra saldırgan sohbet etmeye başlamış, ‘kendinin Ordulu olduğunu, balıkçı olduğunu, Alanya’da Casmin Barda bodyguardlık yaptığını’ söylemiş. Hopalı gençlerden biri bunun üzerine ‘sigaranı aldın biz sohbet ediyoruz bizi yalnız bırakabilirlisin’ diye rica etmiş. Ardından saldırgan ‘beni kovuyor musunuz’ deyip bir sigara daha istemiş. Oturanlardan biri bir sigara daha verip ‘artık gider misin’ diye söylemiş. Saldırgan sigarayı aldıktan sonra tekrar ‘beni kovuyor musunuz?’ deyip gitmemek için ısrar etmiş. Bunun üzerine oturanlardan biri saldırgana doğru yaklaşıp ‘hadi git artık’ demiş. Saldırgan hızla uzaklaşmış. Yaklaşık 8 dakika sonra yanında dazlak tipli sonradan öğrendiğimize göre Temel Akdeniz adlı saldırganla gelerek oturan arkadaşlara saldırmışlar. Saldırganlardan Bilal Tiryaki adlı şahısta muştalı bıçak, diğer Temel Akdeniz adlı şahısta da sustalı bıçak olduğu oturan arkadaşlar tarafından tespit edilmiştir. Saldırı sırasında ilk hamlede Barış Akbıyık’a (ÖDP üyesi) saldırgan Bilal Tiryaki tarafından dört yerinden öldürücü darbeler verilerek, sonrasında da saldırgan Temel Akdeniz tarafından da Hüseyin Akbıyık (ÖDP üyesi) karın bölgesinden öldürücü darbeyle ağır olarak yaralanmıştır. Saldırganlar bıçaklama sonrasında biri Papila Oteli’nin olduğu yöne doğru diğeri de karakola doğru kaçmışlardır. Ardından oradaki diğer Hopalı gençler arkadaşlarını hastaneye götürürken saldırganların kaçtığını görüp teşhis ederek polise eşkâl vermiştir.
Papila Oteli’nin önünde, olay sırasında orada olmayan; o gece Jandarma Komutanlığı binasının önünde Rus uyruklu kadınların da olduğu bir arabada tespit edilen başka birine, saldırganlardan Temel Akdeniz tarafından olay sırasında kullanılan bıçaklar verilmiş ve bıçakları alan şahıs kaçmıştır. Bununla ilgili bilgi ve tanıklıklar polis tutanakların da mevcuttur. Daha sonra öğrendiğimize göre saldırganlardan Temel Akdeniz’in 25 ayrı gasp, hırsızlık, yaralama, uyuşturucu satıcılığı v.b suçtan yargılandığı ve buna rağmen serbestçe sokaklarda dolaştığı ortaya çıkmıştır. Yaralılardan Barış Akbıyık’ın ameliyatı tam olarak 5 saat sürmüş, altı ünite kan verilmiştir.
Ameliyatın uzun sürmesi ve Barış Akbıyık’ın hayati tehlikeyi bir türlü atlatamaması, Barış Akbıyık’ın dışarıda bekleyen arkadaşları, akrabası ve dostlarının tepkisinin doğal olarak artmasına yol açmıştır. Ameliyat sonrasında doktorun açıklaması şöyle olmuştur: ‘Henüz hayati tehlikeyi atlatamamıştır, hayati tehlikeyi atlatabilmesi için 24 saat geçmesi gerekmektedir’. Saldırganların, adliyeye getirileceğiyle ilgili duyum alan Hopa halkı; olaydan iki ay önce başka balıkçılar tarafından, Hopalı bir vatandaşın bıçaklanarak öldürülmesi olayını, iki sene önce yine balıkçılar tarafından Hopalı bir vatandaşın bıçaklanarak ağır bir şekilde yaralanması olayını, bir sene önce festivale saldıran ve bunun sonucunda Hopalı bir vatandaşın ağır bir şekilde bıçaklanarak yaralanması ve diğerinin burnunun kırılması, belediye camlarının kırılması, belediye asansörünün kullanılmaz hale getirilmesi olayını hatırlamış ve doğal olarak uzunca bir dönemdir biriktirdiği, geleceğiyle ilgili kaygılarını dile getirmek için kaymakamlık binası önünde birikmeye başlamıştır.
Maliyenin ve Nüfus İdaresinin de içinde bulunduğu Hopa Kaymakamlık Binası’nın kullanımı polis tarafından halka kapatılmıştır.
Saldırganların adliyeye getirilişinden sonra, saat 14.00 dolaylarında 26 Şubat akşamı olay sırasında orada olan arkadaşlarımızdan üçü ifade vermek için adliyeye gitmiştir. Adliyede üç arkadaşımıza, polis tarafından çağrılan MHP’li bir vatandaş ve polis tarafından saldırıda bulunulmuş, bu olayla dışarıda biriken kalabalık provoke edilmiştir.
İçerideki sesleri duyan Hopa halkı ‘gençlerimizi bıçakladılar, şimdide ifade vermek için adliyeye giden arkadaşlarımıza mı saldırıyorlar?’ diyerek arkadaşlarımızın akıbetini öğrenmek için kaymakamlık binasına girmeye çalışılmış ve bunun sonucunda çıkan arbede de kaymakamlık giriş kapısının camlarının iki tanesi kırılmıştır. Camların bir kısmının içerideki sivil giyinimli bir polis tarafından kırıldığı bizler ve dışarıdaki diğer arkadaşlarımız tarafından tespit edilmiştir. Arbede sırasında bizler kalabalığı dışarı çıkartmak ve olayı yatıştırmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Kalabalıkta asla bir linç girişimi düşüncesi akla gelmemiştir. Bunun sonucunda kalabalık kaymakamlık binasının dışına çıkarılmıştır.
Saat 14.45 dolaylarında, daha sonra dışarıda bekleyen kalabalığa önce Kaymakam, sonra Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı tarafından dağılın açıklaması yapılmıştır, kalabalık da doğal olarak bu vakaların daha önce de yaşanmış olmasından ve bu olayları gerçekleştiren saldırganların yakalanmaması ve serbestçe dolaşmasından kaynaklı olarak dağılmamayı tercih etmiştir. Bunun üzerine Kaymakam ve Emniyet Müdürü bizden şu ricada bulunmuştur: “Bize yardımcı olun ve kalabalığın dağılmasını sağlayın” Bunun üzerine tutuklu arkadaşlarımızdan biri megafonla “toplumsal tepkimizi gösterdik artık olay hukuka yansımıştır hepinizin duyarlılığı için teşekkür ederiz artık dağılalım” diye seslenmiştir. Tutuklu diğer arkadaşlarımızın da çabasıyla kalabalık kısa bir sürede dağılmıştır. Kalabalık dağıldıktan sonra sanki olağanüstü bir durum varmış gibi, bölgeye kalabalık güvenlik ekipleri ve Jandarma Komando Birliklerinin gelmesi, Hopa halkını terörize etmiş ve bunun üzerine kalabalık tekrar toplanmıştır. Bir süre sessiz bekledikten sonra bizim talebimiz üzerine dağılınmıştır.
Olaylardan bir gün sonra, Kaymakamlık tarafından organize edilen “huzur” toplantısına katılan tüm kurum ve partiler, olayı bir demokratik tepki olarak değerlendirmelerine rağmen, CHP’li Belediye Meclis Üyesi Şenol Topaloğlu, MHP İlçe Başkanı Mustafa Yeğenoğlu ve CHP İlçe Başkanı Fehmi Ustabaş’ın Hopa halkını suçlayıcı yaklaşımları (görevlerini yerine getirmişler!) ile yapacakları operasyon için “meşru” desteği bulmuşlardır. 3 Mart sabahı olaydan 4 gün geçtikten sonra Artvin polisi, Hopa polisi ve jandarma, panzerler,
zırhlı araçlar eşliğinde sabah saat 03.00 ve 07.00 arasında; sanki 26 yıl öncesindeymişiz gibi köylere, mahallelere ve evlere baskın düzenlendi ve bu baskın sonucunda 27 kişi gözaltına alınıp, savcılığa getirildik.
Polis tarafından adreslerimizin bilinmesine rağmen; Hopa’da köylü, esnaf ve öğrenci olan bizlerin adliyeye çağırılıp ifadelerimizin alınması mümkünken olağanüstü bir biçimde evlerimize baskınlar düzenlediler. Savcılıkta alınan ifadelerimiz sırasında polisler tarafından; hiç cam kırmamamıza rağmen, kalabalığı dağıtmamıza rağmen ve hiçbir polise vurmamamıza rağmen, hakkımızda yalan beyanlar ve ifadeler verilmiştir. Yine arkadaşlarımızdan öğrendiğimize göre biz adliyede iken dışarıda bizim için gelen arkadaşlarımıza polis kötü davranmış, kaymakamlık binasıyla park arasındaki yoldan yürümelerine bile izin vermemişlerdir. Adliyede yine polisin verdiği yalan beyanlara karşı çıkmamız sırasında polisler tarafından bizlere şiddet uygulanmaya çalışılmış ve bir arkadaşımızın gözüne dipçikle vurulmuş ve arkadaşımızın gözünün morarmasına neden olunmuştur. Savcılıkta alınan ifadelerden sonra savcılık tarafından 4 kişi serbest bırakılmış ve 23 kişi savcılığın tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilmiştir.
Yine bütün bu süre içinde bizleri merak eden yakınlarımız ve arkadaşlarımızın bizle görüşmesine izin vermemişlerdir. Mahkemede alınan ifadeler sonucunda 3 arkadaşımız serbest bırakılmış ve bizimle ilgili( 20 kişi) olarak da tutuklanarak Artvin cezaevine gönderilmemize karar verilmiştir. Artvin’e cezaevine götürülmemiz sırasında polis bilinçli olarak dışarıdaki arkadaşlarımızı provoke etmek için bizlere saldırmıştır. Polis bize saldırırken ve otobüslere bindirilirken, tutuklamaları ve polisin uyguladığı şiddeti protesto etmek için, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Kaymakam İstifa” şeklinde sloganlar attık. Dışarıda toplanmış olan kalabalık da bizlere alkışlar ve sloganlarla destek verdi. Sloganlarımızı cezaevi koğuşuna girene kadar sürdürdük.
Belli ki Hopa’da başka bir yaşam mümkündür anlayışıyla demokratik, dayanışmacı bir toplum uğraşı veren Hopalıların çabaları, Hopamızı uyuşturucu, fuhuş ve ahlaksızlığın merkezi yapmaya çalışanları rahatsız ediyor. Hopa’da huzursuzluk yaratılarak bu dayanışmacı kültürün gelişmesi engellenmeye çalışılıyor. Hopalıların tepkisi kendi yaşamına ve geleceğine sahip çıkmaktır, can güvenliğini korumaktır.
Bıçaklı saldırı tüm Hopa halkınadır… Hopalıların tutuklamalara neden olan tepkisi haklıdır… Bir birikimin sonucudur.
Bizler Hopa’nın devrimci insanlarıyız… Biliyoruz ki adalet yerini bulacak… Rüzgar eken fırtına biçecek.. Hopa’da 1980’le kesilmeyen kesintisiz devam eden devrimci mücadeleyi anlamayanlar bir kez daha görecekler ki daha fazla insan devrimci saflarda yerini alacak. İlköğretim, lise çağındaki çocuklar bu olayı ve içinde yer alanları heyecanla anlatacaklar. Son yirmi yıldaki gelenekte olduğu gibi ağabeyleri ve ablaları gibi devrimci olmaya çalışacaklar. Hopa’da devrimci olmamak ayıp bir şeydir. Devrimci olmayana kimse itibar etmez. Tıpkı yakın arkadaşımız Kazım Koyuncu’nun “Ben devrimciyim” demesi gibi. Hopa’da yerel iktidarının önünü tıkamak için polis ve işbirlikçileri tarafından bu olay planlanmıştır. Hopa’da 12 Eylül manzaraları yaratmaya çalışmak işe yaramaz. Daha fazla insanın devrimcileşmesine neden olur. Bu da bizler açısından hayırlıdır.
14 gündür cezaevindeyiz. 14 yıl da yatabiliriz. Bu bizim için onurdur. Biz halkın endişesine ve sorununa sahip çıktığımız için buradayız. Ama bunu yapamazlar. Bizi içerde tutamazlar, çünkü biz ha(l)klıyız. Ha(l)k vicdanında çoktan işbirlikçileri, korkakları yargıladı. Uyuşturucu tacirlerini, kadın ticareti yapanları ve bunlara göz yumanları yargıladı. İlahlar bizim içerde olmamızı istiyor. Çünkü biz onların rant düzenlerine çomak sokuyoruz.
Bizler Halkevleri ve ÖDP üyeleriyiz. Aramızda bu kurumların şube başkanları, il, ilçe yöneticileri de var. Çoğumuz genç ama aramızda 1987’den bugüne yüzlerce kez gözaltına alınmış, işkenceler görmüş insanlar var. Azımızın ilk gözaltısı, çoğumuzun ilk cezaevi deneyimi. Şimdi sabahları spor yapıyoruz, okuyoruz, tartışıyoruz. Binin üzerinde insan ziyaretimize geldi, daha fazlasına ziyaret için izin verilmiyor savcılıktan, en fazla selamları gelebiliyor bize. Duruşma günümüz Hopa’nın şenlik günü olacak. Gelin görün ya da kulak kabartın.
Artvin Merkez Kapalı Cezaevinden DEVRİMCİLER
Hepinize en içten devrimci selamlar…
Yusuf Aslan Yenigül
Hasan Aküyüz
Mümin Yılmaz
Kenan Yağcı
Candaş Hacımuratoğlu
Haydar Akbıyık
Muhammet Akbıyık
Özgür Hacımuratoğlu
Ali Aksu
Erdal Vaiç
Yüksel Başar
Dursun Ali Koyuncu
Gökhan Genç
Suat Topaloğlu
Ümit Karaibrahimoğlu
Metin Başar
Can Okay Yılmaz
Ferdi Gümüş Kaya
Adem Yılmaz
Şükrü Akbıyık