BATİS Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkan Metin BURAK 2003 ortalarından bugüne kadar Türkiye’nin gündemi haline gelen Tekstil işkolunda kriz çığırtkanlığı yapılmaktadır. Kriz var mı ?, Yok mu ?, Kriz varsa nedenleri ve çözümleri ile ilgili BATİS-Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikasının görüşlerini almanızdan dolayı örgütümüz BATİS adına saygılar sunuyoruz. 1-Tekstil sektöründe kriz var mı ? Tekstil […]
BATİS
Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası
Genel Başkan Metin BURAK
2003 ortalarından bugüne kadar Türkiye’nin gündemi haline gelen Tekstil işkolunda kriz çığırtkanlığı yapılmaktadır. Kriz var mı ?, Yok mu ?, Kriz varsa nedenleri ve çözümleri ile ilgili BATİS-Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikasının görüşlerini almanızdan dolayı örgütümüz BATİS adına saygılar sunuyoruz.
1-Tekstil sektöründe kriz var mı ?
Tekstil sektöründe, Tekstil Sektörü kurulduğu tarihten bugüne, Türkiye’de hiç kriz olmamıştır. Bugünde Tekstil sektöründe kesinlikle kriz yoktur.
2-Bir kriz söz konusu ise kaynağı nedir, hangi boyutlardadır ?
Kriz Tekstil İşkolunda “tekel entegre” büyük iş yerlerin yarattığı KDV’yi, Sigorta primi, Gelir vergisi, İşsizlik Sigortası Primi, Elektrik, Su, Doğalgaz girdilerini düşürttürme ve döviz kurlarını yükselttirme krizidir. Krizin boyutu hiç parasız, pulsuz akşamdan sabaha işyeri açan, tekellerin fason işini yapan firmalardan, yine tekeller kriz varlığını gösterme uğruna, fason verdikleri işleri keserek, fason çalışan iş yerlerin kapanmasına neden olmaktadır. Ama kapanan işyerlerinden daha fazla açılan işyerleri var. Ayrıca büyük “tekel entegre” işyerleri sürekli olarak teknolojik yeniliklerle fason verdikleri işleri kendileri üretmektedir.
3-İşkolunun sorunlarına çözüm aranırken neden sendikalar dikkate alınmamıştır ?
Dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın, sendikalar Devletten-Hükümetten bağımsız emekten yana emekçi halkın önderliğini yapan güçlü bir muhalefettir. Türkiye’de ise Devletin veya Hükümetin kuyrukçusu durumuna düşerek, sendikal bürokrasi, sendikaları emekçi halktan uzaklaştırmış ve güçsüzleştirmiştir. Güçsüz olan bir örgütü hiçbir ülkede kapitalist sistem dikkate almaz. Güçsüz örgütlerde kapitalist sistemin, Türkiye’de bazı sendikaların yaptığı gibi kriz borazanlığını yaparlar.
4-Hükümetin aldığı kararların, çözüm konusunda katkısı ne olacaktır ?
Çözülecek bir sorun yok ki, hele, hele AKP emekçi halkı köle gibi gören bir Hükümetin kararları ne olabilir. Olsa, olsa kapitalist tekellere KDV, Sigorta primi, Gelir vergisi, Elektrik, Doğalgaz, Su gibi giderlerde indirim yaparak kârlarını artırırlar. Kapitalist sistem için yapılan indirimlerin karşılığını, emekçi halkın zorunlu ihtiyacı olan, Arsa ve ev vergileri, Kira stopajı, Elektrik, Su, Doğalgaz, Telefon, Sağlık, Eğitim gibi giderlerini yükselterek çıkarır. Kısacası hükümetin kararları Emekçi halka kazıktır !
6-Önümüzdeki süreçte tekstil sektörünün eğilimleri nelerdir ?
Tekstil sektörü bir taraftan girdileri düşürürken, bir taraftan tekelleşmeye yönelmektedir. Biz çok iyi biliyoruz ki, Türkiye’de tekstil ürünleri %500 kârlarla satılıyordu, hem de kalitesiz kumaşlar. Elbette Çin ve Hindistan gibi %10-50 arası kârları yeterli gördüğü ülkeler karşısında halen Türkiye’de doymak bilmeyen Tekstilci kapitalist sermaye sahibi tekeller, kalitesiz kumaşları %100-200 karlarla satmak için direnirler ise, Çin’e ve Hindistan’a yetişmek mümkün değildir.
5-7-Sendikanızın tekstil sektörüne yönelik ne gibi çözüm önerileri vardır? Sektördeki işsizlik, örgütsüzlük, ücretler, sosyal güvenlik ve üretim koşullarından kaynaklanan sorunlarını aşmak için geliştirdiğiniz bir mücadele stratejisi ve modeli var mı ?
BATİS-Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikasının “Çözüm” önerileri; Mesele Dünyada Pazar sorunu ise, çözüm Dünya pazarına girebilmek için, Kalite ve üretimdeki performansı artırmak zorundasınız. Kalite ve Performansı artırmanın yolu eğitilmiş emekçi ve işyeri yetkilileri ile olur. Kaliteyi ve Performansı teknolojik gelişmelerden dolayı tek taraflı makine sayılarını artırarak işyerlerinden işçi çıkararak artıramazsınız. Kaliteyi ve üretimdeki performansı makine sayısı azaltarak yapacaksınız, Kaliteyle Pazar bulacaksınız, Performansla üretimi ucuza getireceksiniz. Bir örnek verilecek olursa, daha 2000 yılından önce yerli 90 santim genişliğinde 6 dokuma makinesinde bir işçi günlük 8 saate 150 metre kumaş üretirken bugün aynı işyerinde 3 metre genişliğinde en az 10 dokuma makinesinde çalıştırılan bir işçi bir vardiyada 8 saatte 1440 x 24 saate = 4.320 metre kumaş üretmektedir. Makine fazlalığından dolayı Kalite %50-75 Üretimde Performans %50-75 arasıdır. İşçiye baktırılan Makine sayısını 5’e düşürdüğünüzde işçilerin üzerinden iş yükünü kaldırarak Kalite %75-100 Üretimdeki Performans %75-100 artar. Kalite ve Performans artışıyla İşsizliği de kısmen kaldırır.
Türkiye’de işsizliği kaldırmak çok basit, Türkiye’de DİE’nin istatistiklerine göre (4 Dört milyon 500 beş yüz bin) emeklinin (3 üç milyon 200 bini) çalıştırılmaktadır. Yine DİE’nin istatistiklerine göre Türkiye’de Kanunun çalışmaya yasak kıldığı 6-15 yaş arası (3 üç milyon 824 sekiz yüz yirmi dört bin çocuk işçi çalıştırılmaktadır. Tekstil sektöründe çalışan 4 milyona yaklaşık işçinin Ulusal Bayram Genel tatil günleri dahil haftanın 6 günü hatta ayda en az 2 Pazar Konfeksiyon kısmında çalışanların çalışma saatleri 08.oo/22.oo arasıdır. Dokuma ve Boyahane kısmında çalışanların ise %75 civarı 08.oo/20.oo- 20.oo/08.oo arasıdır. Mağaza kısmında ise 08.oo/20.oo arasıdır. Tekstil sektöründe hiç tatil yapmadan 30 gün boyunca çalıştırılan işyeri sayısı çok yüksektir. Tekstil sektöründe çalışan işçileri %75’e varan kısmına yıllık izin kullandırılmaz. Hatta ücretleri de ödenmez. Tekstil İşkolunun dışında, özellikle Hizmet sektörü ve Metal sektöründe işçilerin en az %70’i Ulusal Bayram,Genel tatil ve Pazarlar dahil günlük en az 12 saat çalıştırılır. Yıllık izinleri de kullandırılmaz. Türkiye’de Hizmet ve Metal işkolunda 10 milyonun üzerinde işçi çalıştırılmaktadır. Tekstil-Hizmet-Metal sektörlerinde 15 milyon civarı işçinin en az %70’inin aylık net ücretleri asgari ücretin en az %50 fazlasıdır. Ama Sigortaya bildirilen ise asgari ücrettir.
Kayıt dışını kayıt içine almak için sigortasız işçileri sigortalı yaparak, Sigortaya düşük bildirilen aylık ücretleri ve hiç bildirilmeyen fazla mesailer ile ikramiyeleri bildirerek bu kaynaktan, Emeklilerin taban aylık ücretlerini en az 750,00 YTL.olarak belirleyip emeklilerin çalışmasını engelleyerek,16 yaşına kadar Çocukların çalışmasını engelleyerek, Ulusal Bayram, Genel tatil, Pazar çalışmalarını tamamen ve haftada 45 saatin üstündeki çalışmaları kaldırarak, işçilerin yıllık yorgunluğunu atması için, ücretli izinlerini kullandırarak, Teknolojik gelişmelerden işçiler yararlandırıldığında Türkiye’de en az 15 milyon işçi daha istihdamı yaratılacaktır.
Örgütsüzlük sadece 1980 sonrası değil, 1980 öncesi de ciddi bir örgütlülük yoktu. 1980 öncesi ciddi bir sınıf örgütlenmesi olsaydı, darbeciler darbe yapmaya cesaret edemezdi. Örgütsüzlüğün temel nedeni sendikaların sınıf mücadelesinden kopuk olması, sadece ücret sendikacılığı yapmasından kaynaklanmaktadır. Halbuki 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 s.İş Kanunu İş Güvencesi yönüyle örgütlenmenin önünü kısmen açmaktadır. Lakin sorun işçi sınıfı ile sendikalar arasındaki iletişim aşırı derecede açılmıştır. BATİS İşçi sınıfı ile iletişimi sınıfsal mücadele çizgisinde ilerletmektedir.
BATİS İşsizliğin,Yoksulluğu getirdiğini, işsizliğe karşı emeklilerin, çocuk işçilerin çal
ıştırılmaması, Fazla mesailere kalınmaması, Yıllık izinlerin kullanılması, teknolojik gelişmelerin getirdiği fazla makineye bakmanın önüne geçmek için gerek Seminer, Konferans, Panel, Sempozyum düzenleyerek, basın açıklaması ve fiili eylem yaparak, işyerlerinin önlerinde bildiri dağıtarak, basın vasıtasıyla eğitim şekliyle işçilerle iletişim kurarak çalışmalar yapmakta ve etkili olmaktadır. BATİS 2003 Ağustos ayından bugüne 200 ün üzerinde işyerinde kayıt dışı işçi çalıştırmanın, işçi çıkışların, Sigortasız işçi çalıştırmanın, Sigortaya düşük ücret bildirmenin, fazla mesai yaptırmanın, yıllık izinleri verilmemenin önüne geçmiştir. Ayrıca yaptığımız bu mücadele sonucu işçilerin aylık ücretleri de, Toplu İş Sözleşmesi yapmaya yetkili sendikaların sözleşme yaptığı işyerlerinden daha iyi düzeyde ücret almaktadır.
8- Eğer problem uluslararası ise, uluslararası işçi örgütleriyle ortak kampanya ve eylemler içinde bulunmayı düşünüyor musunuz? Sorun Çin, Hindistan gibi ülkelerin ucuz emek kozunu kullanarak tekstil sektöründeki yatırımları kendi topraklarına çekmeleriyse; bu çekimin yarattığı işsizlik tehdidi karşısında ucuz işçilik sineye mi çekilecek yoksa uluslararası bir mücadeleye dönük somut adımlar mı atılacaktır?
İşsizlik dünyada Türkiye’den daha fazla kötü boyutlardadır. Birleşmiş Milletlerin raporlarına baktığınızda Dünyada 250 milyonun üzerinde 5-14 yaş arası çocuk işçi çalıştırılmaktadır. İşsizlik emeğin değerini düşürmektedir. Sadece Türkiye’de işsizliğin kaldırılması Türkiye işçi sınıfına çok fazla bir şey kazandırmayacaktır. Elbette ki Uluslar arası örgütlerle İşsizliğin ve Yoksulluğun, kaldırılmasına yönelik kampanya ve eylemler içinde bulunmayı düşünüyoruz. En büyük Mücadele Emperyalist-Kapitalist Sistemin Yeni Neoliberal politikalarına karşı çitti bir mücadele vermektir. Türkiye ve Uluslar arası sınıf mücadelesi geliştirilir ise Çin, Hindistan gibi ülkelerdeki ucuz işçilik, Çin ve Hindistan işçi sınıfının da ayaklanmasına neden olacaktır. Türkiye işçi sınıfı Devletten ve Hükümetten bağımsız sendikalarla ile yola çıkarak Uluslararası işçi sınıfı örgütlenmesini geliştirmesi gerekir. Mevcut Devlet ve Hükümet kuyrukçusu, Kapitalizmin temsilcisi gibi kriz borazanlığını yapan Sendikalarla Uluslar arası işçi sınıfı örgütlenmesini gerçekleştiremezsiniz.
17.3.2006
N0T: Tekstil Sektöründe krizin olmadığı iddialarımız doğrultusunda her alanda tartışmaya açığız.