Beraberce Sesimizi Yükseltelim ve kurtuluş için ve yobazlığa karşı azimli olalım. Bir 8 Mart daha geçti ve hâlâ Afganlı kadınlar yobazlık kıskacında tutsak. Amerikan devletinin emrindeki Karzai’nin ve yandaşlarının hainleri koruyan politikalarının devamı zaten yaralı halkımızın yaralarına mızrağı giderek daha da derinlere sokmaktadır. Ne zaman cani “Emirler” ve kumandanları iğrenç suçlar işlerlerse adalet önüne çıkmak […]
Beraberce Sesimizi Yükseltelim ve kurtuluş için ve yobazlığa karşı azimli olalım.
Bir 8 Mart daha geçti ve hâlâ Afganlı kadınlar yobazlık kıskacında tutsak. Amerikan devletinin emrindeki Karzai’nin ve yandaşlarının hainleri koruyan politikalarının devamı zaten yaralı halkımızın yaralarına mızrağı giderek daha da derinlere sokmaktadır. Ne zaman cani “Emirler” ve kumandanları iğrenç suçlar işlerlerse adalet önüne çıkmak yerine mükafatlandırılıyorlar ve yüksek makamlara getiriliyorlar.
Kadınlara ve çocuklara karşı işlenen cinayet, soygun, kaçırma ve tecavüz artık alışıla gelen şeyler oldu. Kadın intiharlarındaki oran giderek artmakta, uyuşturucu madde üretim ve dağıtımı genişlemekte ve milyarlarca dolarlık yabancı yardımlar ve halka ait kaynaklar iç edilmektedir. İşsizlik ve evsizlik giderek artmaktadır. Kabul Serina ve benzeri otellerin dünyanın kişi başına düşen gelirin en az olduğu bir ülkede açılması gelişme değil aslında canilar için şehvetli bir ortam yaratmak ve perişan bir hayat süren ülkenin çoğunluğuyla dalga geçmektir. Herkese tavizler veren hükümet en ufak sorunları bile çözmekten acizdir. Ülke kargaşa içindedir.
Afgan ulusunun son dört yıldaki tecrübesi göstermiştir ki Karzai hükümeti için halkın isteği değil caniların çıkarları daha önemidir. Karzai karşılıklı çıkarları yüzünden canileri Afganistanda yok etmez ve edemez.
Başkanlık seçimlerinde halkın çoğunluğu cani yobazları cezalandıracağı umuduyla Karzai’ye oy verdiler. Fakat o halkın oylarına ihanet etti. Bu nedenle parlemento seçimlerinde umutsuz ve ihanete uğramış halk, oy vermiş olsa da olmasa da, artık parlementonun yapılanmasının kapalı kapılar ardında şekilleneceğini biliyordu. Ülkeyi ve halkı baskı altında tutan yasaları geçirebilmek ve uygulayabilmek için ve “ABD ve Afganistan arasındaki stratejik anlaşma” gibi baskıcı anlaşmaları meşrulaştrmak için Jehadi cellatlarını parlementoya getirildi.
Hükümet, mahkeme ve parlementonun cani Taliban ve “Kuzey İttifakı”nın baskısı altında olduğunu RAWA defalarca belirtti.
Gülbuddini, Parçami ve Haliki kalleşleri’nin zavallı halka bir yararı olamaz. İşbirlikçilerin RAWA’ya, hükümete karşı hep olumsuz eleştiri ve saldırılarda bulunmak gibi dayanaksız suçlamalarına karşı hainlik ve rüşvetçilik hükümetin köklerine kadar o kadar işlemiştir ki bunların iğrenç kokusu sadece dünyanın en itibarlı yayınlarında basılmakla kalmadığı gibi, anti-narkotik bakan denilen Habibullah Kaderi ve eski içişleri bakanı Ali Ahmed Celali de hükümetin mafya tarafından idare edildiğini doğrulamaktadırlar.
Bu şartlar altında Londra Konferansı’nda söz verilen 10 milyar dolar halk için kullanılmayacak, daha önceki 12 milyar dolar gibi, ABD’ye sadakatını satın almak amacıyla “Kuzey İttifakı”nın cebine girecektir.
Canilerin yardımıyla masum Rahimelerin, Eminelerin, Nadyaların, Gulberlerin, Saimelerin kanı yere akıtıldığında Bakanlar Kurulu’ndaki yobazların destekçisi kadınların bulunması halka ve dünyaya “Bakın, Afganistanda kadınlar ne kadar özgürlük kazandılar” diyebilmek için hükümetin elinde bir alet olmaktan öteye geçememektedirler. Bu kadınların parlementodaki çoğu kadınlarla beraber aynı Sayaf, Rabbani, Kenani, Gülbuddin gibi Afgan halkının yaşadığı zulümle en ufak bir alakaları yoktur.
Bugüne kadar Assadullah Sarwari’ye siğınak sağlayan “Kuzey İttifakı”, bugün, onu ölümle cezalandırırlarsa Afgan halkının ondan daha berbat canileri yargılama taleplerinin yok edilebileceğine karar verdi.
Halkımız, özellikle de yas tutan kadınlarımız bu dindar faşist ve Sovyet kuklalarının ne pahasına olursa olsun, adalet önünde cezalandırılmaları için ellerinden geleni yapacaklardır. Çünkü halkımız artık anladı ki bu namussuzlar devrilinceye dek özgürlüğün, demokrasinin ve refahın doğuşunu göremeyeceklerdir.
“Kuzey İttifakı” ve onun Gülbuddini, Talibi ve El-Kaide’li ağabeyleri ile olan zorlu ve şiddetli mücadelemizde yalnız değiliz. Iran, Kürdistan, Filistin, Türkiye, Latin Amerika ve diğer ülkelerin kadınları demokrasi ve yobazlık vebasına ve savaşa karşı mücadelelerini sürdürmekteler. Onlara katılıyoruz ve yobazlığa ve destekçilerine karşı kararlı mücadelemizi yoğunlaştırarak dünyanın her yerindeki kadın hareketlerine yardım etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz.
İran’da ve tüm dünya’da tutuklu, özgürlükçü kadınlara saygılar!
Yaşasın Afganistan’daki ve tüm ülkelerdeki dayanıklı kadınların dayanışması!
Kahrolsun Afganistan’ın ve insanlığın en büyük belası yobazlar!
RAWA’nın ve cani yobazlara karşı demokrasiyi savunan tüm kişilerin ve örgütlerin şanlı bayrağını yükseltelim.
Afganistan Devrimci Kadınlar Örgütü (RAWA)
8 Mart, 2006 – Kabul
G.Y.