Latin Amerika, son dönemde hem neoliberal politikaların bütün şiddetiyle uygulandığı, hem de neoliberalizme karşı sol hareketlerin giderek geliştiği, hatta iktidara taşındığı bir kıta. Bir yanda Bolivya ve Venezüella’da olduğu gibi neoliberalizme karşı inatla direnen, öte yanda Brezilya’da olduğu gibi neoliberalizmle açık uzlaşma eğilimleri gösteren sol hükümetlerin varlığı, kıtayı sosyalistler için önemli bir odak noktası haline […]
Latin Amerika, son dönemde hem neoliberal politikaların bütün şiddetiyle uygulandığı, hem de neoliberalizme karşı sol hareketlerin giderek geliştiği, hatta iktidara taşındığı bir kıta. Bir yanda Bolivya ve Venezüella’da olduğu gibi neoliberalizme karşı inatla direnen, öte yanda Brezilya’da olduğu gibi neoliberalizmle açık uzlaşma eğilimleri gösteren sol hükümetlerin varlığı, kıtayı sosyalistler için önemli bir odak noktası haline getiriyor. Bu tabloya sol hükümetlerle farklı düzeylerde etkileşen toplumsal muhalefet hareketlerinin dinamikleri de eklendiğinde, Latin Amerika’daki gelişmelerin analizi daha da önem kazanıyor. Üç aylık sosyal bilimler dergisi Praksis’in 14. sayısı, “Latin Amerika Dersleri: Neoliberalizm, Krizler ve Toplumsal Mücadele” başlıklı dosyada bu gelişmeleri nedenleriyle birlikte tartışan ve kapitalist küreselleşme ile mücadele olanakları açısından bazı dersler çıkarmayı amaçlayan yazılara yer veriyor.
İlk yazı Çiğdem Çidamlı’nın. Çıdamlı yazısında son dönemde Latin Amerika’daki sol yükselişe damgasını vuran “yeni toplumsal emek hareketleri”nin politik dinamikleri üzerine odaklanıyor.
Steve Ellner, James Petras’ın tabandan toplumsal hareketleri temel alan yaklaşımını Latin Amerika’da sol stratejilere ilişkin tartışmanın temel referans noktalarını temsil eden üç ana yaklaşımdan biri olarak ele alıyor. Ellner’in tartıştığı diğer iki ana yaklaşım ise Meksikalı akademisyen-politikacı Jorge Castañeda’nın merkez-sol yaklaşımı ile Şilili Marksist kuramcı Marta Harnecker’in anti-neoliberalizme öncelik veren yaklaşımı. Ellner’e göre, bu üç yaklaşım arasındaki fark, nesnel ve öznel koşullara ilişkin farklı değerlendirmelerinden kaynaklanıyor.
Greg Albo ise solda geniş bir kesimin Chávez olgusunda daha önceki devrimci süreçlerin geleneksel çizgisini aradıklarını belirterek Venezüella deneyiminin sol için öneminin neoliberalizm ve küreselleşme ile geçen son yılların bütün yıkımlarından sonra, sadece “ne olmak istemediğimiz” sorusunu sormakla kalmayıp, “ne olmak istediğimiz” sorusunu yeniden sormasında olduğunu öne sürüyor.
Fuat Ercan yazısında Nisan ayında Venezüella’ya yaptığı gezide elde ettiği izlenimleri tarihsel bir perspektifle birleştirerek daha soyut düzeyde bazı kavramsal tartışmalara çekmeyi amaçlıyor. Bu amaçla Bolivarcı devrim sürecini Latin Amerika’da kapitalizmin gelişme özellikleri ve Venezüella’nın bu gelişme çizgisi içindeki özgünlükleri bağlamında ele alıyor.
Sungur Savran, yazısında son yılların en güçlü ve radikal işçi sınıfı partisi olan ve uluslararası sol için de bir model haline gelen Brezilya İşçi Partisi’nin (PT) nasıl ve neden neoliberalizme ve kapitalizme teslim olduğunu sorgulayarak, bu süreçten sol adına bazı dersler çıkarmayı amaçlıyor.
Aylin Topal yazısında Meksika’nın yerelleşme politikalarına odaklanarak, neoliberalleşme ve demokratikleşme süreçleri arasındaki ilişkiyi araştırıyor.
Gastón Beltrán’ın yazısı, Arjantinli sermaye çevrelerinin 1980’li yıllarla başlayan neoliberal politikalarının iç dinamiklerle desteklendiğini gösteriyor.
Arjantin üzerine ikinci yazımız, bu durumun somut örnekleri olan işsizler hareketi, mahalle meclisleri, yol kesme eylemleri ve fabrika işgalleri gibi bir dizi yeni mücadele biçimi üzerine.
Emilia Castorina yazısında post-modern, post-kalkınmacı ve post-kolonyal perspektiflerin yeni toplumsal çatışma biçimlerine duyulan ilgiyi yeniden canlandırmakla birlikte, işsizler hareketi, mahalle meclisleri, yol kesme eylemleri ve fabrika işgalleri gibi bir dizi yeni direniş biçimini yanlış yorumladıklarını ve bu hareketlerin kendilerine özgü yanlarını açıklayamadıklarını iddia ediyor.
Michael Löwy yazısında, bugün Brezilya ve bütün Latin Amerika’daki en önemli toplumsal hareketlerden birisi olan MST’nin, ideolojik olarak “özgürlük teolojisi” olarak adlandırılan yeni bir hristiyan sosyalizmine dayandığını vurguluyor.
Latin Amerika Marksizminin en önemli teorisyenlerinden olan ve aynı zamanda Peru Sosyalist Partisi’nin ve Peru İşçi Konfederasyonu’nun kurucusu olan José Carlos Mariátegui, bu konuşmasında enternasyonalizmin gerçekleştirilebilir bir ideal olduğunu vurguluyor.
Greg Albo’yla bir sunuş yapmak üzere geldiği İstanbul’da yaptığımız söyleşide kendisine günümüzde kapitalizmin doğası, devletin dönüşümü, kapitalizme karşı sürdürülen farklı direniş biçimleri, alternatif küreselleşme hareketleri ile sınıf siyaseti arasındaki ilişki ve sınıf siyasetinin sorunları üzerine bir dizi soru yönelttik.
Cenk Saraçoğlu’nun yazısı ise Türkiye’deki ve Irak’taki Kürt hareketinin ideolojik ayrışmasının tarihsel kökenlerine Ortadoğu’daki Kürt dinamiğinin ABD’nin Irak işgaliyle uğradığı dönüşümleri kavramaya yönelik tarihsel arka planı inceleyerek, güncel siyasi gelişmelere ilişkin bazı iç görüler sunmayı amaçlayarak eğiliyor.
Kemal İnal 2004-2005 öğretim yılında çeşitli pilot okullarda uygulanmaya başlanan ve resmi yetkililer tarafından eğitimde “reform”, hatta “devrim” diye tanıtılan yeni ilköğretim müfredatını irdeliyor.
Yasemin Özgün-Çakar yazısında bize Havana’da bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Kültür ve Kalkınma Kongresi’ne ilişkin izlenimlerini aktarıyor.
Demet Özmen ve Koray Yılmaz, H-J.Chang’ın Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü adlı kitabı ile I.Grabel’le birlikte yazdığı Kalkınma Yeniden adlı kitaptaki öne sürülen kalkınma yaklaşımına temel eleştiriler getiriyorlar.
Stephanie J. Smith’in yazısı ise Latin Amerika tarihinde cinsellik ve cinsiyet politikası üzerine üç farklı kitabı inceliyor.
Son olarak David Leaman, “Latin Amerika’da Popülizmin Değişen Yüzleri” adlı makalesinde dört farklı derleme kitabı inceleyerek Latin Amerika’da popülizm ve neo-popülizmin güncel bir değerlendirmesini yapıyor.
İÇİNDEKİLER
1. Ezilenler ve Siyaset: Yeni Bir Tarihin Başlangıcında-Çiğdem Çidamlı
2. Solun Hedefleri ve Latin Amerika’da Neoliberalizme Karşı Strateji Tartışması-Steve Ellner
3. Beklenmedik Devrim: Venezüella Neoliberalizme Karşı Çıkıyor-Greg Albo
4. Suskun Adamın Baladı: Latin Amerika Üzerinden Venezüella’ya Dair Düşünceler-Fuat Ercan
5. Venezüella Malı: Venezüella İşçisini Yeniden Keşfetme Çabası-Jonah Gindin
6. Brezilya’da Lula Faciası-Sungur Savran
7. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları-Aylin Topal
8. Küresel Süreç, Yerel Anlamlar: Arjantin’de Yapısal Reformların Yerel Aktörleri -Gastón J. Beltrán
9. Demos’un Politikaları ve Politikacıların Politikaları: Arjantin’den Alınan Dersler-Emilia Castorina
10. Brezilya’nın Topraksız Kırsal İşçi Hareketinin Sosyo-Dinsel Kökenleri-Michael Löwy
11. Enternasyonalizm ve Milliyetçilik-José Carlos Mariátegui
12. Greg Albo ile Söyleşi
13. Türkiye ve Irak’taki Kürt Hareketinin Evrimi Üzerine Tarihsel Karşılaştırmalı Bir Tartışma Çerçevesi-Cenk Saraçoğlu
14. Neoliberal Eğitim ve Yeni İlköğretim Müfredatının Eleştirisi-Kemal İnal
15. IV. Uluslararası Kültür ve Kalkınma Kongresi: Ortak Bir Direniş Aracı Olarak Kültür-Yasemin Özgün-Çakar
16. Merdiven mi Duvar mı? H-J.Chang ve I.Grabel’in Yaklaşımlarının Bir Eleştirisi-Demet Özmen-Koray Yılmaz
17. Latin Amerika Tarihinde Cinsellik ve Cinsiyet Politikası: Yeni Perspektifler -Stephanie J. Smith
18. Latin Amerika’da Popülizmin Değişen Yüzleri-David Leamen
GELECEK SAYILAR: 15. Sayı: Marksizm
ve Ölçek Sorunu, 16. Sayı: Gündelik Hayat ve Emek Süreçleri, 17. Sayı: Tarih Yazımı, 18. Sayı: Tarım Sorunu ve Kırın Dönüşümü, 19. Sayı: 1990’lardan Günümüze Türkiye’de Sınıf İlişkileri, 20. Sayı: Milliyetçilikler