Dünya’nın 25 Ocak seçimlerinin sonuçlarına ani ve acele tepki göstermesi kadar Hamas yöneticilerinin Türkiye ziyaretine verilen tepkiler için de erken denilebilir. İSTANBUL – 25 Ocak gecesinde Ankara’da yapılan bazı görüşmeler aslında Hamas’ın Siyasi Büro Şefi Halid Meşal ve beraberindeki heyetin Türkiye’ye gelmesinin sürpriz olmadığını gösteriyor. Çünkü o gece hem İsrail, hem de Filistin Büyükelçisi Ankara’da […]
Dünya’nın 25 Ocak seçimlerinin sonuçlarına ani ve acele tepki göstermesi kadar Hamas yöneticilerinin Türkiye ziyaretine verilen tepkiler için de erken denilebilir.
İSTANBUL – 25 Ocak gecesinde Ankara’da yapılan bazı görüşmeler aslında Hamas’ın Siyasi Büro Şefi Halid Meşal ve beraberindeki heyetin Türkiye’ye gelmesinin sürpriz olmadığını gösteriyor. Çünkü o gece hem İsrail, hem de Filistin Büyükelçisi Ankara’da bazı temaslarda bulunarak Türkiye’nin muhtemel gelişmelere karşı, aralarında, arabuluculuk seçeneğin de bulunduğu bir dizi “önlemler” almasını gündeme getiriyor.
Bu önlemler arasında, “İsrail’in tanınmaması”, “Ürdün Nehri’nden Akdeniz’ uzanan bir Filistin devleti, “silahlı kanadın dağıtılmaması” gibi hala Hamas’ın programında bulunan ve geçerliliğin koruyan bir dizi maddeden vazgeçirilmesi var.
Türkiye ise bu işe en kolay soyunacak ve en uygun ülke olarak kabul ediliyor. Washington ve Tel Aviv’le arasını düzelten AKP iktidarı, Ortadoğu’da, Suriye ve İran gibi meselelerde arabulucu olamasa bile “diyalog” sağlayan, “dolaylı mesaj taşıyan” bir ülke konumunda. Doğru ya da yanlışlığı tartışılan bu konum Hamas için de geçerli. Bu tabii ki ince ve riskli bir çizgi üzerinde yürümeye benziyor. Bu yüzden Hamas’ın Moskova’dan önce Ankara’yı ziyareti anlamsız değil. Bu temasın altında “birbirini anlama”, “benzer dilden konuşabilme” avantajı yatıyor.
Gazze’deki bazı akademisyenler, “AKP’nin aynı olmasa da benzer süreçlerden geçtiğini, bu süreçler konusunda Hamas’ın AKP’den öğreneceği noktalar olacağını” iddia ediyorlardı. Ortadoğu’da, Filistin’de AKP’ye bakışın zaman zaman eleştirel olsa da, yönetimler ve halkın eskiye göre Türkiye’ye daha yakın durduğu biliniyor.
İşte bunları bir araya getirince Hamas’ın Ankara ziyaretini ve bu ziyarette yapılan “telkinlerin önemini” daha da arttırıyor. Yoksa bu ziyaretin, AKP’nin tabanına hoş görünmek, İslam dünyasında öne geçmek gibi amaçla yapılmadığı ortada. Çünkü, son zamanlarda, işlerliği ve etkisi tartışılsa da Türkiye’ye biçilen “medeniyetler arası köprü görevi” Hamas’la ilişkiyi de içeriyor.
HERKES HABERDAR
Görüşmenin hükümet adına mı yoksa parti olarak mı gerçekleştiği görsel bir farklılıktan öte anlam taşımıyor. Çünkü bu ziyaretten hem ABD’nin hem İsrail’in haberdar edildiği, hatta “olur” alındığı yönünde güçlü işaretler var. ABD ve İsrail’in bir süredir Hamas’la el altından görüştüğü biliniyor. Eğer bir ikna ya da mesaj durumu söz konusu ise bunu Moskova’nın değil Ankara ve AKP’nin daha kolay gerçekleştirebileceği biliniyor.
Washington’un temkinli, Tel Aviv’in aşırı tepkisel olması da anlamlı: İsrail Hükümeti’nden farklı bir tavır beklemek hata olur. Ayrıca gösterilen tavrı (Öcalan-Hamas benzetmesi dışında) doğal karşılamak gerekir. Ancak İsrail’de resmi düzeydeki tepkilerin aksine farklı görüşler de mevcut. Örneğin 25 Ocak seçimlerini hemen arkasından yapılan bir kamuoyu yoklamasında, yoklamaya katılanların % 52’si Hamas’la görüşebileceğini belirtiyordu. Çünkü İsrail halkı Hamas’ın dışlandığı bir sürecin Partiyi daha da radikal ve saldırgan bir konuma iteceğini düşünüyordu. Üstünü üstlük, yıllardır düşman ilan edilmiş bir örgütten hemen yumuşama beklenemeyeceği de biliniyor.
DEĞİŞİM MESAJLARI ÖNCEDEN GELDİ
Hamas’a gelince: Hamas ve bölgeyi bilenlerin başından beri savunduğu tez, partinin siyasi sürece katılımı ile birlikte, hemen olmasa da kısa vadede küçük, orta vadede büyük değişikliklerin meydana geleceği, Hamas’ın programı ve çizgisini yumuşatıp daha ılımlı bir çizgiye yöneleceği yönünde. İpuçlarına gelince, birincisi, Hamas Oslo Anlaşmasını tanımamasına rağmen, Oslo Anlaşmasının bir gereği olan demokratik seçime girmiştir. Parti yetkileri seçim sonrasında neleri kabul edeceklerini ve bir ülkeyi yöneteceklerini bilmektedirler. İkincisi, Hamas’ın siyasi Büro Şefi Meşal’in 1967 sınırlarını telaffuz etmiş olması. 1967 sınırları Filistin Yönetimi’nin, Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği ama Hamas’ın ısrarla reddettiği bir sınırdır. 1967 sınırlarının telaffuz ediliyor olması dahi, hemen çözüm olacağı anlamına gelmemekle birlikte, tartışılabilir, konuşulabilir bir noktaya gelineceği anlamını taşımaktadır.
Son günlerde özellikle Gazze’de tam bir kanunsuzluğu hakim olduğu, sokakların denetlenmesi amacıyla bazı başıbozuk silahların toplanması, Hamas’ın etkisini göstermektedir. Yani örgütün istediği zaman, tam olmasa da (çünkü örgütler arası rekabet vardır) görece emniyeti sağlayacağı görülmüştür.
ILIMLI ÇİZGİYE KAYABİLİR Mİ?
Ilımlı bir çizgiye kayacak olan Hamas’ın sıkıştırılması ise hem halk hem de örgüt nezdinde içe kapanmayı, radikalleşmeyi ve hatta 3. İntifada’yı bile gündeme getirebilecektir. Hamas sıkıştırıldığı oranda desteği artacaktır. Bu yüzden izolasyon dünyanın isteğinin tersine Hamas’ı daha ılımlı bir çizgiye çekmeyecektir, en azından kullanılan yöntem ters tepecektir. Bu da sadece Filistin değil bölge için büyük tehlike oluşturacaktır. Bu yüzden örgütün zamana ihtiyacı vardır.
İçeride verilen sözler, yıllardır savunulan tezler göz önüne alındığında, bunlardan vazgeçmesi bugünden yarına mümkün değildir. Ama siyasetin gereği olarak “yönetme gerçeği” ile yüz yüze gelen Hamas “direniş örgütü” kimliğinden “partileşmeye” doğru evirilecektir.
Ayrıca, halk desteğini arkasına alan, birçok konuda kendinden emin olarak hareket etme ihtimali yüksektir.
“Barışın , barışa en çok karşı olanlarla daha kolay sağlandığı” bilinmektedir. Filistin gibi girift, karmaşık ve zor bir bölgede barışı sağlamak ne kadar zor olsa da barışın, dışlamayla sağlanmadığı bilinmektedir.
Bu yüzden Ankara teması ince bir ip üzerinde yürümeye benzetilse de önemli bir adımdır. İşe yarayıp yaramadığını ise zaman gösterecektir. Çünkü Ortadoğu gibi kaygan ve değişken bir zeminde kesin kanaatlerde bulunmak hiçbir zaman doğru değildir.
NTV – METE ÇUBUKÇU