Genelkurmay Başkanlığı, katman.info web sitesinin 15 Haziran 2005 tarihli 13. sayısında “Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Başbuğ, Washington’daki Türk – Amerikan Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’nin içine sokulduğu teslimiyeti apaçık ortaya koydu” başlıklı haberi için site kurucusu Mehmet Eymen hakkında dava açtı. İstanbul Basın Bürosu Savcılığı’nda 2005/2494 sayılı dosya ile açılan davaya konu yazısında katman, Genelkurmay […]
Genelkurmay Başkanlığı, katman.info web sitesinin 15 Haziran 2005 tarihli 13. sayısında “Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Başbuğ, Washington’daki Türk – Amerikan Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye’nin içine sokulduğu teslimiyeti apaçık ortaya koydu” başlıklı haberi için site kurucusu Mehmet Eymen hakkında dava açtı.
İstanbul Basın Bürosu Savcılığı’nda 2005/2494 sayılı dosya ile açılan davaya konu yazısında katman, Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ’un toplantılarına katılıp konuşmalar yaptığı Türk-Amerikan Konseyi’ni irdelemişti. Konseyin adının, FBI’da çalışırken işine son verilen Türk kızı Sibel Edmonds’un ABD aleyhine açtığı 10 milyon dolarlık tazminat davasının mahkeme belgelerinde de geçmekte olduğunu anımsatmış ve demişti ki, “Edmonds’un avukatları Roy W. Krieger ve Mark S. Zaid tarafından Columbia Bölge Mahkemesi’ne verilen 10 milyon dolarlık dava dilekçesinde Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren birçok konunun yanısı sıra Amerikan – Türk Konseyi’nden de söz edilmektedir. Edmonds, FBI’da çalışan bazı Türkler’in bu kuruluşlarla yakın ilişkisi olduğunu iddia ediyor ve bu kuruluşların uluslararası çok güçlü bir istihbarat ağına sahip olduklarını söylüyor. Dava dilekçesinin 6’ıncı sayfasında bu kuruluşlara ilişkin şu bilgilere yer veriliyor: ‘Edmonds’un FBI’da birlikte çalıştığı Melek Can Dickerson ve eşi Yarbay Douglas Dickerson, Sibel Edmonds ve eşine Amerikan Türk Derneği (ATA) ve Türk Amerikan Konseyi’nden (ATC) bahsederek bunlardan özellikle ATC için çalıştıklarını belirtmişler ve Edmondslar’ın bu kuruluş için çalışmalarını istemişlerdir.’
Amerikan – Türk Konseyi ATC’nin 14 Mart 2005 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşmaktadır : Emekli General Brent Scowcroft (The Scowcroft Group ve Avrupa Enstitüsü Yöneticisi), Mustafa Koç (Koç Holding), George H. Perlman (Lockheed Martin), Ronald L. Whitehead (The Whitehead Group), Charles R. Johnston, Jr. (Baker Donelson), Canan Büyükünsal (Yönetici Müdür), Engin Artemel (Artemel International), Elizabeth Avery (Pepsico, Inc.), Özer Baysal (Pfizer), Terence Bedford (Raymond James & Associates), Sedat Birol (Eczacıbaşı), Kern Everett Briggs (Eli Lilly), Andy Button (Boeing), Brian Cavey (Washington Group International), Sahir Erozan (Garsonlukla başlayıp ABD’de ünlü Cities restoranlarını kuran, ABD eski başkanı Clinton’ın danışmanı), Sherrie Grandjean (UT/Sikorsky), Tulu Gümüştekin (CPS Danışmanlık Şirketi), Charles D. Hartman (Alarko Holding), Emekli Albay Preston Hughes (Savunma ve Güvenlik Komitesi Eşbaşkanı), Carolyn B. Lamm (White & Case), Emekli Büyükelçi Alan W. Lukens (Gama Industries), John R. Miller (Raytheon), Donald Nelson (Altria Group Inc), Büyükelçi Mark Paris (AFOT – American Friends of Turkey – Türkiye’nin Amerikalı Dostları Kuruluşu), Emekli General Elmer D. Pendleton (Askeri Danışman), Ronald M. Singer (General Electric) ve Hal E. Sunar (2 Mayıs 2002’de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tahkim davası açan Kuzey Amerika Kömür Şirketi PSEG Yöneticisi).
Başbuğ’un da konuşma yaptığı bu yılki konferansta ABD ve Türkiye’nin “ekonomik ve politik ilişkilerinin yanı sıra sektörel temelde işbirliği olanakları ile sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak üzere uygun platform” yaratıldı. Konferansta enerji, inşaat, IT ve telekomünikasyon, finans ve bankacılık, 2005 sonrası tekstil sektörü, tarım ve gıda, savunma ve dış ilişkiler, Avrupa Birliği süreci ve bunun Türk-Amerikan ilişkilerine yansıması gibi konular işlendiği oturumlar yer aldı. Ayrıca, Türk ve Amerikan şirketlerin ortak ilgi ve amaçları doğrultusunda tanışmaları ve yeni ortaklıklar kurmalarını sağlamaları adına 7 Haziran günü öğleden sonra bir ‘networking oturumu’ da düzenlendi.
Mandarin ve Loews L’Enfant Plaza otellerinde toplanan konferansın katılımcı profili Türkiye ve ABD tarafından üst düzeyde tutuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD Enerji Bakanı Samuel Bodman’ın davet edildiği konferansta Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu ve MGK Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan, ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Robert Zoellick, ABD Temsilciler Meclisi çoğunluk lideri yardımcısı Roy Blunt, ABD Georgia Eyaleti Cumhuriyetçi Senatör Saxby Chambliss, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Peter Pace ve ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman yer aldılar.
Dava dosyasında katman aleyhine altı çizilen suçlamalar ise aşağıdaki bölümleri kapsıyor :
Başbuğ konuşmasında İran’a yönelik politikaların yanısıra Türkiye’nin ABD’nin Kafkasya’daki eylemlerine de ciddi destek verdiğine değindi. Yakın zamanda Gürcistan ve Azerbaycan’daki “demokratikleşme” atılımlarının büyük ölçüde “Türk-Amerikan işbirliğine” dayandığını vurguladı. Bilindiği gibi Gürcistan’da emperyalistlerin güdümünde başlatılan olaylar ABD tarafından desteklenen Saakaşvili’nin iktidara gelmesiyle sonuçlanmıştı. Bir karşı-devrimci darbeye dayanan bu iktidar değişikliği ABD’nin genel olarak bölgeyle özel olarak da Gürcistan’ın Batum limanı ile ilgili planlarıyla bağlantılıydı.
ABD ile ilişkilerin stratejik boyutunu anlatmak için çeşitli örnekler veren Başbuğ’un konuşmasının en çarpıcı yanı Irak’la ilgili sözleriydi. Türkiye’nin işgale nasıl ortak edildiğinin kanıtı olacak bu konuşmada Genelkurmay İkinci Başkanı Türkiye’den 5 bin sorti yapıldığını, 39 savaş uçağına acil durum iniş imkanı sağlandığını, Batman ve İncirlik’in kullanıldığını, havada yakıt ikmali için ek 2200 sorti yapıldığını açıkladı.
İşgale ortaklıktan, bölge ülkelerine demokrasi getirmek adı altında emperyalist müdahalenin önüne açmaya kadar her türlü ABD politikasına mutlak uyum sağlamakla övünen bu konuşma, ortadaki teslimiyet ve onursuzluğu Türk-Amerikan ilişkilerinin “stratejik ortaklığa” dayanmasına bağladı. Burada ortaya çıkan şey ise, Başbuğ’un tüm bu teslimiyete rağmen, Türkiye’nin PKK konusundaki taleplerinin neden yerine getirilmediğini kavrayamaması oldu.
katman bu haberinde herşeyi belgelemiş, yapılan konuşmaları kendi kaynaklarından aktarmıştı. Sitenin kurucusu Mehmet Eymen, ilk sorgusunda verdiği ifadede Genelkurmay’ın üzerinde en çok durduğu ve dava dosyasında altı çizilmiş “ortadaki teslimiyet ve onursuzluğu Türk-Amerikan ilişkilerinin stratejik ortaklığına dayandırılması” sözlerinin somut bir durum saptaması olduğunu, doğrudan İlker Başbuğ’u değil ülkemizin pozisyonunu irdelediğini söyledi. İfadeyi müteakiben dava, İstanbul Adliyesi’nden Kadıköy Adliyesi’ne sevkedildi.