Enerji sektöründe çalışan Sendikasız, sigortasız, güvencesiz çalışanları ve kadrolu işçileri aynı çatı altında örgütlemeyi hedefleyen Enerji Sen, ‘mevcut sendikaların ezberini bozmaya’ aday olma iddiasında. Enerji Sen bünyesinde örgütlenen taşeron işçiler ”rüşvet almadan, namusumuzla yaşayabileceğimiz koşullar istiyoruz” diyor. Taşeronlaştırma uygulamasıyla çalışanların tümüyle sendikasızlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde, emek örgütlerinin de buna göre konumlanması kaçınılmaz hale geliyor. Bu eksikliği […]
Enerji sektöründe çalışan Sendikasız, sigortasız, güvencesiz çalışanları ve kadrolu işçileri aynı çatı altında örgütlemeyi hedefleyen Enerji Sen, ‘mevcut sendikaların ezberini bozmaya’ aday olma iddiasında. Enerji Sen bünyesinde örgütlenen taşeron işçiler ”rüşvet almadan, namusumuzla yaşayabileceğimiz koşullar istiyoruz” diyor.
Taşeronlaştırma uygulamasıyla çalışanların tümüyle sendikasızlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde, emek örgütlerinin de buna göre konumlanması kaçınılmaz hale geliyor. Bu eksikliği doldurmak adına yolaçıkan Enerji Sen, sektördeki kadrolu, sözleşmeli, taşeron tüm çalışanları aynı örgüt çatısı altında birleştirerek sürece emek cephesinden yanıt verme iddiasını taşıyor.
Genel Başkan dışında, Yönetim Kurulu tamamiyle sektörde çalışmakta olan taşeron işçilerden oluşan Enerji Sen taşeron şirket patronlarının da hemen dikkatini çekmiş ve sendikaya üye oldukları gerekçesiyle 30 işçi işten atılmış. İşçiler işten atıldıklarını 8 gün sonra tesadüfen öğrenmişler.
Enerji Sen Genel Başkanı Mithat Yıldırım konuyla ilgili olarak ”30 kişi işten atıldı ama işten çıkarıldıklarından habersiz bir biçimde 8 gün çalışmaya devam ettiler. Şirketin amacı yeni elemanlar bulup yetiştirene kadar zaman kazanmak. Çıkış işlemleri gizlice yapılmış olmasına rağmen işçiler tesadüfen de olsa işten atıldıklarını öğrendi” diyor.
Sendikanın girişimleriyle olayın belgelenmesi sonucu atılan işçilerden 27’si tekrar işe alındı. Üç işçi ise ‘kışkırtıcı ve sakıncalı’ oldukları gerekçesiyle işe geri alınmadı.
‘Emek Örgütlerinin yeniden inşaası gerekli’
Sendika başkanı olduktan sonra Kütahya-Seyitömer’e sürgün edilen Enerji Sen Genel Başkanı Mithat Yıldırım, Enerji Senin hangi ihtiyacın ürünü olduğunu şöyle açıklıyor: ”Bu sektörde faaliyet gösteren en büyük sendika Tes İş’tir. Ancak bugün gelinen noktada, Tes İş sendikasında sınıfın ihtiyaçlarına yanıt veren bir sendikacılık yapma olanağı kalmamıştır. Biz kırkiki ilde arkadaşlarımızla tartışarak böyle bir sendika kurmanın gerekliliğine inandık ve harekete geçtik. Tes İş bir kamu kuruluşunda çalışan sadece kadrolu işçileri örgütleyen bir sendikadır, sektördeki diğer sendikalar da böyle. Biz taşeşeron işçilerle işe başladık. Çünkü taşeronlar tamamen örgütsüz, kadrolu arkadaşların zaten örgütlülükleri ve belli düzeyde hakları var. Taşeron işçiler ise çok kötü koşullarda çalışıyorlar ve tamamen örgütsüzler. Sendikamızın Yönetim Kurulu ve kurucuların tümü taşeron işçilerden oluşuyor. İş kolundaki kadrolu, kadrosuz, tüm işçileri örgütlemeyi hedefliyoruz. Türkiye’deki sendikaların ezberlerini bozmaya adayız. Bir kamu kuruluşunda sigortasız insan çalıştırılamaz, sendikasız insan çalıştırılamaz.”
Sendika Genel Sekreteri Mustafa Can ise, sermayenin işçileri çeşitli yöntemlerle bölüp parçalamaya ve böylece örgütsüz hale getirmeye çalıştığını belirterek, ”Biz ortak örgütlenmeyi savunuyoruz. Ortak örgütlenme üretim sürecinin bütününe müdahale demektir. Sermaye yeni taktikler geliştiriyor, işçileri bölüyor. Emek örgütleri ise eski örgütlenme ve mücadele araçlarıyla süreci karşılamaya çalışıyor ama bu mümkün değil. Önümüzdeki süreci emek cephesinden karşılayabilmek için emek örgütlerinin yeniden inşası gerekiyor. Üretim süreci bir bütün olarak parçalanmış, çalışanlara bakıyorsunuz inanılmaz bir statüko farklılığı var. Bir kısmı 1455 kapsamında, 657 kapsamında, bir kısmı taşeron çalışanı, bir kısmı sözleşmeli, bir kısmı güvenlikçi… dolayısıyla varolan sendikaların da bazıları işçileri örgütlüyor , bazıları memurları örgütlüyor geriye kalan kesimleri de heç kimse örgütlemiyor zaten.” diye konuşuyor.
Grev silahının işlevli olabilmesi için tüm işçileri kapsaması gerektiğini söyleyen Mustafa Can, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Üretim sürecini bir bütün olarak örgütleyemezseniz her şeyden önce emekçinin en önemli silahı olan grev silahı tamamiyle işlevsizleşir. Grev nedir, tüm üretimi durdurmak demek değil midir? Eğer siz çalışanların sadece bir bölümünü örgütlerseniz başarıya ulaşmanız mümkün değil. Bu nedenle sektörde bulunan bütün işçileri örgütlemek hedef olmalı, bizim hedfimiz bu. İşçi, memur, taşeron, sözleşmeli ayrımı yapmadan sektördeki tüm çalışanları örgütlemeye adayız.
Biz yola ilk çıktığımızda tamamiyle örgütsüz olan, çok kötü koşullarda çalışan ve sektörde faaliyet gösteren hiçbir sendikanın dönüp bakmaya tenezzül etmediği taşeron işçilerle karşılaştık. İlk önümüze çıkan onlar oldu ve işe onları örgütlemekle başladık.”
Sendikanın Mali Sekreterliğini yürüten ve işe geri alınmayan üç işçiden birisi olan Serdar Elmas, ”Bize verilen ücretler sefaletten de öte, taşeron işçisine dayatılan şey kaçak elektiriği bahane ederek rüşvet toplamak. Ama biz bunu kesinlikle reddediyoruz, bunun için de örgütlendik” diyor.
Elmas, yaşanan yolsuzluğu şöyle açıklıyor: ”Ben beş yıldır bu kurumun içindeyim, ve bu beş yıl boyunca normalde seksen kişinin yaptığı işi yapmak için binlerce insanın girip çıktığına tanıklık ettim. Burdaki taşeron şirketler, taşeron işçilere sürekli giriş çıkış yaptırıyor, beş aydan fazla aynı işe devam eden azdır. Biz en son Enerji Sen’e üye olduğumuz için 30 arkadaşımızla birlikte işten çıkartıldık, ama tesadüfen öğrenene kadar işten çıkarıldığımızın bile farkında değildik. Bir gün öğrendik ki sekiz gün önce işten çıkarılmışız da haberimiz yok. Bunun da nedeni tabiki patronun yeni elemanlar yetiştirip yerimize koyana kadar zaman kazanmak istemesi.
Sayaç okuma işinde çalışan işçilerin aldıkları ücretler komik düzeylerde kalıyor, hatta bazen ücret almadan çalışıyorlar. Sözettiğimiz rakamlar 150-200 YTL dir. Biz bununla geçinmenin mümkün olmüdığını belirttiğimiz zaman bize söylenen şu, ‘gidin bölgeden toplayın’, yani işçilere açık açık rüşvet almalarını salık verdikleri bile olmuştur. Hatta bazı durumlarda üste para bile isterler, ‘bölgeden toplanan’ın bir kısmına ortak olmak isterler.”
Genel eğitim sekreteri Deniz Çiçek taşeron işçilerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünü ve kurum binasına bile girmelerinin yasak olduğunu söylüyor. Deniz Çiçek Enerji Sen’de örgütlenme süreçlerini şöyle anlattı: ”Ben bu sektörde altı ayrı şirkette çalıştım, şu an da bir şirkette çalışmaktayım. Her yıl yeni yeni ihaleler açılıyor ve ihaleyi kazanan yenin taşeron şirketler geliyor. Biz de akraba ilişkilerimizi vs. kullanarak yeni gelen şirketlerde iş bulmaya çalışıyoruz. Bedaş’ta kadrolu ve taşeron işçiler arasında öyle bir ayrımcılık var ki örneğin kurumun içine girmesi yasaktır, hatta işe girerken bize bu konuda taahhütname imzalatmaya çalışıyorlar. Kurumun içine girmek işten çıkarılma sebebi sayılıyor. Biz kadrolu-taşeron ayrımı yapmadan çalışanları nasıl örgütleriz diye düşünmeye başladık ve Enerji Sen’de örgütlendik. Ve mücadelemiz hemen meyvelerini vermeye de başladı, çok cüzi de olsa bazı haklar kazandık. Bizim taşeron işçilerin hakları için verdiğimiz mücadelenin asıl amacı şudur: Sürekli yapılması gereken bir kamu hizmetini yapan insanlar olarak gelip geçici değil kalıcı elemanlar olmak ve kadrolu işçilerin sahip olduğu haklara sahip olmak. Biz yola çıkarken taşeron işçilerin bi araya gelmesi mümkün değil dediler ama taşeron işçiler Enerji Sen’de bir araya gelmeye b
aşladı.”
Ulaş ÖZTÜRK – İstanbul
SESONLINE
DUYURU
Beypınarlar Şirketinde Sefaköy Bölgesi elektrik sayaçları okuma işinde çalışan 14 Enerji Sen üyesi, yasalara aykırı bir şekilde haksız olarak işten çıkarıldı.İşyeri çalışanları işverenin bu haksız tutumunu protesto etmek için yarın (9 şubat) bir basın açıklaması yapacak.
Yer: BEYPINARLILAR LİMİTED ŞİRKETİ
YILDIRIM BEYAZIT CAD.YÜKSEL SOK.NO.7 / 0216 – 653 61 39 / [email protected] /
Saat: 09.30