DİSK Yönetim Kurulu’nun, DİSK’in kuruluşununun 39. yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Disk’in tarihi, demokrasi mücadelesi tarihidir… 13 Şubat DİSK’in 39. kuruluş yıldönümüdür. DİSK 39 yıl önce, 13 Şubat 1967 yılında kuruldu. 39 yıl elbette ki bir emek örgütü için uzun bir süre değildir. Ancak DİSK bu sürede mücadelesiyle, kararlılığıyla, duruşuyla, kimliğiyle öne çıkmış, sürece […]
DİSK Yönetim Kurulu’nun, DİSK’in kuruluşununun 39. yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.
Disk’in tarihi, demokrasi mücadelesi tarihidir…
13 Şubat DİSK’in 39. kuruluş yıldönümüdür. DİSK 39 yıl önce, 13 Şubat 1967 yılında kuruldu. 39 yıl elbette ki bir emek örgütü için uzun bir süre değildir. Ancak DİSK bu sürede mücadelesiyle, kararlılığıyla, duruşuyla, kimliğiyle öne çıkmış, sürece damgasını vurmuş örgütlerden biridir.
DİSK kurulduğundan bu yana demokrasi mücadelesi vermiştir. DİSK bu mücadelesinden dolayı, yaptığı demokrasi mitingleri için, DGM Direnişleri için, 1 Mayıslar için, faşizme ihtar eylemleri için 12 Eylül’de suçlanmış ve yargılanmıştır. Bu ülkede demokrasi adına elde edilen kazanımlarda DİSK’in mutlaka katkısı olmuştur.
DİSK demokrasinin kalesidir. DİSK kurulduğu günden bu yana farklılıkları içinde barındırmasını bilmiş, kendi iç demokrasisini kurumsallaştırmış, işçilerin söz ve karar sahibi olması ilkesini temel ilkelerinden biri olarak korumuştur.
DİSK, her zaman kendini yalnızca üyelerinin çıkarlarını korumakla sınırlamamış, tüm topluma karşı sorumlu olduğunu bilerek hareket etmiştir. Ülkenin tüm sorunlarını, kendi sorunu olarak görmüş, bunu vatandaşlık bilincinin, toplumun örgütlü ve öncü gücü olmanın bir gereği olarak hakkıyla yerine getirmeye çalışmıştır.
İşte bu nedenledir ki DİSK ülkenin ve toplumun hızla demokrasi dışına sürüklendiği bu süreçte yine alanlardadır.
Uluslararası düzlemde olduğu gibi Türkiye’de de, emekten ve demokrasiden yana bir düzen kurmak, bunun gerektirdiği mücadelenin sorumluluklarını üstlenmek bir insanlık görevi olarak karşımızda duruyor.
Türkiye, dünya çapındaki süreçlerden büyük bir şiddetle etkileniyor. Serbest piyasa tek yol olarak gösteriliyor. Özelleştirme ile kamusal yarar fikri yıpratılıyor. Eğitime, sağlığa ve sosyal güvenliğe yönelik kamusal kaynaklar bile gün geçtikçe azaltılıyor.
Ekonomik eşitsizlik, yoksulluk ve işsizlik karşısında güçsüz kalan toplumsal kesimler, muhafazakar ve milliyetçi ideolojiden etkileniyor. Toplumun çoğulcu yapısına uygun demokratik düzenlemeler kesintiye uğruyor. Devlet için halk anlayışı sürüyor. Siyasal katılıma imkan verilmiyor. Kültürel hayat kısırlaştırılıyor. Devlet, toplumun bilincini, fikirlerini, bunların yeniden üretim mekanizmalarını sürekli denetliyor, kültürel ve düşünsel yaşantıyı rejimin yasakları içine hapsediyor.
12 Eylül’ün Türkiye’nin yaşamına bir baskı aracı olarak koyduğu 1982 Anayasası ve ondan kaynaklanan yasalar, özgürce sendikalı olabilmenin önündeki engellerini hâlâ sürdürüyorlar. Hâlâ barajlar var, sendikaya üyelikte noter şartı var, grev yasakları var; kısacası, yasaklarla dolu bir çalışma hayatı var.
Bu koşullarda Türkiye, tarihinin en ciddi değişim sancısını yaşıyor. Köklü değişim ihtiyacı toplumun gündemine yerleşiyor. Artık hiçbir toplumsal kesim eski çerçeve içinde yaşamak istemiyor. Toplum, varolan siyasal düzenin değişimine yönelik arayışlara ve çağrılara kulak vermeye başlıyor. Büyük çoğunluğun çıkarı varolan durumun değiştirilmesi talebiyle örtüşüyor.
Tarih kesintisiz olarak akıyor ve DİSK 39 yıl sonra bugün, yeni dönemin sorunlarının üstesinden gelmek üzere, ülkemizdeki yeri ve önemini koruyacak biçimde dimdik ayakta duruyor.
Hiç mazeretimiz yok. Bütün bu zorlukları aşabilmek için, 12 Eylül karanlığını silmek için, insan haklarının gelişmesi için, özgür ve demokratik Türkiye’yi yaratmak için daha çok örgütlenmekten başka hiçbir çaremiz yok, mazeretimiz yok. Bunu da muhakkak gerçekleştireceğiz.
Ya bu toplumu örgütleyeceğiz, ya da başkalarının örgütlenmelerinden yakınmayacağız. Sadece şikayetçi olmak yerine daha çok örgütlenmeyi şiar edineceğiz, hedef edineceğiz.
Bu isteğimizi hiçbir umutsuzluğa kapılmadan, inançla sürdürüyoruz. Bunun için mücadele veriyor. İğneyle kuyu kazar gibi çocuklarımıza yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için uğraşıyoruz.
Bütün engellere rağmen, saldırılara rağmen, DİSK bugün 39 yıl sonra da dimdik ayakta.
DİSK kurulduğunda ihtiyaçtı.
DİSK bugün daha büyük bir ihtiyaç.
DİSK’e sahip çıkmak, demokrasiye sahip çıkmaktır.
Son olarak da, DİSK 12 Eylül öncesi son mitingini Kocaeli’nde yapmıştı. Kuruluşundan 39 yıl sonra yine Kocaeli’nde 19 Şubat’ta yapacağımız “YOKSULLUĞA-ADALETSİZLİĞE HAYIR!” mitinginin hazırlığı içindeyiz.
Yaşanılır bir dünya ve Türkiye özlemi içinde olan, demokrasiye omuz ve gönül verenleri mitingimize davet ediyoruz.
DİSK YÖNETİM KURULU