Yaklaşık iki yıldır Avrupa Birliği’nin (AB) gündemini işgal eden “Bolkestein Direktifi” Avrupa Parlamentosu (AP) genel kurulunda tartışıldı. Buna karşın 50 bini aşkın kişi AP önünde toplanarak projeyi protesto etti. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu tarafından organize edilen gösteriye, konfederasyona göre 50 bini aşkın kişi katıldı. Polis ise katılımcıların sayısını 30 bin olarak verdi. AB üyesi 25 ülkeden […]
Yaklaşık iki yıldır Avrupa Birliği’nin (AB) gündemini işgal eden “Bolkestein Direktifi” Avrupa Parlamentosu (AP) genel kurulunda tartışıldı. Buna karşın 50 bini aşkın kişi AP önünde toplanarak projeyi protesto etti.
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu tarafından organize edilen gösteriye, konfederasyona göre 50 bini aşkın kişi katıldı. Polis ise katılımcıların sayısını 30 bin olarak verdi. AB üyesi 25 ülkeden temsilcilerin katıldığı mitingde hizmet sektörlerinin liberalleştirmeyi amaçlayan Bolkestein projesi red edildi.
Yüksek güvenlik önlemleri altında yapılan gösteri de ”Sosyal bir Avrupa için” pankartı dikkat çekti. Avrupa sendikaları, projenin işçilerin hakkı üzerinde potansiyel bir tehdit olduğu tepkisinde bulunuyor. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, Bolkestein projesinin AP tarafıdan sadece bazı değişikliklerle geçirilmek istendiğine dikkat çekerken, Yeşiller Partisi ve sendikalar projenin tamamen geri çekilmesini istedi.
Gösteri projenin Avrupa Parlemento’sunda tartışıldığı sırada gerçekleşti. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB Komisyonu İçpazar ve hizmet sektöründen sorumlu komiseri Charlie McCreevy, Avusturya Çalışma ve Ekonomi Bakanı Martin Bartenstein’in de hazır olduğu tartışmalar genel olarak olumlu bir havada geçti. AB Komisyonu iç pazardan sorumlu komiseri Charlie McCreevy yaptığı konuşmada AP Komisyonu’nun “Bolkestein Direktifi” üzerinde yürüttüğü çalışmanın olumlu olduğunu ve önümüzdeki dönem yürütülecek çalışmaların temelini oluşturacağını söyledi.
‘ÇOK KÖTÜ BİR PROJE’
Konuya ilişkin ön tartışmalarda görüşlerini dile getiren Raportör Evlelyne Gebhardt AB genelinde hizmet sektöründe, güncel durumda olduğu gibi malların serbest dolaşması gerektiğini söyledi.
Bolkestein direktifinin çok kötü hazırlanmış bir proje olduğunu belirten Gebhardt, “Biz çalışmalarımızın merkezine insanları koyuyoruz. Komisyonun projesinin AP tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor. Önemli bir ilerleme kaydettik, ilerledik, başardık. Sonuca varılması için de bir karara varmamız gerekiyor” dedi.
Direktifin üye ülkelerin karakteristik özelliklerini ortadan kaldırmaması gerektiğini vurgulayan raportör, hizmet sektöründe köken ülke sorununa ilişkin şunları söyledi:”Alman ehliyeti ile İngiltere’de araba kullanabilirim, fakat sağdan değil. Sendika, belediye ve etkilenen bütün derneklerin söylemek istediklerini ifade etmeleri lazım. Ancak böyle bize bir bumerang gibi geri dönmeyecek bir direktif kabul etmeliyiz. Komisyon ve Konsey’in iyi bir şekilde hazırlanması gerekiyor.”
Fransa, Belçika ve Yunanistan projedeki köken ülkeye ilişkin prensiplere karşı çıkıyor. Bu üç ülçe ”iç pazarda sosyal hizmet sektörlerine doping yaptıran bir tasarısı” olduğunu belirterek bunun iş hakkı ve kamu servislerini tehlikeye koyduğunu kaydediyor.
Fransa projeyi kabul edilmesi için dört şart koşuyor: Sosyal doping riskinin ortadan kaldırılması, kamu servislerinin korunması, ülkelere has ilkelerin yeniden gözden geçirilmesi, kültürel farklılığa katkıda bulunmak veya kamu gücünün kullanımına katılan özel aktivite direktivlerinin uygulama alanından çıkarılması.
Bolkestein projesine göre, kendi ülkesinin dışında bir Avrupa ülkesinde hizmet veren bir kişinin sadece kendi ülkesinin yasalarına bağlı olması gerektiği öngörülüyor.
Öte yandan Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Hollanda ve İngiltere projeyi destekliyor. Projeye karşı çıkan Fransa, Belçika ve Yunanistan projeyi engellemek için yeterli oy çoğunluğuna sahip değil.
AB Dönem Başkanı Avusturya Çalışma ve Ekonomi Bakanı Martin Bartestein direktif önerisinin Lizbon hedeflerine ulaşma açısından önemli olduğunu belirterek sözlerine başladı. Büyümenin Avrupa açısından çok hayati bir önem sahip olduğunu söyleyen Bartesten “Büyüme, işin garantörü. İç pazar, büyük başarılar kazandı. Milyonlarca yeni iş sahası açıldı” dedi. AB’nin iç hizmet sektörüne ihtiyacı olduğunu söyleyen Bartestein, direktifin çalışma hakkı konusunda tarafsız olması gerektiğini kaydetti.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ise, AB’nin çok hassas konularda karar alma gücünün olduğunu göstermesinin önemine dikkat çekti. Kamuoyunun gözünde çok önemli ve hassas olan konular üzerine yoğunlaşılabildiği ve genişlemiş bir AB’nin karar alabilme gücünü ortaya çıkarmasının önemli olduğunu belirtti.
DİREKTİFİN SON HALİ ANA ÇALISMA BELGESİ OLACAK
AB Komisyonu İçpazardan sorumlu komiseri Charlie McCreevy yaptığı değerlendirmede tercihin tüketiciler tarafından yapılabilmesi için çalıştıklarını ileri sürdü. Tüketici haklarının korunacağı ve ulusal kimlik üzerinde ayrımcılık yapılmayacağını sözlerine ekleyen McCreevy “Anlaşma belgesi kabul edilmesi durumunda bizim için iyi bir temel oluşturacak. Sağlık sektörü direktif dışına çikarilirsa olmaz. Komisyondan ayrı bir öneri yapmak gerekiyor” dedi.
Gözden geçirilmiş ve değiştirilmiş direktifin hizmet sektörü ve iç pazarın oluşturulması için bir adım oluşturması gerektiğini vurgulayan McCreevy, “Yapılan değişiklik önerilerinde bir anlaşmaya varıldı, komisyon ise yeni dönem çalismalarini bu değişiklik önerileri çerçevesinde oluşturacak” diye konuştu.
AP’deki en büyük siyasi grup olan Avrupa Hıristiyan Partisi (PPE) Grup Başkanı Hans Pötering yaptığı konuşmada, Bolkestein direktifinin genişleme, büyüme ve küreselleşmeye karşı yürütülen mücadelede kötü bir şekilde kullanıldığını savundu. PPE ve Sosyalist Grup ile bir anlaşma çerçevesinde çalışmanın mümkün olabileceğini söyleyen Pötering, “İlk bahar zirvesinde yaptığımız oylamanın sonuçlarına göre politik bir anlaşmaya varılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
REKABET ÜZERİNE KURULU AB
AP’deki Sosyalist Grup Başkanı Martin Schultz ise yaptığı değerlendirmede ekonomik ve teknik ilerlemelerin, gelir, tüketici ve çevrenin dahai iyi konuması ile bağlantılı olacağını söyledi. Avrupa’nın parçalanmaya izin vermemesi gerektiğini söyleyen Schultz “Biz Avrupa sosyal modeli için mücadele ettik. Pozitif olan, Avrupa sosyal modelini ortadan kaldırmak isterlerse hıristiyan demokratları da karşılarında bulacaklar” dedi.
Liberal grup başkanı Graham Watson da yaptığı konuşmada rekabet temelleri üzerine kurulmuş bir AB istediklerini söyledi. Büyüme ve işe öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Watson, “kısa vadeli kazanç, uzun vadeli kayba neden olacak. Biz bir anlaşmaya varılmasını istiyoruz” dedi.
Yeşiller adına konuşan Heide Rühle ise AB Komisyonu tarafından hazırlanan ve 2004 yılının Ocak ayında parlamentoya sunulan belgenin anlaşılmaz ve şeffaf olmadığını söyledi. Hizmet çerçevesi için iyi bir direktife ihtiyaçları olduğunu belirtti. Şu andaki belgelerin mahkeme önüne gidebileceğini vurgulayan Rühle, bürokrasiyi ortadan kaldıracak yöntemlerin uygulanması gerektiğini söyledi.
AP Sol Grup Başkanı Francis Wurtz de yaptığı değerlendirmede Fransa ve Hollanda’da Avrupa Anayasası’na hayırın ardından sosyal konuların AB’nin merkezine konduğunu söyledi. Neredeyse tamamen değiştirilen direktifin iyi bir direkif olup olmadığı sorusunu da soran Wurtz, “Esas noktası değişti mi, işçiler sosyal haklarının geleceğinin garanti altına alınmasını sağladı mı? Hayır. AB Müktesebatı’nın hayata geçirilmesi gerekiyor. Köken ülke prensibine ve varış ülkesi üzerinde durmak gerekiyor” dedi. PPE ve PSE arasında varılan anlaşmanın AB Konseyi ve Komisyonu’nundaha fazla saldırıya uğramasını engellediğin
i de belirten Wurtz, “Eşitliğe, dayanışmaya, her kesin haklarına evet, Bolkestein direktifine hayır” diyerek sözlerini bitirdi.
ANF